•“Hayat düşünceleri tutan bir hapishanedir. İnsan, can sıkıcı bir saç demetidir, ben de akılsız bir robotum.”
•“Hayatım, ciddiye alınmasını istediğim bir oyundu.”
•“Görünmeyen iplerle bağlandığı yataktan kendini ayırmak için, ona dayanılmaz ve ümitsiz gelen bir çırpınma, bir hayata dönme isteğiyle kıvrandığını sanıyordu. İçinde bir yerde, artık hiç hareket edemeyeceğini hissediyordu.”
•“Belki hepimiz bir yüz takınıp başka bir oyun oynuyoruz.”
•“Bazı günler konuşmazdı insan.”
•“Okumalıyım, bilmeliyim, okumalıyım. İşin içine girmeliyim; kendime acı çektirmek pahasına.”
•“Biraz rahatlamış hissetti kendini konuştuğumuz kelimelerin dışında bir şeyin farkında değildi demek. Kelimeler, kelimeler. Yalnız kelimeler, konuşan kelimeler.”
•“Elbette, çok gelişmiş milletler, kötülükten de bir şey çıkarıp, onu az gelişmiş milletlere ihraç etme yolunu bilmektedirler.”
•“Sınıfta tahtaya kalktığım zaman, gene, şiirleri en iyi ben okuyordum; çünkü öğrenmiştim en çok bağıranın en iyi şiir okumuş sayıldığını. Ve, öğretmenin bu zayıf tarafını keşfeden tek akıllı öğrenciydim.”
•“Ölümcül düşüncelerini hafifletirdi bir insanın varlığı belki. Belki de anlatmaya çalıştın birilerine. Kim bilir? Anlatamadın; belki o insanın yüzüne bakar bakmaz anlatmanın yararsızlığını gördün.”
•“Gözü, bir koltuğun üzerindeki dantele takıldı; hissetmeden ona baktı ve düşündü.”
•“Aramızdaki boşluğu nasıl doldurmalıyım? Sen olmadan seni nasıl öğrenmeliyim?”
•“Vazgeçiyorum; bütün insanlığın önünde eğilerek özür diliyorum: beni yanlışlıkla çıkardılar sahneye.”
•“Paramı geri istiyorum; yanlış filme gelmişim.”
•“Ben kendimi yeterli görmüyorum. Ne için yeterli? Her şey için.”
•“Kendini çözemeyen kişi, kendi dışında hiçbir sorunu çözemez.”
•“Kendi sorunlarını çözemeyen bir kişinin, kusurlarının acısını başkalarına çektirmeye hakkı yoktur.”
•“Kendi değerini eksiksiz bilen ve her an bu değeri, yeni şartların ışığında eleştirebilen bir kişi ne yapmalı, ne yapmalı diye bocalamaz.”
•“Ben aşağılık sahtekarın biriyim. Kendime bile sahtekarlık ediyorum; dolandırıyorum kendimi.”
•“O büyük ve insanın kaybolduğu şehirde onu çok üzmüştü arkadaşları.”
•“Buradan ayrılınca her şey eski karanlığına dönecek.”
•“Masanın yanındaki aynaya takıldı gözü. Orada zavallılığını gördü, ‘büyük ve güzel’ şeylerin yokluğunu gördü yüzünde.”
•“Az gelişmiş babanın az gelişmiş tek oğlu
Şimdi hatırladım da yine gözlerim doldu”
•“Büyümek, yalnız tutunanlara gerekli”
•“Gürültüye geldi feryadımız
Dikilen her kumaş bol gelir bize”
•“Kelimelere, kelimelerle birlikte açtığı savaşta. Yalnızlık hep oradaydı.”
•“Çıkarlarını düşünmeyenler unutulacaklardır. Her olayda bir kenara çekilenler gerçekten de bir kenarda kalacaklardır. Yaptıkları işlerin gizli kalmasını isteyenler, bunda başarıya ulaşacaklardır.”
•“İnsan kaldırımın ortasında kararsız durursa, ya ateş isterler ya da adres sorarlar. Başka bir şey sormazlar.”
•“Henüz basit bir ağrı sanıyordu göğsündeki sıkışmayı.”
•“Gerçekle düş birbirine karışıyor; yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz.”
•“ Neden, dünyaya, yaşamaya karışmak gibi bir mesele çıkardın?”
•“Peki, siz de, onun gibi, buraya gelmeden önce günlerce uykusuz kalarak, yalnızca buraya gelmeyi düşündünüz mü? Buraya gelmenin ne demek olduğu sizin de aklınıza takılıp kaldığı oldu mu?”
•“Elleri, dokunduğu hiçbir yerden memnun kalmıyormuşçasına aranıyordu.”
•“Yumuşak bir dönüş; yavaş yavaş yıpratır insanı.”
•“Bütün acıları çektiğiniz halde o mutlu anda bulunmazsınız.”
•“Eteğimin ucundan bağlandım bu düzene.”
•“Hayatında ilk defa başka bir insan olma özlemini duydu, hiç bilmediği bir içkinin susuzluğu gibiydi.”
•“Değişmek, kendine yabancılaşmak demekti.”
