Koca ülkede duyarlılık, adalet, farkındalık tek bir program üzerinde sağlanıyor o da ''Müge Anlı İle Tatlı Sert''. Tabii o da ses getirebildiği kadar.
Müge Anlı'nın programıyla aslında farkında olmadan bir çok ailenin hayatlarının içine giriyoruz. Bir hafta boyunca ya da artık ne kadar sürüyorsa, onların hayatlarının en acılı zamanlarına şahid oluyoruz. Kah yaşanan trajediyle içimiz parçalanıyor -belki bazı insanlar onlarla beraber göz yaşı da döküyordur- kah bazen yaşanan trajikomik olaylara Müge Anlı ile beraber sırf sinirlerimiz bozuldu diye gülüyoruz.Yani kısacası iyi kötü bir duygu paylaşımı oluyor,bir empati gerçekleşiyor hiç tanımadığımız insanlarla bizim aramızda.Çünkü belkide hiç deneyimleyemeyeceğimiz olayları bir nevi onlarla beraber deneyimliyoruz.Sonra da diyoruz ki ''Ah Tanrım nasıl bir şeydir bu acı kim bilir!Bundan sonra çevreme daha çok dikkat edeyim de duyarsız kalmayayım birde benim yardımım dokunsun.'' Çünkü duyarsızlık, var olan bir yangının bir nevi büyümesine izin vermekten başka bir şey değildir.Tabi bazı şeyleri Müge Anlı ile sadece o ''anlık'' anlıyoruz sonra da o defteri kapatıyoruz ta ki daha da acılısı yaşanıp her yerde yayınlanana dek.Sonra paradoks gibi tekrardan Müge Anlı izliyor ve yine Müge Anlı Canlı programıyla anlıyoruz hayatın acı gerçeklerini. Bazı şeyleri anlamamız için illaki o anda mı yaşanması gerekiyor?Anlamamız için illaki en acı gerçekleriyle yaşanıp suratımıza akşam haber bültenlerinde çarpması mı gerekiyor veya bir yerlerde TT(Trend Topik) olması mı gerekiyor?Mesela alt komşunuzun veya yan komşunuzdan her akşam bir kadının ağlama sesleri -fiziksel şiddet vb sesler de dahil- geliyorsa veya bir adamın kadına karşı sürekli bağrışını duyuyorsanız bunu o sıra ses kaydına almaktansa neden polisi aramıyorsunuz acaba?(Örneğin Aleyna Çakır olayı) Yanlışların doğruyu götürdüğü bu dünyada ''Yanlışlar doğruyu götürür'' ezberinin ne kadar yanlış olduğunu aslında doğrularında yanlışları nasıl da götürdüğünü bir fark etsekte, cesaret edip o kurtarıcı adımı atsak belkide bir çok can kurtulurdu. Ama biz bazı şeyleri yaşamadan anlamadığımız için o sıra o doğru hareketi yapmaktansa yaşanması için bekliyor birilerinin bize anlatmasını bekliyoruz anca.
Aslında artık insan adım atmaktan da korkar oldu.Karşılığında ne gelir kestiremez olduk.İyilik yapıp iyilik bulmaktansa, iyilik yapıp ne geliceğini karşılığında bilemez olduk.Örneğe dökmek gerekirse bir nevi iki kişi arasında yaşanan kavgaya sırf ayırmak,dindirmek amacıyla girince bir yumrukta yiyen biz olduk. Komşuda yaşanan aile içi fiziksel şiddeti anlayıpta ihbar edince ''Vay efendim nasıl ihbar edersin, sen ne karışırsın bizim aile içi meselemize'' nidasıyla bir dayak yiyende biz olduk. O yüzden bu millet iyilik yapmaya da korkar oldu haklı olarak.O yüzden o doğru adım atılmaz oldu,yanlışlarda doğruları hep götürdü maalesef.Evet herkes kendi canının derdinde haklı olarak.İyilik yapıp kötülük bulduğumuz için bu dönemde ''Hay böyle yaptığım iyiliğe,lanet olsun canımdan kıymetli mi?İşin ucu bir de bana mı dokunsun''diyerek kendi dünyamıza çekiliyoruz. Yani kısacası arkadaşlar artık bir elin nesi var iki elin sesi var değil haydi paşam o el tek başına artık ne kadar ses yaratırsa diye herkes kendi yağında kavruluyor.
Anlamak artık sadece anılarda kaldı birde Müge Anlı izledikten sonraki ilk beş dakikada
Yorum Bırakın