Bu akşam üstümde hafif, mahsun bir mayhoşluk var. Yok, alkolden değil haftanın yorgunluğuyla haftasonunda yaşanan bir hafifleme ama fiziksel değil,duygusal. Nasıl anlatsam, sanki ağlanacak birçok olay yaşamış, fakat günlerce içinde tutup asla akıtmamış en sonunda beklemediğin bir anda arkadan çalan bir şarkıyla içine akıttığın tüm gözyaşlarını artık dışarı vurup hararetli veya sessiz,usulca,yavaş yavaş gözlerinden akıtmışsında rahatlamışsın gibi. Böyle gözyaşın göz pınarından akıp usulca yanağına nemini bırakırken, küçük bir meltem esmişte ferahlamışsın gibi.
Bahsettiğim o arkadan çalan müzikte olmazsa olmaz, her ruhun hem yarasına tuzu hemde şifası Sezen Aksu şarkıları.Ama benim özellikle bahsettiğim şarkısı şu an bu yazıyı yazarkende arkada çalan hemde bana mahsun bir mayhoşluk verip, içten yorumlanmasıyla beni binbir tane şiir yazabileceğime inandıran ''Gidiyorum Bu Şehirden''şarkısı.Dinlemeyenler için buraya bırakıyorum: https://youtu.be/Y74uukUiCoM
Sezen Aksu felsefesine ilk olarak şarkı adından başlamak gerekirse bence ''Gidiyorum Bu Şehirden'' iki farklı derin duyguyu barındırıyor.Kimine ''O'' şehirden gitmek, kendi gerçekliğinden gitmekle eş değer.Yani kimine göre gitmek, hayatının can sıkıcı ama doğru olan gerçekliklerini bir süreliğine yaşadığı şehirde bırakıp, biraz olsun uzaklaşarak, yeni bir yerin taze havasını içine çekip, kendisininde tazelenmesi gibi. Aynı zamanda kendisine taze gerçeklikler de bulmak gibi.. Öte yandan birisine göre ''O'' şehirden gitmek sadece ayaklarıyla,bedeniyle gidip lakin aklının, ruhunun orda kalmasıyla eş değer. Artık herkesin kendi hikayesiyle bağdaştırmasına kalmış bir olay.Sonuçta herkes güya aynı şarkıyı dinler oysaki herkese çalan farklıdır,sözleri farklı hikayelerdir.
Sezen'in bu şarkıya yazdığı sözlerin felsefesini yapacak olursak eğer zannımca böyle yorumlamak isterim -ilk önce sözleri buraya bırakıyorum-
Gidiyorum yine bu şehirden
Ayaklarım geri geri
Tekerlekler almış başını
Dönüyor dönüyor
Sanki bütün büyük aşkların
Ortak kaderi
Ah beni en çok bu mahvediyor
Sanki bütün büyük aşkların
Ortak kaderi
Ah beni en çok bu kahrediyor
Ah beni beni
Vah beni beni
Nerelere gideyim, nasıl edeyim
Al beni beni
Sar beni beni
Saramazsan eğer körfeze bırak
Gurub ile söneyim
Kim bilir kaç kişi gitmek istemeyipte gitmek zorunda kalmıştır bedeninin değil ama ruhunun ait olduğu şehirden. Bazen acılardan kaçmak için yapılan bu göç kimi zaman yeniliğe yapılan, yenilenmeye yapılan bir göçtür.
Aşkta öyle bir güçki, olsada olmasada istifini bozmadan bir sonuca bağlamaya tabi tutuyor ilişkiyi.O sonuç olumlu veya olumsuz olsun fark etmiyor.Sonuçta bir şey olmuş olsun yeter. Gri değil siyah ya da beyaz olsun. Arada olup belirsiz olmaktansa siyaha bile razı oldurtturan bir güç.Yani aşkların ortak kaderi iyi veya kötü en sonunda bir şeye razı olmasıdır.Zorunlu olan bu razılık insanın ağrına da gider tabi.Artık ne yapasın? Ne edesin? Aslında orda ne güzel diyor''Sar beni,saramazsan eğer körfeze bırak''.Yani bir şey yapacaksan yap olaki yapmıyorsan beni körfeze bırak suyun akışına karışıp- hayatı akışına bırakıp-gideyim, sonuçta akan su illaki bir yere götürür, vardırtır sen vardırtamıyorsan...
Gurub ile sönmeye gelirsekte ne kadar da görünmez olma isteğinden ibaret. Gurub güneşin batışı demek.Yani zaten güneşin söndüğü -battığı- zaman bütün ilgi ondayken bir kimsenin sönmesi hiç dikkat çekmez. Hatta güneşle beraber sönmek onun getirdiği karanlığa sığınıp acını göstermemektir.Çünkü acına bir gece şahid olur birde gökteki ay ve yıldızlar. Sende yıldızlar gibi içinde patlar içinde sönersin.Sabaha da hiçbir şey olmamış gibi kalkarsın.
Felsefesini yapmak,yorumlamak bir kenarda dursun, ne kadar güzel şarkılarımız var.Derinliği herkese farklı olan, herkese kendi hikayesini dinlettirebilecek kadar geniş anlamlı...
Sizde geceye bir Sezen Aksu şarkısı bırakın.Hangisi sizin hikayenize yazılmışsa... -Nil.B




Yorum Bırakın