Tek Başınalık: Edward Hopper'ı Hatırlamak

Tek Başınalık: Edward Hopper'ı Hatırlamak
  • 6
    0
    0
    0
  • Covid-19 virüs salgını dolayısıyla dışarı çıkmak ve insanlarla bir araya gelmek konusunda kendimizi kısıtladığımız şu günlerde hepimiz, daha önce deneyimlemediğimiz duyguları yaşıyor ve yeni toplumsal normlara adapte olmaya çalışıyoruz. Önceden birlikte zaman geçirdiğimiz insanlarla daha az görüşüyor, beraber yapılan aktiviteleri tek başımıza yapıyor ve bu sürece alışmaya çalışıyoruz. İnsanın bireysel kimliğini ön plana çıkaran ve bu doğrultuda insanı yalnızlığa iten bu sürecin, aynı zamanda son dönemde yerli ve yabancı medyada oldukça popüler hale gelen Amerikalı ressam Edward Hopper’ın yağlı boya tabloları ile özdeşleştirildiğini görüyoruz. Bu yazımda, 20. yüzyıl Amerikan resim sanatının önemli temsilcilerinden olan Edward Hopper ve bireyselleşme/yalnızlık temalı tablolarından Amerikan realizmi çerçevesinde bahsettim.

    İlk olarak edebiyat alanında ortaya çıkan ve daha sonraki süreçte çeşitli resim ve müzik sanatlarında da etkileri hissedilmeye başlanan Amerikan realizmi, sıradan insanların modern sosyal gerçekliklerini ve günlük yaşamlarını tasvir eden bir anlayış olarak 19.yy ortalarında ortaya çıkmıştır. 20.yy başlarında ise özellikle görsel sanatlarda etkisi çokça görülmeye başlanan Amerikan realizmi, birçok sanatçıyı etkilemiş ve sanatta önemli bir gelenek haline gelmiştir.

     

    Amerikan realizminin etkisindeki sanatçılar, sanatın hangi alanında olursa olsun hareket ve hikayeden çok, kişinin karakteristik özelliklerini ve ahlaki seçimlerini özne haline getirmeyi amaçlamışlardır. Karakterler kendi karmaşık mizaçları, güdüleri, geçmişleri ve ait oldukları sosyal sınıflarıyla anlaşılabilir bir ilişki içerisindedirler. Günlük yaşam bir yandan her zamanki sıradanlığını korurken aynı zamanda bir o kadar çekici hale gelmiştir.

     

    Amerikan realizminin sıradan günlük yaşamı artan bir şekilde yüceltmesiyle birlikte birçok sanatçı bu gelenekten etkilenmeye başlamıştır. Bu sanatçılardan biri olan ve sonraki süreçte Amerikan realizminin en önemli temsilcilerinden biri haline gelen Edward Hopper, geleneğin   farklı bir boyut kazanmasında önemli rol oynamıştır. Bunun için en önemli etken ise nitekim, Hopper’ın tarihsel olarak içinde yaşadığı dönemin özelliklerine bağlı gerçekleşmiştir. 

     

    Edward Hopper’ın eserleri, sanayileşmenin gelişimi ile birlikte, bireyin giderek yalnızlaşması ve kendini sosyal yaşamdan izole etme eğilimi göstermesi üzerine kurgulanmaktadır. Benzer bir ifadeyle Hopper’ın eserleri, sadece şehrin ve yalnızlaşmış bireyin şehir yaşamının değil, çağının da açık bir tasviridir. Sanayideki gelişim, büyük kalabalıkların yaşadığı şehirleri modern yaşamın vazgeçilmez mekanı haline getirse de, insanlar arasındaki ilişkiler giderek zayıflamış ve bireysellik ön plana çıkmaya başlamıştır.

    Edward Hopper’ın en önemli yağlı boya tablolarından biri olan Automat, resimden de anlaşılacağı üzere, modern bireyin yalnızlık hissini en iyi şekilde yansıtmaktadır. Resimde, etrafındaki nesneler dışında kimse olmayan, özellikle karşısındaki ve yanındaki sandalye boş resmedilerek yalnızlık duygusu güçlendirilmeye çalışılan, tek başına ve yalnız bir kadın oturmaktadır. Kadının arkasıda duran cam ise sadece siyah renk kullanılarak resmedilerek, izole olmuş bireyin diğer insanlar ile arasındaki iletişiminin ortadan kalktığı anlatılmaya çalışılmıştır.

