Divan, Irvın D. Yalom,

Divan, Irvın D. Yalom,
  • 5
    0
    0
    0
  • DİVAN, IRVIN D. YALOM

    19. yy ABD’sinde Ulusal Psikanaliz Enstitülerin resmini çeken Irvın Yalom, bu yapının içyapısını, işleyişini okuyucularına edebi bir üslupla romanına yedirerek anlatmaktadır. 19 yy ABD Ulusal Psikanaliz Enstitülerin karşılaştığı iç çekişmeler, komplolar ve kaybolmaya başlayan itibarlarını gündeme getirmiştir. Psikoterapistlerin uyguladıkları teknikleri ve benimsedikleri yöntemler sonucunda Ulusal Psikanaliz Enstitüsünü zor duruma düşmesi sonucunda toplumunda oluşan olumsuz bakış açısını, medyanın sert ve acımasız başlıklarına maruz kalmasını ele almaktadır. Irvın Yalom, Divan’ı yazarken amacı edebi dille rehber kitap oluşturmaktadır.  Dönemin psikoterapistleri kendilerini nasıl ve neden çıkmaz sokaklara soktuklarını ve gelecek olan yeni psikoterapistlere göstermektedir ‘işte aynen böyle yapmamalısınız’ demek için yazmıştır. Arkalarından gelecek nesillere ne yapmamaları gerektiğini, hangi kurallara uymaları gerektiğini, adımlarını nasıl atmaları gerektiğini, zayıf noktalarının nasıl kendilerini etik kurullarının karşı masasında bir anda bulduklarına şahit tutmaktadır. Irvın Yalom’un yeni nesillere ‘aptal olmayın yolunuzu çizerken akıllı olun ne istediklerinize dikkat edin’ der gibidir. Divan, hasta ve terapistleri korumak için yazılmıştır. Güven duygusu geliştirilen bir ortamda profesyonelliği bir kenara bırakarak duygusal boşluktan yararlanılmasının doğuracağı sonuçları görmekteyiz. Oluşan bu boşlukta kimi zaman çoklu ilişkiler gelişmiş kimi zaman da maddi kazanç sağlanmıştır.

    Divan; Marshall, Ernest, Carol ve Seymour adlı kişiler etrafında dönmektedir. Romandaki tipler toplumun resmini çeken için kullanılan sembolik temsilcileridir. Marshall, ikinci nesil bir psikanalisttir. Etik kurulunun başına geçmek için ince hesaplar yapar. Her adımı planlayarak atar. Kendini çok beğenmiş, terapi esnasında yaptığı yorumlarıyla bir an bile olsun terapi sürecini kafasında bir kenara bırakarak kendisiyle gurur duyar ve meslektaşlarından birinin o ana şahit olmadığı için kendini görmemelerinden hayıflanmaktadır. Psikanalisttik etiğin keskin savunucusu ve kılıcıdır. Etik kurulunun kurallarına uymayan meslektaşlarını idam sehpasına çıkarıp asmanın kendisi için kazanılmış hak olarak görmektedir. Statü için atılan adımlarda ustalarının bile gözünün yaşına bakmaz. Meslektaşlarının ardında bıraktıkları zararları kendi tanzim etmesinin haklı gurunu yaşamaktadır. Geleneksel terapilere bağlı kalıp yeni adımlara, yöntemlere sıcak bakmaz. Irvın Yalom, bu karakteri geleneksel terapi bağlı olan meslektaşlarını taşlamak için bir figür olarak kullanmıştır. Irvın Yalom yapılan eleştirilere Marshall ağzından Ernest’e yapılmaktadır. Yeni yöntemlerin hayal olduğunu ve hastalara bir şey katmadıkları üstelik bu yöntemlerin terapistlerden çok şey alıp götürdüğünü düşünmektedir. Irvın Yalom döneme ışık tuttuğu yeni kavramları terapiye sokmaya çalışırken gelenekselcilerin ona bakış açısını anlamamasından dem vurmaktadır. Marshall, geleneklere bağlı kalıp kendini yanlış yapmayan yaptığı her şeyi etiğin içine sokmaya çalışan bir yapıdır.  Sonunda geleneksel yapı kendi kibrinde boğulur. Marshall açgözlü, paragöz bir terapisttir. Marshall kibrinden burunun önüne göremez hale gelir ve zayıflıkla suçladığı herkes gibi etik kuralları esnetir. Esnetilen kuralları mantık çerçevesinde kendisine sunarken kendini haklı göstermek için girdiği çabaları görürüz. Marshall geleneksel yapının hantal, kokuşmuş yapısını görmekteyiz. Marshall tüm gelenekselciler gibi sonunda ağzından şu cümleleri duyarız. Evet, Ernest’e zaman vermeliydim onu dinlemeliydim hayalperest olduğunu düşündüm. Doğrularımızın çerçevesinde görmek için onu zorladım. Ona şans vermeliydim haklıymış.

