Körlük

Körlük
  • 10
    0
    0
    2
  • Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biri olmasının yanı sıra, neden abartıldığını okuduktan sonra anladığım, okurken bir yandan beni içine çeken körlükte gerildiğim şahane bir kitaptan bahsetmek istiyorum sizlere ''Körlük''. Jose Saramago'nun 1995 yılında yazdığı alegori, bilim kurgu ve psikolojik türde olan bu eseri, en ünlü romanlarından biridir. Evrensel konulu bir yapıt oluşturmak isteyen yazar, olayların geçtiği yeri ve zamanı belirsizleştirmiş; karakterlere belirli isimler vermek yerine sıfatlarla (ilk kör, doktor, doktorun karısı vb.) işlemiştir. Yapıtın bir diğer ilgi çekici ve zorlayan tarafı ise yalnızca virgül ve nokta işaretleri kullanılarak yazılmasıdır. Kitap, empati yönünüzü daha da güçlendirecek ve sizi içine çekecektir. 

    Adı bilinmeyen bir ülkenin adı bilinmeyen bir şehrinde araba kullanan bir kişinin trafik ışıklarında aniden ''beyaz körlük'' hastalığına yakalanmasıyla olaylar başlar. Kör olan ilk kişinin göz doktoruna gitmesi ve ardından doktorun da kör olması sonrası durum bir salgına dönüşür. Salgına dönüşen beyaz körlük sonrası insanlar ''akıl hastanesinde'' karantinaya alınır. Karantinaya alınan 1'i çocuk 7 kişilik bir grubun birbirlerinden ayrılmadan geçirdikleri süreci anlatan kitapta ana karakter ve gruba rehberlik eden kişi ''doktorun karısı''dır. Doktorun karısı kör değildir ve yaşanan her şeyi görerek tanıklık edecek tek kişidir. Tecrit bölgesindeki artan kör sayısı sonrası bölge yaşanmaz hale gelir ve karakterler arası çatışmalar başlar. Ahlaki sorunların baş gösterdiği ortamda barbarlık artar ve yalnızca hayatta kalma mücadelesi başlar. Yapıt, toplumsal yaşamın nasıl bir vahşete dönüşebileceğini müthiş bir incelikle anlatırken, insana dair son umut kırıntısını da bir kadının örgütlediği dayanışma ve direniş örneğiyle sergiliyor. 

    ''Bu beyaz körlüğün aslında ruhla ilgili bir hastalık olmadığını kim bize söyleyebilir.'' 

    İçeride artan düzensizlikler sonrası körler seslerini hükümet yetkililerine duyurmaya çalışır ama çabaları boşadır. Bu girişim, bir kişinin ölümüyle sonuçlanır. Tecrit bölgesinde insan muamelesi görmeyen körler için yaşam daha da zorlaşır. Bir grup erkeğin çeteleştiğini; yetkililerin bıraktığı erzaklara el koyduğunu ve diğer körlere dağıttığını (belirli şeyler karşılığı sattığını) görürüz. Bu çeteleşme sonucu, kadın karakterler de acımasız deneyimler yaşar. Bu acımasız deneyimlere son verecek kişi ise doktorun karısı olacaktır. 

    ''Öldü, işte o kadar, neden öldüğünün önemi yok, bir insanın neden öldüğünü sormak saçma bir davranış, ölüm nedeni zaman içinde unutulur, yalnızca o tek sözcük kalır, Öldü.''

    Salgın sonrası ne bir yönetim ne bir düzen kalır. Kitabın sonunda eski yaşamın hatırlanmasıyla insanlar görmeye başlar. Kurallar hatırlanır ve her şey yavaşça eski haline döner.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.