    Edward Hopper’ın kesinlikle en özel tablosu olan Nighthawks da, mekansal birliktelik halinin duygusal ya da fiziksel birliktelik konusunda bir muğlaklık yarattığı fikrine dayanır. Resime bakıldığında, barda bir erkek figür ve bir kadının birbirlerine çok yakın oturmalarına rağmen, herhangi bir temas halinde olmamaları ve yüz ifadelerinin, sahip oldukları duyguyu yansıtmaması nedeniyle birbirlerine yabancı olabilecekleri şeklinde yorumlanır. Sırtı dönük  oturan ve diğer insanlar ile arasında herhangi bir ilişki oluşturma potansiyelinden uzak diğer erkek figür ise, Hopper’ın klasik yalnızlık temasını doğrudan yansıtır. Bireyler, aynı mekanı paylaşsalar da, birbirleri ile olan iletişimleri konusunda bir kesinliğe sahip değillerdir. Arkası dönük diğer erkek figürün resmedildiği kısımlar, daha koyu ve soluk renklerin kullanılması açısından da fikir vericidir. Yalnızlık düşüncesi, bu şekilde yeniden üretilmektedir. Nighthawks tablosunu özel kılan detaylardan biri de, resmedilen mekanda herhangi bir çıkış kapısı olmamasıdır. Bu durum, modern insanın kalabalık şehir yaşamı ile zorunlu birlikteliğini vurgular. Bireyler, yeni kurulan bu sosyallik anlayışına hapsolmuştur.

    Room in New York isimli tabloda Hopper, mekana ilişkin birliktelik anlayışını yalın bir şekilde yüzümüze çarpar. Resimde, muhtemelen aralarında duygusal bir bağ bulunan bir erkek ve bir kadın figür arasındaki yalnızlık ile sonuçlanmış ya da sonuçlanacak bir ilişki kurgulanmıştır. Erkek figür, ilgisiz bir şekilde gazetesini okumakta, kadın da yine ilgisiz bir şekilde piyanonun tuşlarına dokunmaktadır. İkili arasındaki ilişki tamamen mekana ait ve zorunlu bir ilişkidir. Tablodaki önemli detay, erkek ve kadın figür arasındaki ilişkiden bağımsız gibi görünse de, ona önemli bir karakter kazandıran kapı metaforudur. İkili arasında resmedilen kapı, yalnızlık temasını kuvvetlendirmekte ve yalnızlığın karşısında konumlanabilecek diğer tüm ihtimalleri ortadan kaldırmaktadır.

    Hopper’ın yalnızlık ve modern yaşam arasında kurduğu ilişkiyi en iyi kurguladığı örneklerden biri olan Office in a Small City, ilk bakışta odanın diğer kısımlarından izole ve en uç köşede konumlanmış bireyin, güneşli manzarayı seyretmesine ilişkindir. Hopper’ın içinde bulunduğu iktisadi dönem ve Amerikan realizminin etkileri göz önüne alındığında ise birey, modern şehir yaşamının beraberinde getirdiği sonuçların esiri haline gelmiştir. Birey, duvarlar arasına sıkışıp kalmış ve asıl gerçeklikten uzaklaşmıştır. Hopper’ın eşi bu tabloyu “beton duvarlar arasıdaki adam” şeklinde tanımlamaktadır.

    Son tablo ise, Edward Hopper’ın en yalın şekilde tasvir ettiği Intermission adlı tablosudur. Kadın figür, kendisinden başka kimsenin olmadığı, kesin olmamakla birlikte bir tiyatro ya da sinema salonunda oturmaktadır. Soluk renklerin ve az sayıda nesnenin resmedildiği bu tablo, bireyin yalnızlık duygusunun artık normalleşmiş bir durum haline geldiğini tasvir etmektedir. Birey, içinde bulunduğu duruma karşı kayıtsızdır ve alışmıştır. Yalnızlığın yanında duygusal olarak bir buzlaşma hali de gözlemlenmektedir. Kadın figürün hali ve gösterdiği duruş bu nedenle aynı zamanda belirsizdir. Yalnızlık kaçınılmaz ve değiştirilemez bir duygu haline gelmiştir.

    Son not olarak, Edward Hopper’ın özellikle 20. yy modern bireyi için önemli çözümlemeler yaptığı ve bu çözümlemeleri resim sanatı ile ifade etmede çok başarılı olduğunu belirtmek gerekir. Hopper’ın en bilindik ve belki de birçok kişinin en özel olduğunu düşündüğü tablosu Nighthawks ile ilgili ufuk açıcı bir videoyu da aşağıdan izleyebilirsiniz.

    ">

     

    Görseller aşağıdaki adreslerden alınmıştır.

    https://wikioo.org/tr/paintings.php?refarticle=8XXUBS&titlepainting=Office%20in%20a%20Small%20City&artistname=Edward%20Hopper

    https://www.biography.com/artist/edward-hopper

    https://www.edwardhopper.net/edward-hopper-paintings.jsp

    https://www.artsy.net/artwork/edward-hopper-intermission


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.