"Max Richter - A Blessing" eşliğinde okuyabilirsiniz.
...
Gittiği hissedilmez bile. Zaten o kokuyla yaşanır. Bunu bilerek yapmıştır. O bunun içine gizlenmiştir. Bize oradan bakmaktadır. Gitmek, tamamen gerçekleştirilemeyecek bir eylemdir.
Gitse bile kokusu kalır.
Yanında taşırsın kokusunu. Cebinde bir mendil gibi durur. Bütün yaşanmışlıklar o kokuda birikmiştir. O da seni bırakıp gitmeye kıyamaz. Çünkü o kokuya sen de dahilsin. Almak istemesen de çevrende dolanır durur. Sen de ona kıyamazsın alırsın yanına. Kendiyle değil, kokusuyla yaşıyorsundur artık. Her varlığın bir kokusu vardır. Gitse bile götüremeyeceği. Sevdiklerini onunla yaşatacak bir kokusu.
İstesen de götüremezsin kokunu, bırak en azından yeri rahat olsun.
Bırak onlara hayat versin.
Git, istediğin gibi ama kokunu bırak.
Sonra sen gibi kokmasın her şey.
Giden de farkında kokusunu ardında bıraktığının. Gitmek, bunu ardında bırakıp gitmektir. Onun kokusuyla işlerine devam edebilirsin. Bir pencereyi onun kokusuyla kapatırsın mesela. Bir gün kendiliğinden kaybolur o koku. Hatırlarsın ama hissedemezsin. Hissedersin ama duyamazsın. Duyarsın ama koklayamazsın. Kokusu da kaybolduğunda gittiğini anlarsın. O zaman hissedersin. Gitmek, kokusu da gittikten sonra gitmektir. Her gitmek eylemi ardında bir koku bırakır. Kokusunu da alıp gidemez ki. Giden de yanına geldiği yerin kokusunu götürür. İkisinde de olan aynıdır. Gitse bile kokusunu yanına almıştır. Kalsa bile kokusu kalmıştır. Her hareket bir koku yaratır diğer insanı tanımamıza vesile olan. Bu kokulardan tanırız biz insanları. Giden de geri kalan da bir gün bu koku kaybolduğunda anlar ki giden asıl o zaman gitmiştir.
Geri gelme, kokunu da alıp götürme.
Eğer bir daha gelirsen bu sefer kokunu da alıp gidersin.
...
Yorum Bırakın