Bataklık

Bataklık
  • 2
    0
    0
    0
  • Evden çıktığımda saat sekizi geçiyordu. Sadece biraz dolaşmak istemiştim. Çok az bir an için yalnız kalmak ve düşüncelerimi duyabilmek istemiştim. Kabul etmek istemedim. Her konuda anlaşamayıp ayrılıkta anlaştığımızı kabullenmek istemedim. Oysa şimdi iki kişi yürüyorduk. Ben ve ayrılık. Geçen 3 yılımı çöpe atmanın hüznü takip ediyordu beni. Her sokak başında hatıralarım bekliyordu. Ben ayrılığın kolları arasında sadece yürüyordum. Onca yıkıntının arasında yaşamaya çalışmaktan zaten yorgun düşmüşken bir de alıştığım her şeyi kaybetmiştim. İnsan yalnızken mutlu olur mu? Seçilmemiş yalnızlık hüzün getirmez mi? 

    Ben bu bataklığa onu sevmek için gelmiştim. Beraber batalım diye. O benim bataklığımın ucu bucağının olmadığını, kendimi fazla yıpratmamamı, her şeyin böyle daha iyi olacağını söylemişti bana. Aklımda bir şiir “Adımlar, ilk başta acıtırlar inan. Kendi açtığı yaraya şehvetle katlanır insan.” Onu ilk gördüğümde bende bir yara olacağını biliyordum. Şimdi onu her düşündüğümde o yaradan ince bir kan sızacak ve ben her seferinde büyük bir tutkuyla bağlanacaktım o acıya. 

    Beynimi saran hastalıklı düşünceler, bedenimi ele geçiren bir uyuşma hali. Aşk acısı bu muymuş? Çaresizlik hissi mi yoksa bu? Kendimden geçene kadar yürümek istiyorum. Düşünmek, düşünmek daha çok düşünmek… belki düşünmeyi kesseydim her şey daha kolay olurdu benim için. Arkadaşlarım olurdu. Annem ve babam beni severdi. Ama düşünebiliyorum. O halde varlığıma neden bulabilirim. Yıllardır sadece tek bir insanı sevme amacıyla geldiğim bu bataklıkta o insan olmadan yaşamayı nasıl becereceğim? Bu hastalıklı düşünceleri onsuz nasıl atacağım beynimden? Bu dünya bir bataklık ve biz de batmaya gelmişiz. Bu acı birine duyulan bir özlem değil. Bu acı gerçek. Tüm insanlığa duyulan bir acı bu. Anlam bulamama hali. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.