Toprak Ana'nın Gökyüzü İle Birlikteliği: Mitolojide Evrenin Yaradılış Hikayesi

Toprak Ana'nın Gökyüzü İle Birlikteliği: Mitolojide Evrenin Yaradılış Hikayesi
  • 4
    0
    0
    0
  • Kozmos yani evren, herhangi bir ilahi güç tarafından yaratılmayıp, kendiliğinden var olan canlı ve yaratıcı bir unsurdur. Evreni tanrıların yarattığına değil de, evrenin tanrıları yarattığına inanmaktaydılar. Evrenin tanrıları ya da kutsal varlıkları yarattığı düşüncesi Hesiodos’un aktardığı;

    “Selam size, Zeus’un
    kızları, verin bana o büyülü sesinizi, kutlayın benim dilimden ölümsüzler
    soyunu, onlar ki doğdular Toprak Ana ve Yıldızlı Gök’ten, Karanlık
    Gece’den suları acı Deniz’den”

    bu dizelerde açıkça görülmektedir . Temel olarak gökyüzü, yeryüzü ve yeraltı şekline tasavvur edilen evrenin bu üç ögeden ibaret olduğu düşünülmektedir. Evrenin
    oluşum süreci tamamlandıktan sonra ilk kuşak tanrılar ve ardından mitik varlıklar yaratılmıştır. Bu bağlamda Toprak Ana’nın Gökyüzü ile birlikteliğinden, toplam on iki titan dünyaya gelmiştir.Bu titanların altısı erkek altısı dişidir. Titanlarla birlikte üç Kyklop, üç tane de Hekatonkheir (Yüz Kollu) doğmuştur. Dev anlamına gelen Titanlar,düşünme yeteneğine sahip ilk varlıklardır. Bu varlıkların her birinin görevi ve unvanı ise şöyledir: Okeanos: Okyanus, Koios: Akıl, Hyperion: Gözlem, Tethys: Deniz, Phoibe: Parıltı, Krios: Kural, Kronos : Bereket, İapetos: Dikkat, Theria: Görüntü, Rheia: Doğurganlık, Themis: Adalet, Mnemosyne: Hafıza. Bu titanlardan Okeanos, Koios, Krios, Hyperion, İapetos ve Kronos erkek Titanlardır. Titanides denilen dişi Titanlar ise Theia, Rheia, Themis, Phoibe, Mnemosyne ve Tethys’tir. 

    Titanlardan sonra Toprak, adı tek gözlü olmalarından gelmiş olan Kykloplar’ı doğurmuştur. Gaia ve Uranos’un, Fırtına tanrıları olduğu kabul edilen Brontes (Gökgürültüsü), Steropes (Şimşek) ve Arges (Yıldırım) adlı üç oğlu olmuştur. Bu üç Kyklop’tan sonra ise üç oğlu daha olmuştur. Bunlara ise Hekatonkheir yani Yüz Kollu’lar adı verilmektedir. Kottos, Briareos ve Gyges adı verilen bu üç çocuğun, her birinin yüz kolu ve elli başı vardır. İşte toprakla Gök’ün çocukları böylesine korkunçtu.

