Ömer Hayyam'ın Dizelerinden Alternatif Bir Duo Projeye: Dolu Kadehi Ters Tut Röportajı

Ömer Hayyam'ın Dizelerinden Alternatif Bir Duo Projeye: Dolu Kadehi Ters Tut Röportajı
  • 1
    0
    0
    0
  • ‘Tanrım; bu güzel yüze vermişsin emek O sümbülü koklamak, saçın ellemek Sonra da ona bakma, dersen, anlamı Dolu kadehi ters tut, hiç dökme demek!’ "Dolu Kadehi Ters Tut" Ömer Hayyam’ın yukarıdaki rubaisinden bir alıntı ve aynı zamanda yeni albümleri çıkmış enerjik bir grubun adı. Mürsel Oğulcan Ava ve Uğurhan Özay tarafından 2014 sonunda mevcut uğraşlarına alternatif bir duo proje olarak kuruldu. Dolu Kadehi Ters Tut’un ilk stüdyo albümü olan “Dünyanın En İyi Albümü” 3 Kasım’da yayınlandı. Akustik ev kayıtlarından oluşan ilk albümden farklı olarak bu albümde Uğurhan Özay’dan (Vokal) ve Mürsel Oğulcan Ava (Gitar/Geri Vokal) oluşan gruba davulda Tümerkan Aldanmaz ve bas gitarda Alp Alptekin eşlik etti. Kayıtları çeşitli stüdyolarda gerçekleştirilen albümün Mix & Mastering işlerini Mesut Yıldırım ve ikilinin daha önce de birlikte çalıştığı Can Ozan üstlendi. 16 Aralık Cumartesi günü akşamüzeri Dolu Kadehi Ters Tut grubunun iki temel taşı ile oturup tatlı bir sohbet gerçekleştirdik. Akşam Ankara If Perfermonce Hall’da konserleri vardı. Dünyanın En İyi Albümü’nün lansman konserleri. Daha öncesinde ise Haymatlos Mekan’da dinleyicileriyle bir araya gelip bir söyleşi gerçekleştirdiler. Onların ilk uyandırdığı intiba nedir deseler; kesinlikle sıcak, samimi ve heyecanlı. Dinleyicilerinin fikirlerini önemseyen, oldukça mütevazı iki arkadaş aslında karşımızda gördüğümüz insanlar. Yeni dönemde bu tarz, ismi değişik gruplar arttı diye geçiyor her yerde. Diğerlerini bilemeyiz ama karşımızdaki insanları da kimseyle bir tutamayız. İşlerine bir ruh katıyorlar. Esprili ama şiirsel bir dille. Kendi torbalarından çıkarıp var ettikleri tatlı bir grup "Dolu Kadehi Ters Tut". Oğulcan ve Uğurhan. Uğurhan grubun vokali, Oğulcan ise gitarist zaman zaman geri vokal olarak sesini de duyuyoruz. Aralarda single çıkarttıkları oldu tabii. Hızlı ama temkinli bir yükselişleri var görünen o ki. Adım adım. Ki benim nazarımda çok daha iyi yerleri hak ettikleri kesin. Int: Eskiden beri arkadaş mısınız yoksa müzik işleriyle mi tanıştınız? Bir de Dolu Kadehi Ters Tut… Nasıl ortaya çıktı bu proje? Uğurhan: Ben halihazırda müzik yapıyordum zaten. Oğulcan’ın da kendi grubu vardı. Başka bir tarzda müzik yaptığımız farklı gruplarımız vardı. Daha sonra ortak arkadaşlar vesilesiyle tanıştık. Oğulcan -aslında onun anlatması daha doğrudur ama- kendisi gitarist ve vokaldi o grupta. Sonrasında karar almış kendi kendine. Ben gitara yoğunluk vereyim, bir tane de vokal alayım öyle geçinip gideriz demiş. Tanışırken vokal olduğumu biliyordu zaten. Ortak arkadaşlar da vesile oldu bir araya geldik, baktık ne yapabiliyoruz diye. O gün arkadaş olduk. Sonrasında da Dolu Kadehi Ters Tut projesi geldi. Hem arkadaşız hem müzik yapıyoruz o günden bu yana birlikteyiz. Int: Öncesinde isim farklı bu proje için galiba. Doğru mudur? O süreç nasıl olmuştu? Oğulcan: Her şey farklı aslında. Uğurhan: Bu proje için isim “Lavuks”tu. Ama daha önce biz metal müzik yaparken adımız St. Matisse idi. O pek bilinmiyor röportajlarda da pek bahsetmedik aslında. Oğulcan: Pek bahsetmedik o bambaşka bir iş o yani. Ama bizi bir araya getiren iş. Uğurhan: Daha sonra işte bu Lavuks’u kuruyoruz. Sonra Dolu Kadehi Ters Tut olarak ismini değiştirip kafaları da şöyle bir toparlayıp temize çekip başlıyoruz işte böyle bir grup oluyor. Int: Dolu Kadehi Ters Tut ismi başta saçma bir isim gibi. Yani dolu kadehi ters tut, heh oldu. Absürt yani. Ama detayına bakınca çok da anlamlı bir yanı var. Onun ortaya çıkışı nasıl oldu? Oğulcan: İsim için bir sürü şey düşündük. Hepsi saçmaydı hepsinin ortak noktası buydu. Bir anlamları da vardı ama bu bütün saçma isimler arasında en anlamlısıydı bizim için. İsim saçma gözüksün ama anlamlı olsun istedik. Ne kadar saçma ve ne kadar anlamlı olabilecekse öyle. Olabildiğince uçlara itmek istedik. Int: İlk konserinizi nerede, kime, ne zaman, nasıl bir sahnede verdiniz? Hafızalardadır mutlaka. Uğurhan: Aa çok güzel bir soru bence. Oğulcan: Farklı, evet. Bu grupla mı peki yoksa eskilerle mi? Int: İkisini de alabilirim aslında harika olur. Ama soruyu Dolu Kadehi Ters Tut için sormuştum. Oğulcan: Aslında lavuks olarak birkaç yere çıktık ama onu çok saymıyoruz. Çünkü biz o zaman cover falan da çaldık birkaç tane. Geyik yapıyorduk. Ama DKTT olarak ilk konserimiz Dunia’daydı. Hatta çok da güzel konserdi, şaşırmıştık. Uğurhan: Kadıköy'de barlar sokağında ufak bir mekân, Dunia. Oğulcan: Yani biz eşimiz dostumuz gelecek diye bekliyorduk. Bayağı bir ilgi oldu bizim o zamanki beklentimize göre. Albüm çıktıktan epey bir süre sonra yapmıştık zaten, o zamanlar şimdiye kıyasla hiç dinlenmiyorduk neredeyse. Dolayısıyla bizim için özel bir gündü o. Uğurhanla ilk konserimizi St. Matisse olarak çalarken Kadıköy Shaft’da vermiştik ama. Bu sene kapandı gerçi. Int: Yaratıcı kısım kimde peki? Kimin zihninin ürünü şarkılar? Var mı ben yazıyorum ya da ben besteliyorum diyen bir taraf? Oğulcan: Her varyasyon var aslında. Uğurhan: Benim takip ettiğim gruplarda hakikaten senin söylediğin gibi bir durum var. Sözleri ben yazarım, müziği de şu yapar gibi. Oğulcan: Bizde bu kadar olamazdı herhalde. Uğurhan: Bizde aksine “abi ben böyle bir vokal yazdım, gitar şu, al” dediğimiz noktada bile değişiyor. Minik minik detaylar bile olsa birlikte bir şey var etme durumu olduğu için, aslında grubun beyni iki kişiden oluşuyor. Her şey birlikte çıkıyor. Int: Normalde yazar ya grupların şarkılarının künyesinde beste bu, söz bu diye. Oğulcan: Biz yazmıyoruz çünkü bizde öyle gelişmiyor. Hem de Red Hot Chili Peppers çok severiz ikimiz de. Onlar da mesela isim yazmazlar çünkü onlar da şarkı kimden çıkmış olursa olsun birlikte pişiriyorlar. Bizde de öyle. Uğurhan: Kâğıdı alıp birlikte yazalım diye oturup yazdığımız şarkılar var. Oğulcan: Uğurhan’ın bir ara mırıldandığını duyduğum, çok sevip ona yapıp getirdiğim şarkı da var mesela. “Biraz Delisin” öyle gelişti. Sen mırıldanıyordun onu çok sevmiştim (Uğurhan’a) Int: Birbirinizden besleniyorsunuz aslında. Oğulcan: Aynen öyle. Int: Var mı böyle bu müzisyen bizim için çok farklı, bambaşka etkiliyor dediğiniz biri? Oğulcan: Genel olarak Duo projeler ilgimizi çekti tabii hep. Mesela MFÖ de bizim için önemli bir model oldu bazen. Çok fazla isim var bunu saymak zor. Ama son albümden dolayı Red Hot Chili Peppers geliyor