    Irvın Yalom, Carol’a ise bu kitapta büründüğü yapı halkı temsil etmektedir. Hatalar yapan, hayatında yaralar alan ve bu yaraları sarmak için yardım almak isteyen kişileri, alınan yaraların acısını çıkarmak için zara vermek isteyen ve bunun için her türlü yolu deneyen kitleyi tekrar terapistlere güvenmiş ve bunu sonucunda işinin etik kurallarına uymayan kimselerle karşılaşmış ve bundan zarar görmüş herkesi, terapistlere tekrar güvenmek için neden arayan herkesi temsil etmektedir. Kısaca halkın terapiye bakış açısını anlatmaktadır. Psikoterapistlere acımızca yaklaşan ön yargılı davranan kendilerine yardım ederken amaçlarını aslında bu olmadığı düşüncesiyle hareket etmektedir. Terapi esnasında terapiste küçük tuzaklar kurar ve bu tuzaklara düşmesi için ellerinden geleni ardına koymadan yaparlar. Terapistleri kullanmak isterler. Maddi kazanç sağlamak isterler. Hasta olarak girdiklerini terapiye manevi duygularını sömürüldüğünü, kullanıldıkları için de bunu maddi kazanca dönüştürmek istemektedir. Ne kadar ön yargıyla yaklaşılırsa yaklaşılsın işin ehli mesleki değerleri benimseyen terapistlerin yegâne amacı hastalarına yardımcı olmaktır. Aslında her terapistin hastalarına nasıl yaklaşmaları gerektiğinin yol haritasını çıkarmıştır Irvın Yalom. 

    Seymour ise terapistlerin birinci nesil gelenekselcilerin yapısını temsil eder. Her yaptıklarının doğru kabul edilmesi gerektiğini düşünüp dokunulmaz bir statüde olduklarını varsaymaktadır. Bütün terapistlerin kendilerine biat etmeleri gerektiğini düşünmektedir ve bunun sonucunda kimsenin onları eleştirebilecek yeterliliğe sahip olmadıklarını inanmaktadır. Bizler kurduk bu enstitüyü bizler Freud Jung Sullivan Karen Horney vb öğrencileriyiz diyerek her davranışlarını temellendirmek istemektedir.

    Ernest ise yenilikçidir, yeni arayışlar içindedir. Yeni yeni psikoformolojiden kendini sıyırıp psikanaliz yönelmeye başlamıştır. Psikanaliz alanında ustası kabul ettiği Marshall’den süpervizyon almaktadır. Ernest her şeyi kuralına göre yapılması gerektiğini düşünür. Gelişmenin durdurulamaz olarak görmektedir.  Ernest hatalarıyla kusurlarıyla geleneksel yapıyı tamamiyle kabullenmekte zorlanmaktadır. Marshall sopasını hissetmektedir ve onun nefesini ensesinde olduğunu bilmektedir. Hastasıyla geçirdiği her anında Marshall –gelenekselciler- böyle yapmama çok kızar bunu ona söylememeliyim diyerek baskılanan başlarını kumdan çıkaramayan yenilikçileri temsil etmektedir. Ernest ise Irvın Yalom ’dur adeta. Çağında karşılaştığı her türlü eleştiriyi kitabında göğüs geren kişi Ernest’tir. Irvın Yalom, Ernest aracılığı ile varoluşçu terapiyi, kendisini anlatmak istemiştir. Meslektaşlarını sorularına cevaplar vermiştir. Kullandığı yöntemlerinin ardında yatan nedenleri varmak istedikleri sonuçlara değin dokunmuştur. Hasta terapist ilişkisine değinmiş bir terapistin geleneksel yapıdan sıyrılıp farklı bir tarzla yaklaşımın varoluşçu terapinin amaçlarına ulaşmak için bir rehber olarak görmektedir. Ernest, hastalarıyla kurduğu samimi, dürüst konuşmalar terapi için yeni bir soluktur. Hastalarına sadece teknikler uygulayarak değil. Hastalarıyla yakından ilgilenerek, olayların detaylarına inerek, iç görü geliştirmelere yardımcı olarak farkındalık sağlamak ister. 

     

     

     

     

     

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.