    Göğün ürkütücü çocuklarından tiksinen ve aynı zamanda şüphelenen Uranos, onları doğar doğmaz gün ışığına çıkarmak yerine, toprağın derinliklerine kapatır. Bunun üzerine şiştikçe şişen ve patlayacak duruma gelen Gaia, kocasına karşı kurnazca bir plan kurmuş, Ak çelikten koca bir tırpan yapmış ve oğullarını babalarını cezalandırmaları için kışkırtmıştır. Fakat Gaia’nın kocasını cezalandırma isteğine çocuklarından yalnızca Kronos olumlu bakmıştır. Bunun üzerine hemen harekete geçen Gaia, Uranos’un kendisiyle birlikte olmak istediği bir gece, oğlu Kronos’un eline ak çelikten yaptırtığı keskin dişli tırpanı vererek babasının üreme organını kesmesini istedi. Bunun üzerine, Uranos’un Gaia’yı sarıp sarmaladığı bir gece saklandığı yerden çıkan Kronos babasının üreme organını kesti ve fırlatıp attı. Ama kanlar akmaktaydı kesilen üreme organından çıkan kanlar toprağın bağrında gömülü kaldı. Akan kanlardan hamile kalan Yeryüzü, bir süre sonra intikam tanrıçaları olan Erinys’leri ve Peri kızları Nympheleri doğurdu. Erinysler, evrenin düzeninden sorumlu olan ve bu düzeni bozanı acımasızca cezalandıran ilahelerdir. Peri kızları denilen Nympheler ise yeryüzünü ve suları dolduran çok sayıdaki kutsal dişi varlıklardır. Nympheler tanrılar gibi sonsuz bir yaşama sahip değillerdir, ölümlüdürler fakat onlar gibi beslendiklerinden uzun bir yaşam sürerler ve yaşadıkları sürece güzel ve genç kalırlar.

    Uranos’un kesilmiş üreme organından akan diğer kan damlalarından, insana benzeyen fakat bedenlerinin alt tarafında yılanı andıran uzun bir kuyruk bulunan garip yaratıklar olan Gigantlar, denize düşen üreme organının parçalarından ise Güzellik ve Aşk tanrıçası olan Aphrodite doğmuştur. Böylece evrenin kutsal olanı yaratması sürecinin ilk aşaması tamamlanmış olur ve daha sonra diğer tanrısal varlıklar yaratılır.

    Evrenin kutsal olanı yaratması sürecinin ikinci aşamasında, Toprak ve Gökyüzünden sonra, Nkys yani Gece, Parthenogenesis ilkesine göre kutsal varlıklar üretmeye başlar. Nyks’ten doğan varlıklar ölümü, kötülüğü, açlığı ve yıkımı sembolize eden karanlık güçlerdir: Üç ölüm tanrısı Moros, Ker,Thanatos, Hypnos’u (Uyku) ve Oneiros (Düş); Hesperides, yani Batı kızları; Kader tanrıçaları Klotho, Lakhesis, Atropos; öç tanrıçası Nemesis ve kavga tanrıçası Eris; ayrıca her türlü kötülük, kavga ve çekişmeyi simgeleyen tanrılar; gaflet tanrıçası Ate, hafızayı uyuşturan Lethe ırmağı ve nihayetinde musibetlerin en kötüsü olan Yemin tanrısı Horkos yaratılmıştır. Tanrısal olanın evren tarafından yaratım sürecinde Nyks’ten sonra Pontos’un yani Deniz’in yarattığı kutsal varlıklar gelmektedir.

    Bu yaratım sürecinde Pontos ilkin kimseyle birleşmeden doğruluk tanrısı Nereus’u doğurur. Daha sonra Pontos’un Toprakla yani Gaia ile birleşmesinden deniz tanrıları ve tanrıçaları Thaumas, Phorkys, Keto ve Eurybie dünyaya gelir. Nereus ile Okeanos’un kızı Doris’in birleşmesinden elli kızları olmuş ve bu kızlara ise Nereus kızları adı verilmiştir. Okeanos ile Tethys’in kızı Elektra, Pontos’la Gaia’nın oğlu olan Thaumas ile birlikte olur. Thaumas ile Elektra’nın birlikteliğinden İris ve Harpyalar dünyaya gelmiştir. Gökkuşağını simgelen İris, gökle yeryüzü arasındaki ilişkiyi kurar. İris’in kardeşleri Harpyalar ise, kadın yüzlü, keskin pençeli, geniş kanatlı bir çeşit kuştur ve kapıp kaçanlar olarak bilinmektedirler . Pontos ile Gaia’nın oğlu Phorkys ve kızları Keto’nun birleşmesinden, Graia’lar (Kocakarılar) ve Gorgo’lar adı verilen oldukça ilginç varlıklar doğmuştur. Hesiodos’un ak saçlı ve güzel yüzlü şeklinde betimlediği Graia’lar tanrılar arasında yaşayan yaşlı kadınlardır. Gorgo’lar ise saçları yılanlarla örülü, alınlarıda yaban domuzu dişleri fışkıran, tunç elleri ve uçmak için kanatları olan yaratıklardır. Bu yaratıkların en önemli görevi korku salmaktır. Bu yaratım süreci bu şekilde sürer gider.