aslında. İsteyerek onun etkisinde bir albüm yaptık. Twenty One Pilots var bir de. Uğurhan: O da bir Duo proje mesela. Oğulcan: En çok etkileyenlerden biri Ylvis ama. Kuruluşunun sebeplerinden biri olmuş olabilir Ylvis. Bir de Family Guy’ın bir bölümünde Peter ve Quagmire bir grup kuruyordu “In Harmony’s way” diye. Bölümün ismi de o. Hem onu izleyip hem Ylvis izliyorduk “Aa biz de yapalım!" dedik. O yüzden akustik vokal... Oradan çıktı asıl. Int: Konu açılmışken, en son satın aldığınız albüm? Oğulcan: Bu streaming gelince satın alma olmadı. Ama eğer olsaydı dün G-Eazy’nin yeni albümü çıktı. Çünkü bayağıdır bekliyordum. Dinleyerek geldim falan. Ama uzun zamandır hard copy cd almıyorum aslında. Uğurhan: Evet ben de genelde değiştiği için sistem... Spotify, tunes gibi üyeliklerimiz var. Her şeye erişimimiz var aslında, hep oradan dinliyorum. Int: Peki şarkı diziniz var 21, 22, 23. Nedir bu sayıların anlamı? Öylesine bir dizi mi ya da? Yaşlarımız. Yani her yaşımız için yaptık. Hatta 23’te biraz şımardık “Benim gibisi 1-2 senede bir gelir” falan diyerek. Yirmi üçüncü yaşımız güzel geçti bizim için. 24 de gelecek. (Hatta söyleşi de ipuçları verildi. 24. yaşları bitmeden en geç 13 Ağustos’a yirmi dörtle geleceklermiş.) Int: Kliplerinizin içerikleri de farklı genelde. Öylesine değil de bir şey anlatma kaygısı taşıyor bu klipler. Kısa film gibi biraz da. Uğurhan: Evet evet çoğu zaman. Oğulcan: Hikâye anlatıcılığı gibi görüyoruz işimizi ister istemez. Int: Klip demişken, LGBTİ+ sıkıntılarına değinmiş bir klibiniz var “Anamız Babamız Yok Deriz” şarkısının klibi. Int: Bu şarkıyı direkt LGBTİ+ konusuna değinmek için mi yazdınız yoksa klip bu şarkıya mı giydirildi? Oğulcan: Şarkı daha genel. Klibi ilk planladığımızda bir sürü insan düşündük. Bir tane hakikaten ilk anlaşıldığı gibi bir çift olsun, ateist bir çocuk olsun dedik. Uğurhan: Baskı görmüş, gören insanlar. Oğulcan: Baskı gören çeşitli insanların, bir tabuyu yıkıp “anamız babamız yok deriz, yerimiz yurdumuz yok deriz” diyecek seviyeye gelmiş insanların hikayesini anlatalım dedik. Ama sonra özellikle eşcinsellerin ülkemizdeki durumlarından ötürü, cinayetler intiharlar çok etkilemişti bizi. Son dönemlerde olan birkaç intihar “bunu yapmalıyız!” dedirtti bize. Oraya evrildi. İyi ki de bunu yapmışız, en doğrusu oldu gibi geliyor bize. İlk başta şarkı çok genişti. Hala öyle. Şarkı da her şeyi işledik bütün baskıları, klipte ise o baskılardan birini işledik. Int: Grubun adı da Hayyam’dan alıntı, İlan-ı Meşk Manifestosu isimli şarkınızda da geçiyor. Özel bir hayranlık var galiba? Uğurhan: Sevdiğimiz bir kişilik. Oğulcan: Çok önceden beri. Int: İlan-ı Meşk Manifestosunda geçen çok tatlı bir övgü aslında. Zaten birine öyle sevmeden söylenmiş gibi gelmedi bana pek. Samimi çünkü. “Varsa ahirette olacak tek sıkıntım Hayyamla Eflatun’a olan bu körpe takıntım Diyeceğim abilerim sizi hiç unutmadık Unutmalıydın derlerse olur benim yıkıntım” Oğulcan: Biraz imgesel görünüyor ama çok alenen bir söz aslında. Ben çok kullanıyordum onu günlük hayatımda. Diyordum ki “Abi yarın öbür gün ölürsem bir de baksam ahiret diye bir yer var. Tanrı’dan falan çekinmem hiç kimseden bir çekincem olmaz.” Hepsine söyleyecek bir şeyim var gibi gelirdi. Ama ahirete gidip Hayyamla, o