Hayat basit aynalardan ibaret değildi aslında, varoluşun ötesinde gizemli ufuklar belirirdi her yansımada
Anlam taşımasını beklediğimiz bütün ayinlerin dışında yaşanmışlık aniden irkiltirdi bizi
Korkuların kervanında bir bir ayrılanlar olurdu varlığından bezilmiş duraklarda
Kimsenin fark edemeyeceği gerçeklikti esasen Naci'nin gördüğü
Sevgilisini bir yağmur birikintisinde kaybetmenin hüznü duvarlarına karanlık gibi çökerdi
Duvarlar demişken kim isterdi ki küf kokuları içinde her gün intiharını beklemeyi
Kimsenin umursamazlığıydı 8.15 vapurunun Boğaz'daki gıcırtısı
Gösterileni bilirdi Naci, görmek istediklerinin tozlanmışlığı içinde
Boş koşturmalar cumbalı evlere yakışırdı
Artık
Hangi odanın bilmem ne duvarı savuruyordu Naci'yi renklerin içine
Birilerinin dediği gibi görünür sancılara dökülen göz yaşları iyileşmenin bedeliydi, belki de
Naci için hayat
İki hecenin ötesinde "o günün" anısını unutmak değil hatırlamamaktı
Yorum Bırakın