Kendrick Lamar Kimdir? Compton'ın ve Amerika'nın Aynasının Kısa Bir Yaşam Öyküsü

Kendrick Lamar Kimdir? Compton'ın ve Amerika'nın Aynasının Kısa Bir Yaşam Öyküsü
  • 3
    0
    1
    1
  •       Kendrick Lamar Duckworth, sahne ismiyle Kendrick Lamar. Geçtiğimiz aylarda hayranlarının 5 yıldır beklediği albümü çıkardı. Birçok isme göre gelmiş geçmiş en iyi rap sanatçısı olan Kendrick bugüne kadar toplam 169 defa ödül kazanmıştır, 399 defa da ayrıca ödüle aday gösterilmiştir. Bunların arasında hiphop konusunda en çok itibar edilen topluluklarından olan BET tarafından 2012-2018 arasında üst üste 7 defa yılın en iyi lirik yazarı olarak seçildi. 2012’de çıkardığı Good Kid m.A.A.d City albümü Billboard 200 listesinde en uzun süredir duran albüm. Bu yılın mayıs ayı sonunda 500 haftasını tamamlamıştı. Her yıl binlerce albüm çıktığını ve bu listedeki sirkülasyonun sürekli değiştiğini göz önünde bulundurursak bu inanılmaz bir sayı olarak karşımıza çıkıyor. DAMN albümü ile de PULIZTER ÖDÜLÜ KAZANAN İLK VE TEK RAP SANATÇISI OLDU. Bu ödül daha önce sadece klasik müzik-jazz-rock türlerinden sanatçılara verilmişti. Ödüllerini saymakla bitiremem. Bu yüzden de teker teker saymak yerine ödüllerinin listesi olan bir link bırakacağım.

     2012'de BET tarafından yılın lirik sanatçısı ödülünü alırken

           Kendrick’i tanımanın en iyi yolunun onu büyüyüp yetiştiği Compton’ın tarihini bilmekle başladığını düşünüyorum. Çünkü insan dediğimiz varlık çevresini şekillendirmeden önce çevresi tarafından şekillendiriliyor. 1867’de Griffith Dickinson Compton önderliğinde 30 öncü aile bugün Compton olarak bildiğimiz yere yerleşiyor. Altın madenlerinin dışında bir gelir elde etme yolu arıyorlardı, zira bu yöntem artık tükenmek üzereydi. 1889’da Griffith toprağını satarak Compton şehrini kurdu. Genel geçinme yöntemiyse tarımdı. 1930’a kadar ise sadece 1 siyahi yerlisi vardı. İkinci Büyük Göç’e kadar bugünkü siyahi topluluğun Compton’da toplanacağını kimse düşünmezdi. Güney’den kaçan siyahiler daha iyi yaşam şartları arıyorlardı çünkü Amerika’nın güneyi o günlerde (tıpkı bugünlerde olduğu gibi) siyahilere yönelik genel bir ırkçı tavır takınmıştı. Jim Crow yasaları gibi ayrımcı yasalar bu tavrı resmiyete döküyordu. Compton’ın batı tarafı artık bu göçmenlerin mekânı olmuştu. Büyük Göç ise White Flight olarak adlandırılan, orta gelirli beyaz ailelerin siyahilerin akın etmeye başladığı yerlerden başka yerlere olan göçünü de beraberinde getirdi. Gelir eşitsizliği o dönemde had safhadaydı ve siyahi-ağırlıklı bölgelerden göç eden beyaz aileler beraberlerinde vergilerin büyük bir bölümünü götürdüler. Hükümet ise bu vergileri almak için beyazların göç ettikleri yerlere özen gösterirken siyahi bölgeleri fakirliğe mahkûm etti ve siyahilerin beyazların bölgelerine göçünü ayrımcı yasalarla yasakladı. Siyahilerin bu yaşam standartlarında ayakta kalmalarını beklemek saçmalıktan öteye gitmiyordu. 

       

           1965’te çıkan Watts Ayaklanması ile doruk noktasını gördü. 11 Ağustos 1965’te 21 yaşındaki siyahi Marquette Frye, polis tarafından içkili araç sürmek nedeniyle yol kenarında çekildi. Testte başarısız olduktan sonra polisler onu tutuklamaya çalıştı. Annesi Rena’nın yardımıyla direnmeye çalışan Marquette’ye copla müdahale edildi. Bu da etraflarında bir kalabalığın birikmesine neden oldu. Ve kargaşa çıktı. 6 gün süren isyanlarda polis şiddeti çok sertti. 30 binden fazla kişinin katıldığı hareket 14 bin ulusal muhafızın olay yerlerine gelmesiyle ancak yatıştırıldı. 1992’deki Rodney King İsyanları’na dek şehrin en büyük isyanı olarak kaldı. 34 kişi hayatını kaybetti, 1032 kişi yaralandı, 3348 gözaltı ve 4 milyon dolar maddi zayiatı olan bir bilanço bıraktı.