•“Ayrıntılarda ele vermez mi insan kendini? “
•“Yalnız hayallerle beslenen bir arkadaşlık ne kadar kısa sürüyordu. Günlük meselelerin çözülmesinde bir hayalin ne faydası olabilirdi? Zavallı bir ruh, insanı nereye götürebilirdi? İnsanın ihtiyaçlarını nasıl karşılayabilirdi?”
•“Güçlüyüm, bedenimi önemsiz bir yaşantıya kaptırarak aklımı korudum.”
•“Onların küçük yaşantılarının içinde ben de küçülmedim mi Olric? Ucuzluk bana da bulaşmadı mı?”
•“Bütün hayatımızı yersiz çekingenliklerle mi geçireceğiz Olric? Cesareti yalnız kafamızda mı yaşayacağız?”
•“Olduğum gibi kaldım ben. Aptallar gibi büyümedim. Biraz ağırlığım arttı o kadar.”
•“Birini sıkıntıda görünce çocuk gibi ortadan kaybolmak istiyorum. Korkaklıktan değil; kendimi onun yerine koymaktan.”
•“Öfkem bana ait bir şey yakın hissetmediğim birine nasıl gösterebilirim onu.”
•“İnsanların ve eşyanın üzerinde gezinen, sıkıntı verici bir gülümseme.”
•“Beni bulamayacaklar. Ne kadar uğraşsalar da çözemeyecekler sırrımı. Sonunda pişman olacaklar insan müzesinde bir manken eksik kalacak. Bir biçim veremeyecekler bana.”
•“Düş ve gerçek arasındaki çizgi siliniyor.”
•“Hayatım, hayatımın romanıdır.”
“Bir anlam aramamalı. Anlam kadar insanın hayatını zehir eden bir kavram yoktur.”
•“İnsanlar! Neden kaybolup gitmeme seyirci kalıyorsunuz? Benden ne kötülük gördünüz? İnsanlar, duygusuz bir telaşla kaçışıyordu. “
•“Her günü yaşamaktan çok geçiştirmeye çalışıyordu. Meseleleri çözmek yerine küçük yalanlarla, daha uzak, belirsiz bir tarihe erteliyordu. Huzursuzluğu gizlemek zor oluyordu.”
•“Fakat, susmak da konuşmak kadar tehlikeli oluyordu artık.”
•“Neden her istediğimi anlatamıyorum? Neden aynı yaşantının içinde bulunan insanlarla hiçbir ilişki kuramaz oldum? Neden, neden, neden?”
•“Bir ormanda olmalıydın. Ölünceye kadar yerinden kımıldamayacağını bilen bir ağacın rahatlığını duymalıydın. Bütün ağaçlara bakarak, kimsenin yer değiştirmeyeceğini düşünerek rahatlamalıydın.”
•“Yıllar geçtikçe kalbimin derinliklerinde biriken keder tortuları, içimi ağırlaştırıyor, nefes alamıyorum. İçime çöken karanlık, ruhumu eziyor, acı hatıraların izleri hafızama bütün keskinliğiyle kazınıyor.”
•“Anladınız efendimiz, anlamaktan korkuyorsunuz sadece.”
•“Bir insan hayalleriyle nereye kadar yaşayabilir? Bu gücü her zaman kendinde bulabilir mi?”
•“Ben iç dünyama dönüyorum orada hayal kırıklığına yer yok.”
•“Küçük bir dokunuşla parçalanacak ve bir daha dengesini bulamayacaktı sanki.”
•“Hayatımın başı ve sonu belliydi. Hiç olmazsa ortasını kaçırmamalıydım.”
•“İnsan taklidi yaptığımız için kurtlar adam sandı bizi”
•“Alışılmış kalıplar içinde bocalıyorum. Bir kalıbım yok benim: biçimsiz bir şeyim ben. Eriyip dağılıyorum yazarken. Olmuyor. Bana uzak gelen yaşantıları düzmece bir biçimde anlatmaya çabalıyorum.”
•“Tedavisi mümkün olmayan pişmanlıklar onu yakardı.”
•“Bütün bunlar unutuldu gitti beni hiçe saydıkları duygusu ise iyice yerleşti içime.”
•“Bat dünya bat diyeceğiz, sonunda bizi kör ettin.”
•“Benim gibi olanlardan hiç hoşlanmamışımdır. Ne sıkıcı bir karşılaşma olurdu bu.”
•“Yorgunluğumu anlatamıyorum kimseye benim bu yakınmalarımda ince bir alay görüyorlar.”
•“Bütün hayatımı birlikte geçirdiğim ve beni gerçekten seven bir insana hiçbir şey anlatamamak ne kötü. Bu ayrılık nasıl doğdu?”
•“Bir silgi gibi tükendim ben. Başkalarının yaptıklarını silmeye çalıştım: mürekkeple yazmışlar oysa. Ben, kurşun kalem silgisiydim. Azaldığımla kaldım.”
•“İnsanların en verimli olduğu çağda tükendim.”
•“Normal bir insan olmaya zorladılar, bana boş yere vakit kaybettirdiler. Olmayınca da anormal dediler.”
Oğuz Atay-Tutunamayanlar İletişim yayınları 104.Baskı
Yorum Bırakın