Advertisement
Advertisement

Birbirimizi Tanımak, Anlamak, Etkilemek

Birbirimizi Tanımak, Anlamak, Etkilemek
  • 2
    0
    0
    0
  •  Dünyamızda neredeyse 8 milyar insan birlikte yaşıyoruz. Her ne kadar Dünyamız yüzlerce sınırla ayrılmış olsa da paylaştığımız gezegen aynı; birbirimizin yaptıklarından muhakkak etkileniyoruz. Geçmişte yaşadığımız bazı olaylar ve bazı gelecek kaygılarımız ortak. Yani, her ne kadar biz kendimiz dışındakileri görmezden gelsek de, bu diğerlerinin varlığını ortadan kaldırmıyor. kısacası insanlık hep bir etkileşim içindeydi ve olmaya da devam edecek. Hepimizin tahmin edebileceği gibi bu etkileşimlerin de bazı getiri ve götürüleri var. İşte bu yüzden meseleye biraz daha derinden bakmak, anlamamızı kolaylaştırabilir.

      Her yeni tanıştığımız insan, bence, yeni tecrübeler anlamına geliyor. Ben, insanları tanımayı bir kitabı okumaya benzetirim; kapağından başlayarak bir kitap hakkında yargılarda bulunuruz, tıpkı insanları görünüşlerine göre incelememiz gibi. Ardından okumaya başlarız, okudukça kafamızda kitap hakkında genel bir görüş çoktan yer edinmeye başlamıştır. İnsanlar için de bu tıpkı böyledir, vakit geçirdikçe karşıdakini daha çok tanırız, kafamızda o kişiyle ilgili görüşler oluşur. Bir kitabın nasıl beğendiğimiz ve beğenmediğimiz kısımları oluyorsa insanların da bazı özelliklerini beğenir, bazılarını beğenmeyiz. Eğer beğenmediğimiz özellikler çok fazla ve daha da önemlisi katlanılmaz ise, kitabı okumayı bıraktığımız gibi o kişiden uzaklaşırız. İşte tam burada öğrenebileceklerimizin ve tanıma sürecimizin sonuna gelmişizdir. Bir daha görüşmeyeceğimiz bir insanın kalan ve öğrenmediğimiz özellikleri bizim için artık adeta sır küpü halini almıştır. 


      Bu süreci kitap okumaya benzetmek süreci verimli yorumlamamızı sağlıyor. Nitekim bir kitabı öğrenme süreci nasıl kitap bitene dek sürüyorsa bir insanı tam anlamıyla tanıma süreci de ölene dek sürer. Bir insanın öldüğündeki özelliklerinin tamamı ile ölmemesi halinde sahip olacağı özelliklerin tamamı aynı değildir, çünkü biz insanların kitaplardan farkı bizlerin canlı ve değişebilir olmamızdır. Diğer birçok noktada birleşsek de insanlar bu yönleriyle kitaplardan ayrılırlar.


      Her bir insanı tanıdıkça yeni şeyler öğrenmenin yanı sıra tecrübeler ediniriz. Karşıdakinden olumlu ya da olumsuz etkileniriz, bu da bizim hayatımızı bir şekilde etkiler ve bizlerde değişimlere sebep olur. Bunun dışında bir insan bir iş üzerine ne kadar çok vakit harcarsa  o denli uzmanlaşır. Aynı şekilde ne kadar çok insan tanırsak o kadar tecrübe kazanırız ve uzmanlaşırız. Yukarıda birbirimizden etkilenmemizin bizlerin hayatını etkilediğinden bahsettim. Biz nasıl başkalarından etkileniyorsak haliyle başkalarını da etkileriz. Böylece toplum birbirine bağlı çarklar misali birbirini yönlendirir. Yani bireylerin değişmesi ve etkileşmesi toplumu değiştirir. Her birey kendi iç dünyasında toplum özelliği taşıdığına göre -bizleri meydana getiren fikirler, duygular ve tepkilerin tümü bizleri bir toplum gibi hareket etmeye iter- bir bireyin başkasını etkilemesi toplum-toplum ve toplum-birey etkileşmesidir. İşte toplum mu bireyi, birey mi toplumu etkiler sorusunun cevabı burada yatar. Her birey aynı zamanda toplum da olduğuna göre toplumun değişim süreci sanıldığı kadar basit değil, aksine oldukça karmaşıktır. Burada esas olan toplumun hangi yolla değiştiği değil, ne yönde değiştiğidir. Amacımız ise toplumun iyi yönde değişimini sağlamak, kötü yönde değişiminin önüne geçmek olmalıdır. Umalım ki, hepimiz toplum çarkının iyi yönde dönmesine katkı sağlayabilelim; bunun kendi içimizdeki toplumu geliştirmekle olacağını unutmayalım, bunun için çalışalım. 
     


                                                                                                            Yazan: Yavuz Selim Demirkol


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.