GERARD VAN HONTHORST ÇÖPÇATAN

GERARD VAN HONTHORST ÇÖPÇATAN
  • 1
    0
    0
    1
  • Öncelikle eserin Barok döneme ait olduğu gözümüze güçlü şekilde çarpıyor. Caravaggio’nun resim sanatına getirdiği gölge ışık oyunlarını yani ‘chiaroscuro’ tekniğini görüyoruz.

    Honthorst, Hollanda’nın Utrecht bölgesinde yaşayan ve Caravaggio’nun tarzından etkilenen, onun gölge ışık tekniğini kullanan bir grup ressamdan biridir. Bunlar kendilerine ‘Utrecht Caravaggist’ yani ‘Utrecht Caravaggiocular’ demektedir.

    Solda ise yaşlı bir kadın görüyoruz. Gölgeler içinde kalsa da yüzüne biraz ışık vuruyor ve yüzündeki bazı detayları görebiliyoruz. Ressam bu figür çirkin gözüksün diye epey uğraşmış sanırım. Kaşlarını yukarı doğru kaldırmış, karşısında duran kadının elinde tuttuğu lavtayı gösteriyor. Yüzünde enteresan bir ifade var. Gülümsemesine dikkatli baktığımızda dişlerinin bazılarının olmadığını görüyoruz. Ressam kadının vücudunu ya da elbisesini bize göstermek için uğraşmamış o detayları olduğu gibi karanlığa gömmüş. Eserin tam ortasında ise sırtını bize dönmüş bir figür görüyoruz. Tüylü şapkasına ve iyi giyimine bakarak onun zengin biri olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca sol elinde bir para kesesi tutuyor. Onun sağında ise, mum ışığının çok güzel ve etkileyici bir şekilde aydınlattığı, genç ve güzel bir kadın görüyoruz. Bu kadın elinde bir lavta tutuyor. Bu Lavtayı ise karşısında duran adama, çalması için uzatıyor. Sağ kolunu masaya koymuş ve adama doğru yaklaşmış.

    Bu kadının şunu dediğini duyar gibiyiz;”Çalmak ister misin?” Adam da kabul eder gibi lavtaya doğru bir hareket gösteriyor. Yaşlı kadın ise; ”Hadi, çekinme, çalabilirsin” diyor gibi gözüküyor. Burada ‘çöpçatanlık’ işini üstlenen yaşlı kadın, adam ile kadını bir araya getiriyor . Evet buraya kadar, basit bir çöpçatanlık sahnesi gördük değil mi? Muhtemelen bir eğlence ortamında bir araya gelen figürlerimiz, böyle doğal, hayatın içinden, hepimizin başına gelebilecek bir anı yaşarken gösterilmiş. Ancak resimler bazen içlerinde bulundurdukları sembolizm ile birlikte görünenden fazlasını anlatabilirler…
    Şimdi bu sembollere bir göz atalım. Bu bir Flaman resmi olduğu için flaman sembollerine dikkat etmemiz gerekiyor. Figürlerin masada konuştukları ana malzeme lavta…

    Lavta flaman kültüründe kadın cinsel organının sembolüdür. Şimdi geriye yaslanıp resme uzaktan bir kez daha bakalım. Tüm hikayeyi, tüm detayları değiştiren bir bilgi değil mi?

    Artık figürler ilk baktığımız kadar masum değiller. Özellikle de mum ışığını tüm tenine muhteşem şekilde çeken kadın figürünün gülümsemesi bile masumiyetini yitiriyor. Bakışları değişiyor. ”Çalmak ister misin?” kadar basit bir soru olmadığını anlıyoruz artık… 

    Adamın sol elinde tuttuğu para kesesi anlam kazanıyor. Kadın ise elindeki lavtayı yani cinsel organını adama sunuyor. Tabi tüm bunları öğrenirken bir yandan da figürleri irdelemeye devam ettiğinizde dikkatinizi en çok çeken şeylerden biri aslında gözümüze sokulan dekolte detayı. .. O zaman tüm bunları dikkate alarak yaşlı kadına geri döndüğümüzde, onun bir çöpçatan olmadığını, kötü bir insan olduğunu anlıyoruz. Zaten suratı çok güven veriyordu demiyorum. Korkutucu gülümsemesi ve yüzünün çirkinliği bilerek tasarlanmış. İçinin çirkinliği yüzüne yansıtılmış.. Adama, ”Haydi sen de çalsana” demiyor aslında. ”Kadını beğendin mi? Geceyi onunla geçirmek ister misin?” Adam ise bir şeyler söylüyor. Muhtemelen bu gecelik ilişki için bir eliyle parasını sıkı sıkı tutması onun sıkı bir pazarlıkta olduğunu gösteriyor…

    Barok ressamları genellikle Caravaggio’nun yaptığı gibi insanlığın sıradan ve çirkin yanlarını göstermeleriyle de çok meşhurdur ve ben de bu anlatım biçimine hayranım doğrusu. 1625 yılının Hollanda’sında, bir meyhanede gerçekleşebilecek hatta gerçekleşmiş bir ana tanıklık etmet.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.