           1970’e gelindiğinde Compton’ın %90’ı siyahiydi artık. Suç ve cinayet oranları çok yüksekti. Devlet de bunun böyle olmasını istiyordu, hatta böyle olmasını sağladı. Bu mahallelere maliyeti daha az olan crack kokaini soktu ve siyahilere silah dağıttı. Böylece zaten eğitimden ve hapse girmeyen ebeveynlerden yoksun bir nesil yetişti 80’ler ve 90’larda. Uyuşturucu kaynaklı gözaltlarında War on Drugs kapsamında crack satanlara daha ağır hapis cezaları veriliyordu hiçbir görünür sebep olmamasına rağmen. Kendrick 17 Haziran 1987’de işte böyle bir Dünya’ya merhaba dedi.

           Ailesi 1984’te Chicago’dan Compton’a göç etti. Kendrick’in babası Kenny’yi çete savaşlarından uzak tutmak için 500 dolar ve iki çöp poşeti dolu eşyalarıyla trene atladılar. Daire kiralamak için para birikene kadar arabalarda, parklarda ve otellerde yatan Kenny ile Paula Oliver, bu parayı bulduktan sonra dört çocuklarından en büyüğü olan Kendrick’i Dünya’ya getirdiler. Paula kuaförde çalıştı, Kenny de (sokaklarda hap satmaktan başını kaldırabildikçe) KFC’de. Kendrick ise 5 yaşındayken cinayete hayatında ilk kez şahit oldu. Evinin önünde bir torbacı vurularak öldürüldü. 6 yaşındayken Crips çetesi üyesi amcalarının silah ve hap alıp sattıklarına şahit oldu. Amcalarından iki tanesi tutuklanmıştı. Başka bir amcası ise Kendrick daha çocukken bir burgercinin önünde vurularak öldürüldü. Kendrick işte böyle bir ortamda yetişti. Buna rağmen okulda nispeten başarılıydı ve NBA’da basketbolcu olma hayalleriyle büyüdü (Kendrick’in şu an 1,67 boyunda olduğunu düşünürsek iyi ki sanatçı olmuş diyebiliriz). 

           Kendrick 7 yaşındayken hiphop ile yakından temas kurma şansını yakaladı. İki süperstar, Dr. Dre ile Tupac, California Love şarkısının klipini çekmek için Compton’a gelmişlerdi. Babası Kendrick’i omuzlarına alarak olayı daha iyi görmesini sağladı. Yıllar sonra Dre Kendrick’i kendi stüdyosuna aldı ve Kendrick 2015’teki şaheseri To Pimp a Butterfly albümünün sonunda Tupac ile konuştuğu bir skeç paylaştı.

           7. sınıftaki şiir öğretmeninin teşvikiyle kendi sözlerini yazmaya başladı. Fakat bu dönemlerde akranlarının yanında takıldığı için kötü anlar yaşadığı dönemler oldu. The Art of Peer Pressure şarkısında bu dönemini anlatıyor. Annesi bir gün Kendrick’i kurşunlardan kaçtığı için ağlarken bulur. Başka bir anda ise vurulmuş olan bir arkadaşının kanlı giysisine sarılmışken. Bir gün polis bir olay için Kendrick’i sorgulamak üzere evine gelince ailesi onu kısa süreliğine evden atar. Bir gün babası Kenny, Kendrick’i karşısına oturtur ve sokak işlerinden niçin uzak kalması gerektiğini, içeriden birisi olarak, anlatır. Kendrick ise babasının bu sözlerini müziği köprü belirleyerek dinler. 

