Ak kağıt üstünde tanıyın beni 

•

Toros dağlarının görkemli eteklerinde bulunan beş köyün sahibi Abdi Ağa otoriter, faşist ve ahlaksız bir ağadır. Bu beş köyden biri olan ve Çakırdikenlik arazileriyle kaplı, suyu bir devrim gibi akan, Adana'da Çukurova'nın en güzel yerlerinden biri olan Değirmenoluk köyünde yaşayan köylüler yaşantısından hiç memnun değildirler. Hepsi cavur Abdi den nefret eder ama bir o kadar da korkarlar. Bu köyde doğan ve cesur yürekli bir delikanlı vardır, Memed. Çocukluğundan bellidir bu köyde değişiklikler yapacağı. Köylülerin tarlaları ekip, biçip, daha sonra ürünün dört te birini kendileri alıp, kalanını Abdi ağaya vermek zorundalardır. Ya Abdi ağanın faşist düzenine boyun eğecek ve dediğini yapacak yada bir tutam buğdaya denk gelen mermi ile bu dünyadan terk-i diyar edeceklerdir. Seçim köylünündür. Ama ucunda ölüm olduğu için verilen karar çoktan bellidir. Hasatın dörtte üçü Abdi ağanındır. Bunun gibi daha ne işkence, zulüm ve sefalet yöntemleri vardır cavurun. Bir kişi vardır yalnızca yıllarıdır süre gelen sistemi kaldıracak yiğitliğe sahip, cesur ve ahlaklı bir genç. İnce Memed. Bakmayın zayıf bir insandır ama vücudunun yarısı Yüreğidir. Anası vardır Memedin, döne hatun. İyi kalpli oğlunu çok seven bir anadır. Babası da vardır ama ölmüştür. Daha Memed doğmadan Abdi Ağa öldürmüştür Memedin babasını. Bundandır Memedin Abdi ağaya kini ve düşmanlığı. Birde sevdiği vardır Memedin, Hatçe. Onu çok sever, kimselere bahsetmez. Onu gerçekten çok sever. Zaten bütün evren şahittir sevgisine. Hatçede Memedi çok sever. İkiside birbiri için herşeyi göze alacak yiğitliğe sahiptir. Ki, göze alacaklardırda...

Memed dayamaz bu faşist sisteme ve otoriter ağaya. Hatçeyle birlikte kaçarlar çünkü Abdi Ağa hatçeyi yeğeniyle evlendirmek ister. Korkak ve hatçenin babası yaşındaki yeğeniyle. Hatçe ile Memed kaçarken Abdi Ağa yeğeni ve Adamları ile bulur. Memed gözü kara bir delikanlıdır. Hem köyü kurtarmak için hemde hatçeyi vermemek için silahı çeker ve Abdi ile yeğenini vurur. Yeğeni orada ölür. Ama dokuz canlı Abdi ağır yaralansa da ölmez. Değirmenoluk ta Abdi şerefsizine isyan çıkaran bir delikanlı vardır artık. İnce Memed başkaldırmıştır...

•

Olay böyle devam eder. Spoiler vermemek için 4 ciltlik kitabın ilk kitabından değerli bulduğum birkaç yerinden bahsettim. Üstünkörü konuyu yazdım. Bu belirttiğim yer daha 50 sayfasıdır. Bu kitabı çok önemli bir yaşımda okuduğuma inanıyorum. 17 yaşımda olmam ve henüz daha kişiliğimin ve bilgimin arayış içerisinde olduğu bu zaman diliminde Yaşar Kemal gibi bir yazarın İnce Memed gibi bir romanını okumak, içimde olan ve gitgide büyüyen hayret duygusunu ve tutkuyla merak etmemi teşvik ediyor. Dünya edebiyatı ve Rus edebiyatı için Dostoyevski neyse, Türk edebiyatı için benim gözümde Yaşar Kemal odur. Bu kadar akıcı bir üslup, bu kadar geleneğin, koşulların, kültürün kağıda aktarılması ve bunu özgün biçimde yapma Yaşar Kemal i gerçekten de özel bir yazar yapıyor. Kendi kitabı için yazdıktan - İnce Memed i yazması ve bitirmesi 32 yıl sürmüştür. - 50 yıl sonra 32. Gün programını sunan Mehmet Ali Birand ile röportajda şu cümleyi kurmuştur.

•

" Öyle bir kitap yazmalıydım ki köylerde ocak başlarında, elektrik olmadan, insanlar löküs aydınlatıcılarıyla okumalılardı. Öyle bir kitap yazdım ki köylüler ocak başlarında, elektrik olmadan, eldeki imkanlar doğrultusunda okudular. Benim İnce Memedim, Şahinim 30 yıl ocak başlarında okundu. İşte o zaman anladım. Güzel yazarların güzel eserleri, dünyada yaşayan her insana ekmek gibi, su gibi, nefes gibi önemli ve yaşaması için hayata tutunabilmesi ve birşeyler değiştirebilmesi için birer ihtiyaç."

•

Bu kitap incelemesini hayat felsefem haline getirdiğim bir sözüm ile son veriyor ve bu kitabı herkesin okumasını temenni ediyorum. 

•

" Eğer şuan aldığım nefes, evrende bulunduğum konumda herhangi bir değişikliğe neden olmuyorsa aldığım nefesin ne derecede önemi ve değeri var? "

 • Mert Şahin •