Yalnızlık, yolda huzuru bulmaktadır. "Il Diario: Prima Parte"

Yalnızlık, yolda huzuru bulmaktadır. "Il Diario: Prima Parte"
  • 5
    0
    0
    0
  •    Ekili arazilerin üstünde dolaşan gözlerimin yorgunluğu işlerken ruhuma, "Nasıl etsem de kaçsam şu kendimden" diyebilmek için çoğu zaman düşüyorum yollara. Yorgunluk, soğuğun verdiği kızarlıklık ve kesicilik ya da sabah ayazında yollara dökülen nice insanın yaşadığı o üşümeden kaçmak için giyindiğim kalın paltom yüzünden sürekli bir yerlerde olabilmek çabasıyla yürürken terleyen tenimin sıcaklığı bile beni kendimi dışarı atmaktan alıkoyamıyor.

       Bir şeyleri unutmak, bir şeylerden kaçmak ya da bir şeylere sığınarak bu kaçıştığım olaylar silsilesinden kurtulmak istiyorum. İçimde sürekli dünün hüznü, yarının kaygısı ve anın korkaklığı var. Bir roman karakteri gibi hissederken kendimi, ilginç şekilde bu kitaptan daha güzel olan dünyanın en güzel uyarlama filminden rol kapıyor ve kendimi alabildiğine mason loncası tarafından ölümle tehdit edilen bir oscarlı oyuncu gibi hissediyorum.

       Birinin bana "Kendine acımaktan vazgeçmelisin" dediğini hatırlıyorum. Kendine acıyan bir insan nasıl olur da herkesten daha sert vurur kendine? Nasıl olur da başkalarından önce çeker dayar silahı şakağına? Bilemiyorum. Kendimle olan bu kavganın sebebinin ara ara dikiz aynasına bakarak ya da yanda giden arabayla kendi arabasının hızını ölçerek yola devam eden biri olmam olabileceğini düşünüyor -özünde kendimi başkasıyla kıyaslayan bir varlık taşımadığımdan böyle kasvetli zamanların bende bu özelliği yaratabileceğini düşünerek- ve abartılı, gür sesli ve gergin motivasyon konuşmacılarını örnek alıp "Hadi be oğlum önüne bak sadece, kimse seni düşündürmesin. Onun maaşı, diğerinin işi, öbürünün başarısı senden bağımsız. Herkes kendi hayatında, bir diğerinin hayatını etkileyen tek şey anlık birbirine değen çizgiler. Kendi yolunu çiz be olum." diyorum.

       Sonrasında el açılıyor kartlar düşüyor. Sanırım konuşan adam, -böyle yağmurlu havaların sindirdiğine üstünlük avantajının da kendisinde olduğunu bilerek- karşısındaki kendine acıyor. Bunu bilmiyorum ki artık çok da önemsemiyorum. Ancak bir şeyleri düzeltmeye veya bir şeyler hakkında beylik laflar etmek yerine yola bakmanın ve en azından sessizliği tatmanın daha iyi olduğu konusunda kendi meleğimle konuşuyor ve dizinde uyurken şarkısını dinliyorum.

       Gece birden çökecek olursa o anda yer yer bende var olan tatlı gülümseme, yerini şeytanca bir kızıllığa bazen de karanlık bir hüzne bırakıyor. İşte bu nedenle kendime güvenden çok zaman kaçınırım. Güven bambaşka bir şeydir çünkü. Yarın ne yapacağımdan ben bile şüphe duyuyorsam dört elle sarılmak bir fikre ne kadar mümkün, ne kadar gerçektir...

       Hava kapalı, sıcaklık 13 derece ve asfalt nemli... Böyle zamanlarda ne güzel düşüncelere kapılır ne de sevgiye dair umutlu sözler geveler insan. Böyle zamanlarda tek duygu nefrettir. Bu nedenle kendimi bildim bileli yazmak, en çok böyle zamanlarda gereklidir. Çünkü üstüme yağan yağmur, içimdeki alevi bir şeyler yazmak kadar söndüremeyecektir.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.