Cahit Zarifoğlu, Tanrı ve Zihin

Cahit Zarifoğlu, Tanrı ve Zihin
  • 6
    0
    0
    0
  •     CAHİT ZARİFOĞLU, TANRI ve ZİHİN

           Bir anda geldi Cahit Zarifoğlu üzerine bir yazı yazma isteği. Kendisini okuduğum ilk andan beri onun için bir şeyler söylemek istiyordum. Her insanın bizde bıraktığı bir kokusu vardır. Onun hareketlerine oradan anlam verir, onunla o noktadan anlaşırız. Cahit Zarifoğlu'nun bende bıraktığı koku onun yaratıcısına olan yakınlığıdır. Nitekim olur da göz bebeklerine bakarsanız bunu görebilirsiniz. Çünkü Cahit Zarifoğlu'nun gözleri sizi hemen etkisi altına alır. Bizi etkileyen her göz bebeğinde mutlaka yaratıcıya olan bir yakınlık vardır. Daha gözlerinden bunları sezdiğimiz Zarifoğlu'nun huyları da gözlerini destekler nitelikte. Rasim Özdenören'le yürürken bir anda ortadan kaybolması onun yaratıcısından duyduğu sesi, dışarıdan duyduğu seslere tercih ettiğini hele hele kendisinin şair çevresinden geçip günlük yaşantıları daha baskın olan insanların yanında da hayatın tadına bakması onun kendi ruhunu yorucu olmayan bir yerlerde bulduğunu bize gösterir. Kendi ruhunu bilen Allah'ı bilmiştir. İsmini de Cem olarak tanıtmıştır, Cahit isminin kaygısından kurtulmak için. Günlük - ki genelde sıradan insan diye tarif edilir bizce bu yanlıştır- insanların kaygısıyla kendi kaygısını birleştirmek istemiştir. Çünkü günlük insan dışarıdan aldığı bilgilerle hayatın karşısında bozulmamıştır. Belki de o azıcık bir bilgiye sahip olunca hayatı alt ettiğini düşünen insanlar yerine bu rutin işlerinin dışına çıkmayan insanları tercih etmiştir. Kuru bilgi, ruhsuz bilgidir; insanı yorar ve kaygıdan başka bir getirisi olmaz. Bu yüzden halkın arasına karışmıştır, kaygılı insanların yaydığı olumsuzlukları bertaraf edebilmek için. En temel bulgumuza döndüğümüzde yaratıcısına yakın olan insanın kaygısının da olmadığı öteden beri bilinir. Bu yüzden kaygıları Allah'a karşı olmayan insanları tercih etmiştir, onların günlük yaşantıları onu rahatlatmıştır.

         Sözlerinin can alıcılığı da bundan kaynaklanmaktadır. O ilhamı alınabilecek en yüksek yerden almış ve tıpkı Necip Fazıl gibi dimağlarda vurucu etki yapmayı başarmıştır. Cahit Zarifoğlu çocukluğundan beri değil, ezelden beri şairdir. Doğmadan önce herkese uğraşacağı zanaat verilirken ona da şairlik düşmüştür. Bu yüzden şairlik onun için ikinci bir iş değil, varlık sebebidir. Görevi insanları fotoğraflarıyla gözlerinden, söz ve şiirleriyle zihinlerinden vurmaktır. Onun tarafından vurulmak hoşuna gider insanın çünkü o zihne her vuruşunda zihni açmaktadır. En açık zihin kalpten alınan emri olduğu gibi görebilen zihindir. O zihnimizi açarak dimağımızı kalbimize yaklaştırmaktadır.

         Çoğu kişi ilk şiirlerini anlaşılmaz bulur Zarifoğlu'nun. Oysa mananın arayıcısı olan bir kimse için anlaşılmaz diye bir şey yoktur. Zarifoğlu'nun ilk şiirleri anlaşılmaz değildir. Onu anlaşılmaz bulanlar henüz zihinleri açılmamış, zihinlerinden vurulmayanlardır. Kendimi o anlaşılmaz bulunan dizeleri tekrarlarken buldum ve bu bilinçli bir tekrarlama hâli değildi. Anlaşılan beni de vurmuştu ve o dizeler bana anlamın çok ötesinde şeyler söylüyordu. Sanki Zarifoğlu'nun ruhunu gözlerimle görüyordum. Demek her şey anlam değilmiş, kelimesiz de şiir yazılabilirmiş. Bu dünyada “çalışmak” çalışılan şeyin ruhunu yakalayabilmek içindir. Ruhu bulduğunuzda artık o iş için çabalamaya gerek yoktur ve o işi yaparken yanlış da yaptığınızda artık ruh sizin tarafınızda olduğu için sizin yanlışınız diğerlerinin doğrusundan daha anlamlıdır. Şiirde kelimeler mana içindir evet ama Zarifoğlu direkt manayı vermektedir, araya bir aracı koymadan. Kelime bir aracıdır o ise bize direkt amaçtan seslenmektedir. Yani Zarifoğlu, şiir yazmaya geriden değil, bir sıfır önden başlamıştır. Daha sonraları kanaatimce hitap etmenin tadını aldığından şiirlerinde kelimeler de artık mananın bir parçası olmuştur. Zarifoğlu, zihinleri vurmanın da ötesindedir artık çünkü açık zihinlere hitap etmektedir. Önce anlaşılmaz bulunan şiirleriyle düşüncelerimizin kirini, pasını temizlemiş ondan sonra açık bir zihne hitap etmeye başlamıştır. Belki de bu işlemi kendisine de uygulamıştır. Bu onun için kaçınılmazdır çünkü onun "buz dağı"nda bir tek kendisi yaşamaktadır. Dünyada yaşadığı fark edilmez bir bilinçle kendisini hatırlatmıştır. O yaratıcısına karşı tek başına olduğu buz dağından değil, diğer insanlarla iç içe yaşadığı dünyadan sorumludur. Buz dağlarını eritip de gelmiştir artık şiirini bu erimenin verdiği akışkanlıkla kaleme alır.

         Bir yaratıcı şairini yetiştirmiş, gözlerine kendi yakınlığını koymuştur. Bir Cahit Zarifoğlu izlenimi vardır hepimizde öyleyse hepimizde bir Allah izlenimi de vardır. Bu iki izlenim onu açıklarken birleşir.

         Mehmet Çetinkaya

         Görsellerin Kaynağı:

         -https://www.biyografya.com/biyografi/742

         -https://www.yenisafak.com/hayat/cahit-zarifoglunun-vefatinin-34-yil-donumu-iste-cahit-zarifoglunun-hayati-ve-eserleri-cahit-zarifoglu-kimdir-3637009

         


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.