           

           16 yaşına geldiğinde Kendrick, K.Dot mahlası ile 2004’te ilk işi olan Hub City Threat: Minor of the Year mixtape’ini çıkardı. Bugünkü Kendrick stilinden oldukça uzak olan şarkılar vardı. Kendisini övüyordu ve sokak yaşamında bir numara olduğunu iddia ediyordu. Fakat yetenekliydi. Bunu fark eden yerel kayıt şirketlerinden Top Dawg’ın kurucusu Anthony “Top Dawg” Tiffith ise onu kayıt şirketine aldı. Bu stüdyoda yine K.Dot mahlasıyla Training Day (2005), No Sleep ‘Till NYC (2007) ve C4 (2009, bunda Lil Wayne'den ilham aldığı çok açık :D) isimli mixtapeler çıkardı. Halen maddi övünmelere devam ediyordu fakat yavaş yavaş Compton'u yansıttığı ve sesini geliştirdiği de duyulabiliyor

              Kayıt stüdyosundan Jay Rock ile turlara çıkmaya başlayan Kendrick 2009’da K. Dot mahlasını bırakıp mahlasını gerçek adı yapmaya karar veriyor ve Kendrick Lamar EP isimli projesini çıkarıyor. Şarkılarda kendini övmenin yanında özeleştiriye de yer veriyor ve bugünkü Kendrick’in ilk tohumlarını görmeye başlıyoruz. 2010’da (O)verly (D)edicated isimli mixtape’i Billboard Top 100’e girmeyi başarıyor. Bu inanılmaz bir başarı çünkü hiphop şarkılarından ana akım olanlar genellikle kendini övme ve rakibini küçültmeye dayalıyken Kendrick bunu özeleştiriyle ve en büyük rakibini kendisi olarak belirlemekle başarıyor. Bu mixtape’ten olan Ignorance Is Bliss şarkısı ve ">klibi Kendrick’i öldürülen bir arkadaşının intikamını alırken ve sonrasında bundan pişmanlık duyarken portre ediyor. Bu şarkı Dr. Dre’nin dikkatini çekiyor ve Dre Kendrick’i kanatları altına alıyor.

    Bu mixtape’ten 10 ay sonra Section 80 isimli konsetp albümünü çıkarıyor. Albümün adı bir kelime oyunudur. Section 8 isimle ev projeleri Amerika’da düşük gelirli aileler için yaplmış projelerdir ve birçok çocuk burada kötü yaşam şartlarına maruz kalmıştır. Section 80’nin bir diğer anlamı 80’ler kuşağıdır. Albüm boyunca Kendrick bir kamp ateşi başında kendi kuşağını kendi kuşağından olan kişilere anlatır. 80’lerde yetişen çocuklar olarak 2010’da kötü işler yaptıklarının farkındadır ama bunların ardında yatan sebepleri bütün çıplaklığıyla gözler önüne serer. Fuck Your Ethnicity’le bunu hiçbir ırkla sınırlı olmadığını, Keisha’s Song ile o dönemin kadınlarının nasıl hayat kadınlığı yapmak zorunda bırakıldıklarını, No Make Up (Her Vice) ile yine o dönemin kadınlarına dayatılan fiziksel güzellik standartlarını ve zararlarını, Ronald Reagan Era ile de o dönemin politikasının bu nesli nasıl yarattığını çarpıcı şekilde betimler. Bu albümün çıkarılmasından bir ay sonra, ">Los Angeles’ta bir konserde batı yakasının önderleri konumunda olan Dr. Dre, Snoop Dogg ve The Game taradından batı yakasının yeni kralı ilan edilir. 6 ay sonra Dre’nin Interscope şirketi bünyesindeki dalı olan Aftermath’e alınır. Fakat eski kayıt stüdyosu olan TDE’yi unutmaz ve Aftermath’te çıkaracağı her projeden TDE’nin de payı olması şartını ekler.

     Bundan sonraki albümleri Good Kid m.A.A.d City, To Pimp a Butterfly, DAMN. ve Mr. Morale & The Big Steppers albümleri için ayrı ayrı yazılar yazıp paylaşmayı düşündüğüm için bu blog'u burada sonlandırıyorum. Kendrick Lamar en iyi rap sanatçısı mıdır bilemem. Fakat bildiğim bir şey var: Kendrick beni sokaklarda tozutup illegal ve nahoş işlerle yaşamını sürdüren birisi olmaktan kurtardı ve Boğaziçi Üniversitesi’nde Batı Dilleri ve Edebiyatları bölümünden 22 yaşında mezun olmamı sağladı. Acılarını korkusuz bir şekilde paylaşıp dinleyiciye ayna olma görevini daha iyi yapan bir isme sadece müzik medyasında değil, başka hiçbir medyada denk gelmedim şu ana kadar.  


    Yorumlar (1)
    • Woww çok iyi bir yazı olmuş. Bayıldımm👏🏻👏🏻👏🏻

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.