Oysa bugün de başlarda diğer günler gibiydi. Adetimdir her zaman ki gibi uyanınca Pink Floyd - Echoes dinlemeye başladım. İşe gitmek için hazırlanıyordum fakat nedense içimde derin bir hissizlik vardı. Hissizlik dediğim şey de adını bir türlü koyamadığım, yeri dolmayacak bir boşluk. Dolmuşa binmiş iş yerine doğru giderken kulaklığımdan dinlediğim şarkı beni yine maziye götürmüştü. Camel'ın 1979 yılında çıkan I Can See Your House From Here albümünden Ice şarkısı. Bilen bilir bu Andrew Latimer şaheserini. Her saniyesinden yaşanmışlık akar. Salt hüzün dolarsınız. Fakat gün gelir, kişisel deneyimlerinizle birleşince de ağır gelir bu parça. Neyse iş yerime varmıştım. Her gün olduğu gibi yine sıkıcıydı. Kendi sevdiğim müzikleri açınca ''Ay bu ne be. Kapat şu iğrenç müzikleri.'' diyen tipler var. İğrenç dediği de Jimi Hendrix, Led Zeppelin falan. Üstadlar yani. Zar zor mesaiyi bitirdikten sonra kendimi apar topar ofisin dışına attım. Kulaklığımı taktıktan sonra bir de sigara yaktım. Güvenpark'a doğru yürümeye başladım dolmuşa binmek için. Ama Öveçler dolmuşunu kaçırmıştım. Ne yalan söyleyeyim ötekine de binmek istemedim. Başladım ayağına bukağı vurulan bir mahkum gibi yavaş yavaş yürümeye. Hafiften akşam sefası kokuları geliyor burnuma. Ankara'nın göbeğinde akşam sefası kokusu nereden geliyor diye sormayın. Kendimi kandırmak istiyorum belki. Yarım saattir bildiğim yolları hatim eder gibi yürüyordum. Hafiften kar da başlamıştı. Birden ayaklarımın beni eve değil de onun sokağına götürdüğünü hissetmiştim. İçimdeki yeri dolmayacak boşluğa. Geri dönmek istesem de beynim ayaklarıma hükmedemiyordu. Hem istemeyerek ama deli gibi de isteyerek gidiyordum O'na doğru. Oturduğu evin önüne vardığımda pencerenin önünde gördüm onu yine.Karşı kaldırımda durmuş onu seyrediyordum. Saksıda duran çiçekleri suluyordu. Akşam sefasını. Akşamları güneş batarken oluşan pembe ve mavi karması gökyüzünü seyreder gibi onu seyrediyordum. Bunun bir veda olduğunu yalnız ben biliyordum. O farkına bile varmayacaktı yokluğumun. Anathema'dan bir şarkı açtım. One Last Goodbye. Tüm yüz hatlarını son kez aklıma kazımıştım. Deniz gözlerini bir daha göremeyecek olmanın tarif edilemeyecek üzüntüsü ile birlikte yavaş yavaş ayrıldım oradan ve kendi mutsuz karanlığıma gittim. Tükenmeye...
Yorum Bırakın