Her şeyin fazlasının zarar olduğunu bilmek, hayattaki birçok durumla baş edebilmemizi sağlayan bir bilgidir aslında. Sevmek, özlemek gibi masum duygular bile aşırıya kaçıldığında insanı içinden çıkılması zor durumlara sürükleyebilir. Bir de abartılması en tehlikeli duygulardan biri olan kıskançlık vardı ki fark edilmezse çok tehlikeli bir hal alması işten bile değildir.

        Seven insan kıskanır” mottosundan daha çok karşı tarafa da kendine de hayatı zehir eden bu sendrom, adını İngiliz yazar William Shakespeare’in Othello adlı eserinden aldı. 400 küsur yıldır sahnelenen bu eserin konusu da kıskanç eş Othello’nun aşırı şüpheciliğiyle hayatını mahvetmesini konu alıyor. Othello ve eşi Desdemona birbirlerine çok aşıklardır. Desdemona bir gün Othello’nun kendisine ilk hediyesi olarak verdiği mendili kaybeder. Bu durum zaten çok kıskanç olan Othello’nun aklına Desdemona’nın kendisini aldattığı ihtimalini getirir. Othello’nun içinde günden güne büyüyen şüphe iyice sanrı halini alır.  Bu esnada mendili ele geçiren, Othello’nun çavuşu Iago şeytani bir plan yapar. Mendilin dürüst yaver Casio’nun yanında bulunmasını sağlayarak Othello’nun aklını iyice karıştırır. Aşırı kıskançlığın verdiği etkiyle doğru düzgün düşünemeyen Othello önce Casio’yu ardından eşi Desdemona’yı öldürür. Gerçekler ortaya çıktığında ise yaptığı hatayı anlayan Othello intihar eder.

       Bir iftira ve kıskançlığın nelere mal olabileceğini anlatan bu tiyatro eserinde, Othello sendromuna sahip insanların kendilerini kaybettiklerinde neler yapabileceği de görülmektedir. Dozunda kıskançlık elbette herkeste vardır ancak hastalık boyutuna geldiği zaman, bu durum hem kişinin kendi psikolojisini bozmakta, hem de sevdikleri insanların hayatlarını oldukça zorlaştırmaktadır. Günümüzde de sevdikleri insanları takıntı haline getiren, içi boş şüphelerin üzerine bile çok fazla düşünerek kafalarında farklı senaryolar üreten insanlar kıskançlığın pençesinden kurtulamıyorlar. Bu sendromun tedavisi olsa da her hasta gibi bu durumu yaşayan insanlar da tedavi olmadan önce, kıskançlıklarını normal olarak görmeyi bırakmalı ve durumun tehlikesinin farkına varmalıdırlar. Bazen karşımızdaki insanlığın kıskançlığını “sevgi” zannederek, bu durumun ileride başımıza getireceği şeyleri göremeyebiliyoruz. Halbuki makul miktarda kıskançlık ile Othello kıskançlığı arasında ayırt edilebilecek farklar vardır. Othello sendromuna sahip kişiler genelde özgüvensiz olurlar ve şiddetli derecede kaybetme korkusu yaşarlar. Yanında sevdiği insanın olmamasını adeta fobi durumuna getirirler. Örneğin bir işiniz çıktı ve buluşmayı ertelemeniz gerekti, karşınızdaki birey bu sendroma mensupsa, sizin buluşmayı ertelemenizin altında bin bir türlü sebep arar. Sürekli kendisini aldattığınızı, onu artık sevmediğinizi, bırakıp gideceğinizi düşünerek ortada elle tutulur hiçbir sebep olmasa bile hayatı hem kendine hem de size adeta zehir eder.

        Eğer etrafınızda bu sendroma mensup bireyler varsa kendilerine tedavi olmalarının en iyi seçenek olduğunu hatırlatın.  Psikiyatri uzmanları eşliğinde bu durum kaderiniz olmaktan çıkar ve kurtulabilirsiniz.  Yazımın sonlarına gelirken yine bir Shakespeare eseri olan Romeo ve Juliet’ten alıntılıyorum: “En tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir, aynı tat isteği, iştahı köreltir. Onun için ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin.”