insanlarla karşılaşıp “Abi 2000 yıldır aynı kafadayız hiç ilerlemedik. Senin anlattığın dertler bugün hala baki. İnsanoğlu çok ilerleyemedi.” diyeceğiz. Oradaki unutmadık lafı da şey... “Unutmadık sizi” diyeceğiz onlar da bize “Çoktan unutmalıydın.” diyecek. Int: O devir geçmeliydi. Oğulcan: O devir geçmeliydi aynen. Artık bizim söylediklerimiz e tabi canım, e yani olmalıydı. Düşünürler unutulmak istemez ama bence bir yandan da unutulmak isterler. Çünkü düşündüklerimiz yerleşmeliydi derler bence. Bunların artık söylenmesine gerek olmamalı, "e yani" denmeliydi. Mesela bir yerlerde “insanları öldürmemek lazım” diyen bir adam vardı. Ama şu an “şu adam da söylemişti bunu” demiyoruz. “E yani” diyoruz. Örnek işte. Bunlar da böyle olmalıydı. Ölsem gitsem şu an ve “oo vaov ahiret diye bir şey varmış oha çok şaşırdım şu an” ki büyük şaşırırım. Ama en çok onlardan çekinirdim. Görmek istediğim kadar çekinirdim de. Int: Son sorumu sorayım kapatalım. Bu akşam Ankara If PerfomanceHall konseri var. Ama hani gözünüzü kapattınız “şurada çalıyor olmak isterdim” sahnesi ya da mekânı neresi? Her yer olabilir, sınırsız. Ayrı ayrı cevap istiyorum ama. Uğurhan: Biz geçenlerde de böyle bir soruya cevap verdik. Çok önceden de verdik. Her zaman buydu. Çocukken de muhtemelen... Int: Hep aynı mı kalıyor cevap? Oğulcan: Evet, hiç değişmiyor Uğurhan: Üzerine bir yer olursa o olur belki ama şimdilik Wembley. Wembley’de bir konser versek, Dolu Kadehi Ters Tut konseri çok komik olurdu yani. Mesela düşünsene şöyle bir diyalog olurdu. + Wembley stadyumunda kim varmış bugün? - Dolu kadehi ters tut. + Aaa güzel gideriz. Komik olurdu. Tabii eğlenceli olur, çok zevk alırız ama bir de dışarıdan objektif baktığım zaman gülerim yani. Oğulcan: İlk sorduklarında da bu tarz bir soruyu Wembley demiştik hakikaten. E tabii Wembley’de çalmak isteriz ya da Mars’ta çalmak isteriz. Marsta verilen ilk konser. Ama şu an If’te çalmayı da en az bunlar kadar önemsiyoruz. Çok kısa bir süre önce If’in önünden geçip “Aa lan burada çıkmak vardı” dediğimizin üstünden bir yıl geçmedi yani. Dolayısıyla If bizim için çok özel olacak. Çok heyecanlıyız, hazırlandık. Bakalım nasıl bir şey olacak? Bir yandan merak, bir yandan bir an önce olsun isteği, bir yandan bitmesin isteği. If de bizim için özel, hepsi öyle. Az önce şurada akustik gitarla bir şeyler çaldık o da özeldi. Aslında o andan ne kadar keyif aldığın biraz da sana bağlı. Olumsuz bir şey görmek istersen her an görüyorsun. Her an ama. Int: Belki de en keyif aldığınız an beraber koltukta otururken öylesine çaldığınız andır tabii. Oğulcan: Ki aklımdan hiç gitmeyen bir an var. Asos’ta. Uzun bir yol sonucu, uykuluyuz. O yorgunlukla gitar çalmıştık. Ben, Uğurhan ve iki arkadaşımız vardı. Çoğu konserde o duyguya erişemedim. Çok başkaydı mesela. Senin o andan nasıl bir keyif aldığın tamamen sana kalıyor. Teşekkürüm hem bu güzel sohbet için hem bu güzel çaba için. Her daim bu kadar esprili ama şiirsel, enerjik ama sakin ve hepsinden önemlisi samimi kalmaları dileğiyle... Nice başarılarına şahit olalım Dolu Kadehi Ters Tut! Dolu Kadehi Ters tut - Dünyanın En İyi Albümü'nün 11 şarkısını da dinlemek için " target="_blank" rel="noopener">buradan.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.