     Evrenin kutsal varlıklarla doldurulması ise şöyle devam eder: Pontos’dan sonra Okeanos ile kızkardeşi Tethys’ten üç bin ırmak tanrısıyla, Okeanos kızları adı verilen üç bin dişi varlık dünyaya gelmiştir. Hyperion ile kızkardeşi Theia’nın birlikteliğinden ise Güneş (Helios), Ay (Selene) ve Şafak (Eos) doğmuştur. Ardından Gaia ile Pontos’un kızı Eurybie’nin, Titan Krios’la birlikteliğinden Astraios, Pallas ve Perses adında üç erkek dünyaya geldi: Astraios’un şafak tanrıçası Eos’la birleşmesinden rüzgârlar oluştu: Zephyros (Batı Rüzgârı, Karayel), Boreas (Poyraz), Notos (Lodos), Euros (Doğu Rüzgârı, Keşişleme). Bu yaratım sürecinin ardından Kronos ile Rhea’nın birleşmesinden üçüncü tanrı kuşağı olan Olympos tanrıları doğmuştur. Bu bağlamda Kronos ile Rhea’dan Hestia, Demeter, Hera adlı üç kız ile Hades, Poseidon ve Zeus adlı üç erkek çocuk dünyaya gelmiştir.

    Olympos tanrılarının dünyaya gelmesiyle evrenin tanrıları yaratma süreci tamamlanmıştır. Bundan sonra yaratılan tanrı ve diğer kutsal varlıklar Olympos tanrılarının soyundandır. 

    Bonus bilgi:

    Sümer mitolojisinde betimlenen kozmoloji kurgusuna göre evren tanrıları değil, tanrı evreni yaratmıştır. Evren yaratılmadan önce gökyüzü ile yeryüzü birleşiktir. Göğü ve yeri birbirinden ayıran tanrı evreni, diğer tanrıları, uygarlığı ve insanları yaratandır. Dolayısıyla tanrı yaratıcı statüsündedir ve evrenin sahibidir. Sümer mitolojisindeki kozmik yapının benzer bir örneğine Mısır mitolojisinde rastlanılmaktadır. Mısır mitolojisinde, evrenin tek yaratıcısı tanrıdır. Tanrı gökleri, yeri, suları, dağları ve kâinatı yaratan olarak evrenden üstün bir konumdadır. Mutlak ve kutsal olan tanrıdır ve tanrı evrenden yaratılmamıştır. Başlangıçta var olan tanrı kendi kendisini yaratmış ve kendisini ve dolayısıyla dünyayı şekillendirmiştir. Her şeyin yaratıcısı olan tanrı, tüm ilahların ve kutsal olanın babasıdır. Görüldüğü gibi Yunan, Sümer ve Mısır mitolojinde evrenin ve tanrıların yaratılmasıyla ilgili farklı betimlemeler bulunmaktadır. Bu betimlemelerden hareketle Yunan tanrılarının yeryüzü merkezli olduğu yani yerden göğe yükseldiği, çıkış noktasının evren olduğu sonucu çıkarılmaktadır. Sümer ve Mısır kutsal tanrılarının ise gökyüzü merkezli olduğu ve evreni yaratarak hâkimi olduğu görülmektedir.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.