Kafka'ya Mektuplar XIV

Kafka'ya Mektuplar XIV
  • 11
    0
    0
    0
  • Sayın Kafka,

    Artık mektuplara başlarken aklımı yitirmiş gibi hissediyorum. Bir muhattabım yok, öyleyse niye yazıyorum bilmiyorum. Sadece gözümü kapatmam ve uykuya dalmam arasında düşüneceklerimin korkusuna uyuyamıyorum. Sen de insanca üstlenmen gereken sorumluluğu almıyorsun. Sana açılan yara artık senindir; sen neredesin? Mutluluk neredeyse oradasın elbette. Fakat korkma, kimseye mutlu olduğu için kızılmayacağını bilecek yaştayım. Aynı zamanda kimseye neden diye sorulmayacağını. Bir nedenin ne kadar önemsiz olabileceğini tecrübe edip de gördün mü hiç? Bilmenin nasıl bir yük olduğunu? Kafka, her şeyin önemsiz olduğunu bildiğin bir yerde, yine de koştururken buldun mu kendini? Koşarken inanç diye umut diye çığlıklar atıyorum. Çığlıklar atarsam beni duyarlar. Bana inanırlar. Çığlıklar atarsam ben bile kendime inanırım belki. Bir şeyi 40 kere söylersen olurmuş, olur belki. Bu küçük oyunda senin kadar başarılı olabilecek miyim? Muzipce azarlamayın; hiç değilse deniyorum. Ama kalpten beyine giden bu yol beni korkutmuyor değil. Bir robota dönüşmem değil mi? Man-tık man-tık diye paytak paytak yürüyen bir robota... Çünkü Kafka biliyorsun, benim de her zaman insan kalabilmek gibi birtakım prensiplerim var. Bu güç insanlığımı benden çalarsa yenilgilerin en büyüğünü yaşamaz mıyım? Silah elimde patlar, top kendi kaleme girer, elimde kazma kürek belirir. Belki de böyle olması gerekiyordur. Kendine yenilmeden hayatı yenemiyorsundur. Yere sırtüstü kapaklanmadan gökyüzüne bakmayı unutuyorsundur. Doğruluğuna karar kılamadığım bu milyonlarca ihtimali, çığlıklar atarak koşarken düşüneceğim.

    Bir statü sahibi olmak için defterin kapağını artık daha az açıyorum. Ama bu küçük ve güzel defterin rengi hep aklımda; serzeniş moru. Evet ona böyle diyeceğim. Yıllar süren serzenişlerimi alıp karşıma oturtabiliyorum sayesinde. Böyle karşıdan bakınca ne kadar da az duruyor. Duracak tabi, azın özü çoktur. Kelimeleri ustaca kullanıp beş sayfayı tek cümleye sığdıranlara özenmişimdir hep, atsız şövalyelere! Sence bunu başarmak için çok kafa yoruyorlar mıdır yoksa onlar kocaman altın bir kalemle sağ ve sol omuzlarına kondurulmak üzere kutsanmışlar mıdır? Çünkü eğer kutsanmışlarsa kıracağım kalemimi. Bu plastik, siyah, ucuz kalemi. Neyse, ne diyordum... Statü sahibi olmak. Babamın göğsü kabarsın, insanlar saygı göstersin, biraz da para kazanayım diye. Saygı göstersinlerden kastım sessiz olmaları. Herkes sussun istiyorum. Herkes sussun ki ben kendimi duyayım. Böyle bir lükse sahip olabilmek için serzeniş moru defterimi biraz unutacağım. Ama kendimi en berrak şekilde duyduğumda, bir kutsal kitap gibi sarılacağım bu deftere. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.