yoluma gidiyorum

yoluma gidiyorum
  • 1
    0
    0
    0
  • Dışarıda nasıl olduğunu anlayamadığım, nasıl giyinsem karar veremediğim kararsız bir hava hakimdi. Bense bahsimi havanın soğuk olacağına oynamış paltomu giymiş atkımı boynuma sarıp hazırlanmıştım. Kapının önüne çıkıp bağcıksız botumu giydikten sonr. Kapıyı sertçe vurup kilitleyip usul usul basamakları inip nihayet sokağa ulaşmıştım. Hava dişleri titretecek derecede soğuktu ve bahsi ben kazanmıştım. Hemen solumda bulunan kıraathanenin çalışanı çayın suyunu yeni koymuş belli ki uykusundan daha kalkamamış bir halde kafasını salladı ve yüzünü diğer tarafa çevirdi. Bu kendince selam vermekti. Bense kafamı sallayarak ceap verip evin yan tarafında olan sokaktan usul usul adımlamaya başladım. Bir yandan telefonumdan Farid Farjad dinlemek için listeleri karıştırırken diğer yandan insanların sabah telaşını izleyip gözlemlemeye çalışıyordum. Nihayet istediğim ve evden çıkarken dinleyerek yürümek için sabırsazlındığım şarkıyı açmıştım. O an insanlar daha anlamlı daha masum ve daha hüzünlü gelmeye başlamıştı. Sanki dinlediğim şarkı gözüme çarpan her insan için içinde derin bir yara, anlamlandırmaya çalıştığım yüz ifadeleri için adeta bir sebepti. Biliyordum müziği kapatsam bitecekti orda ama kapatmadım çünkü insanların hayatına bir müzik ancak bu kadar yakışırdı.

    Nihayet okulun önüne ulaştım, uykusundan uyanamamış okula gelmek istemeyen ve okula gelmek için koşan çocuklarla doluydu etrafım. Hemen kapının yanında bir güvenlik görevlisi çocuklara karşı olabilecek tehlikeler için gözlerini dört açmaya çalışıyor, etrafı dikkatle gözlüyor gelen geçen arabaları inceliyordu. Bir yandan ise velilerin minnetle bakan çocuğum size emanet bakışını yakalıyor, bunu yakaladıkça daha fazla dikkat ediyordu. O 2 saniyede yaşananları yakalamak için tüm dikkatimle odaklanmışken kulağımda çalan müziğin etkisiyle okula öğrenci indirecek öğrenci servisinin arkamda olduğunu farketmeyip kornasıyla irkilip küçük bi heyecanla üzgün olduğumu belirterek yoluma devam ediyorum. 

    Hemen köşede bulunan fırından taze ekmek almak için soğuk havaya rağmen bekleyen anneler, takımını paltosunu giymiş işe giderken simit poğaça almak için sırasını bekleyen çalışanlar ve niceleri. Hepsi sabah mis gibi taze kokan gevrek ekmek ve simit için oradaydı. Ve arka fonda hâlâ Farid Farjad çalmaya devam ediyordu. Kemanı o kadar hissederek çalıyordu ki benim hissetmemem imkansızdı. Bu yüzden her gördüğüm insana bakışım çok daha içeridendi, anlamaya hissetmeye çalışıyordum. Müzik her şeyi en fazla bu kadar anlamlı kılardı. Galiba hepimizin hayatının arka fonunda çalması gereken bir müzik vardı ve hepimiz hayatımız boyunca bunu arıyorduk. Belki buluruz...

    Fırını geçtikten sonra daha fazla insan kalabalığın olan bir caddeye geliyorum ve herkesin bir koşuşturması olduğunu anlıyorum. Bu müzik burayı anlamlı kılmıyordu sadece kalabalık içinde gürültüden ibaretti. Ve müziği değiştirdim artık keman yoktu, bir şeyler mırıldanan birisi vardı ve bu insan ordaki insanlara uygundu çünkü karmaşık bir hayatı ancak karmaşık bir müzik anlamlandırırdı. Bense memnun olmayıp yoluma devam ediyorum, çünkü karmaşık bir hayat vakit kaybı gibi geliyordu. Çünkü bu insanları istediğim müziğe oturtamamıştım, onlar sanki çok güzel bir şarkının detone olunan kısmı gibiydi. Öyle çirkin ve heves kırıcıydı. 

    Karşımdan esen rüzgarı incitmeden yürümeye çalışırken bir an üşüme geliyor ve önümü ilikliyorum, her tarafı gözlemleyerek anlamlandırmaya çalışan ben soğuktan kafamı bile kaldıramayarak yoluma gidiyorum.

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.