Nilgün Marmara, Balkan göçmeni olan bir ailenin çocuğu olarak 13 Şubat 1958 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Liseyi Kadıköy Maarif Koleji'nde okuyan Marmara, üniversite hayatına İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde başladı. Ancak siyasi sebeplerden ötürü İstanbul üniversitesindeki öğrenimini devam ettiremedi. Akabinde tekrar sınava giren Marmara bu kez Boğaziçi Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatını kazandı. 12 Eylül 1980 darbesi Marmara'nın yazma serüveninin en önemli kilometre taşlarından biriydi. Bu dönemde okuldaki edebiyat tartışmaları yerini gizli ev toplantılarına bırakmıştı.


Marmara bu dönemden sonra şiirler yazmaya başladı.

Nilgün Marmara 1982 yılında Endüstri Mühendisi olan Kağan Önal ile dünya evini girdi. Kızıltoprak'da oturan çiftin evlerine Cemal Süreya, Ece Ayhan, İlhan Berk, Edip Cansever, Tomris Uyar, Küçük İskender gibi önemli sanatçılar gidip geliyordu. Şiir üzerine Edebiyat üzerine söyleşip duruyorlardı.

Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuktu Marmara. niye kimseler izin vermiyor yoluna kuş konmasına diye düşünüp durdu ardından öyle güzelsin ki diyerek okurlarının yollarına kuş kondurdu. Marmara'nın eşi Önal Marmara ile bütünleşmiş Kuş koysunlar adlı şiirin Marmara'ya ait olmadığını anonim bir şiir olduğunu Marmara'nın bu şiiri yazılarında tırnak içinde kullandığı söylüyordu.
Her zaman ölümü ve yaşamı irdeleyen Marmara kendisini Sylvia Plath ile özdeşleştiriyordu. Üniversiteyi Sylvia Plath'ın Şairliğinin intiharı bağlamında konulu teziyle bitiren Marmara, Sylvia'nın intiharını hiç sorgulamadı. Marmara'ya göre Plath intiharını “Kendini yok ederek varlığını ortaya koymak; kendi var oluşunu kanıtlamak” için gerçekleştirmişti. 

Psikolojik rahatsızlıklara boğuşan Marmara
Günden güne kötüleşti. doktorlar Marmara'ya yazmaya ve okumaya ara verip dinlenmesi gerektiğini söylüyorlardı. Ancak Marmara'nın aykırı bir mizacı vardı doktorları dinlemeyip yazmaya ve okumaya devam etti. Bu dönemden sonra bohem bir hayat süren Marmara'nın tek tesellisi alkol almak ve yazmak olmuştu. Hayatının son dönemlerinde ise neler yazdığını eşi Kağan Önal dahil kimseler bilmiyordu
Eşi Kağan Önal Marmara'nın intiharından sonra şöyle diyordu: "Nilgün'ün şiir yazdığını bile bilmezdim, bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler yazardı". Marmara ise şiirinde "Yabancıların en yakınıydın sen" diye sesleniyordu eşi Kağan Önal'a..
Günden güne kötüleşti. doktorlar Marmara'ya yazmaya ve okumaya ara verip dinlenmesi gerektiğini söylüyorlardı. Ancak Marmara'nın aykırı bir mizacı vardı doktorları dinlemeyip yazmaya ve okumaya devam etti. Bu dönemden sonra bohem bir hayat süren Marmara'nın tek tesellisi alkol almak ve yazmak olmuştu. Hayatının son dönemlerinde ise neler yazdığını eşi Kağan Önal dahil kimseler bilmiyordu
Eşi Kağan Önal Marmara'nın intiharından sonra şöyle diyordu: "Nilgün'ün şiir yazdığını bile bilmezdim, bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler yazardı". Marmara ise şiirinde "Yabancıların en yakınıydın sen" diye sesleniyordu eşi Kağan Önal'a..

"biliyorum bir gün dayanamayacak küçük kalbim arkamı dönüp inandığım ve güvendiğim her şeye veda edeceğim" diyen Marmara takvimler 13 Ekim 1987'yi gösterdiğinde oturduğu evin balkonundan atlayarak intihar etti. Marmara'dan geriye yarattığı eserler ve şu mektup kaldı..
13 Ekim 1987 Salı
Sevgilim
Her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak artık kılgıyı gerektiriyor. Sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün, çabuk unutursun.
Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini suçlu, sorumlu saymasın, çünkü suç yok. Yalnızca ırmağın akışına bir müdahele söz konusu!
Her anın niye’sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! Çocukluğun kendini saf bir akışına bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum. Ben’i bağışlayın! Bunu en çok annemden, babamdan ve Kağan senden diliyorum. Dostlarımdan da!
Nilgün Marmara Önal
Seni hep sevdim Kağan!
Hoşçakalın!
1 Cenaze töreni istemiyorum, mümkünse yakınız lütfen!
2 Kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara.
3 Sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum.
4 Kağan arzu ederse ileride, daktiloya çekilmiş şiirleri bastırabilirsin”
13 Ekim 1987 Salı
Sevgilim
Her gün kötücül bir düşü kurmak ve onu taşımak artık kılgıyı gerektiriyor. Sana böyle bir yük bırakmak istemezdim ama sen akıllı ve güçlüsün, çabuk unutursun.
Bu durumdan kimse kimseyi ya da kendini suçlu, sorumlu saymasın, çünkü suç yok. Yalnızca ırmağın akışına bir müdahele söz konusu!
Her anın niye’sini sorgulayan bir varlığın saygısızlığını yok etmek için kararlaştırılmış bir eylem bu! Çocukluğun kendini saf bir akışına bırakması ne güzeldi. Yiten bu işte! Bu tükenişle hiçbir yeni yaşama başlanamaz, bu nedenle tüm sevdiklerime elveda diyorum. Ben’i bağışlayın! Bunu en çok annemden, babamdan ve Kağan senden diliyorum. Dostlarımdan da!
Nilgün Marmara Önal
Seni hep sevdim Kağan!
Hoşçakalın!
1 Cenaze töreni istemiyorum, mümkünse yakınız lütfen!
2 Kuşlar ölünceye kadar iyi bakınız onlara.
3 Sahneden çekilirken yaşamıma karışmış herkesi selamlıyorum.
4 Kağan arzu ederse ileride, daktiloya çekilmiş şiirleri bastırabilirsin”

Yorum Bırakın