Savaş

Savaş
  • 10
    0
    3
    0
  • Zaman ilerliyor, hayat beklemiyor, ölüm yaklaşıyor. Sen gidiyorsun, ben gidiyorum. Biz gidiyoruz. Ağır adımlarla ayrı yönlere yol alıyoruz. Etrafımızda olana bitene aldırış etmeden gidiyoruz. Her adımın tüketmişliği içerisinde gidiyoruz. Bir adım ileriyi bilmeden gidiyoruz. Düşünmüyoruz, hissediyoruz. Hissederek ağır adımlarla ilerliyoruz. Ne kadar gidersek o kadar yaklaşıyoruz. Sırtlarımız ne kadar uzaklaşırsa gözlerimiz o kadar yaklaşıyor. Belki göz göze gelmek için gidiyoruz. Bazen gidemiyoruz ama dönemiyoruzda. Bir adımın sonsuzluğunu yaşıyoruz. Bir bakışın kıyametini, bir duygunun zaferini yaşıyoruz. Her şey olurken ağır aksak adımlarla ilerliyoruz. Bir insanın tek başına bir insan etmediğini kabul edercesine gidiyoruz.  Yarım kalmayı kabul edercesine, tamamlanmaktan korkarak gidiyoruz. Ben gidiyorum, sen gidiyorsun, biz kalıyoruz. Ben seni yenerdim, sen beni yenerdin ama ne ben bizi ne sen bizi yenemiyoruz. Bunun iyi mi kötü mü olduğuna karar vermeyi bile başaramayacağız. Zaman ilerledikçe adımlarımız azalacak yabancılık yaşayacağız. Aynaya baktığımızda gördüğümüz yüz kendi yüzümüz olacak. İçimizde yaşayan kişi o yüzün sahibi olan kişi olmayacak. Ve biz gideceğiz. Ben gideceğim, sen gideceksin, sırtlarımız uzaklaştıkça uzaklığın yakınlığına heyecan duyacağız. Belki pişmanlıklarla belki perişanlıklarla belki özlemle.. Belki keşkelerle ömür geçireceğiz belki iyi ki lerle. Buna devam edemediğimiz gün orada kalacağız. Ne sen gidebileceksin ne ben gidebileceğim. Ne sen dönebileceksin ne ben. Durduğumuz yerde düşünmeye başlayacağız. Bir dizde yatmanın ne kadar istenebileceğine şaşırıp kalacağız. Bir fotoğraftan ses duymayı bekleyip bir fotoğraftan koku bekleyeceğiz. Sana canımın ne kadar yandığını anlatamayacağım. Sana zaferlerimle, mağlubiyetlerimle gelemeyeceğim. Yaralarımı sana açamayacağım. Kaybettiklerimi senle paylaşamayacağım. Yaralarını, acılarını, hayatını bilmeyeceğim. Zorluklarında yanında olamayacağım, bana tutunamayacaksın. Sana güvende hissettiremeyeceğim, belkide güvende olmayacaksın. Sana değil zarar verilmesi ihtimali bile olsa ortalığı birbirine katamayacağım. Bana kızamayacaksın. Sana gelemeyeceğim. Belki ışıltımızı kaybedeceğiz. Ne sen gidebileceksin ne ben gidebileceğim. Zaman geçecek, hayat ilerleyecek, ölüm yaklayaşacak. Geri dönmek için arkaya baktığımızda birbirimizi göremeyeceğiz. Şehirler, mesafeler, insanlar ve zaman girecek aramıza. İlk unutanın kazandığı bir savaşın ortasında kaldığımızı anlayacağız. Hayat bize her şeyin halledilebildiğini öğrettiği gün kahrolacağız ve çok geç olacak. Ne giden senle olduğun sen aynı kalacak, ne de giden benle olduğum ben. Belki olduğumuz yerde birbirimizden habersiz birbirimizi bekleriz. Belki her şeye rağmen çok özleriz. Çaresiz kalırız. Ne dönebiliriz, ne ilerleyebiliriz. Işıltımızı kaybettiğimize inandığımız gün birbirimize duyduğumuz her hissin artık anlamsız olduğunu biliriz. Çünkü birbirimizi en iyi biz biliriz. Yokluğumuzu elbet kabul ederiz. Ya yokluğumuza alışırsak ? İşte bunun ne çözümü ne çaresi var. Bunu anladığımız gün hiç tanışmamış, hiç sevmemiş, hiç sevilmemişcesine birbirimize karşı her şey anlamını yitirecek.

    Ve sen herkesten çok bilirsin ki anlam benim için her şeydir.

     


    Yorumlar (3)
    • “Sana değil zarar verilmesi ihtimali bile olsa ortalığı birbirine katamayacağım.” Gözlerimi dolduran dizelerdi. Yaşadığımdan değil yaşamak istediğimden galiba. Teşekkürler yazı için.

      • eline saglik oldukca etkileyici

        • okudugum en guzel seylerdendi ama zamanin karsisinda anlamini yitirmeyenler kiymetlidir zaten

          Yorum Bırakın

          Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.