1. Açılış Sahnesi

Eğer iyi bir film yapmak istiyorsanız ilk 10 dakikada seyirciyi filme sıkı sıkıya bağlamalısınız. Albay Hans Landa ile Çiftçi Perrier LaPatide arasındaki bu sahne diyalogları, kamera açıları, ışık kullanımları ve olmazsa olmaz gergin atmosferiyle izleyiciyi filme bağlamayı başarıyor. Efsane yönetmen Q. Tarantino bu sahne için “Şu ana kadar yazdığım en iyi şey olabilir.” diyor. E haklı da.

2. Christoper Waltz oyunculuğu

Oynadığı her filmde rolünün dibini ekmekle sıyıran bu adamın oyunculuğuna zaten aşığız ama Waltz bu filmde çıtayı birkaç basamak daha yukarı çıkarıyor. Hitler görse “Aferin asker.” diyecek kadar gerçekçi bir şekilde Nazi askerini oynayıp, bunun yanında filmde üç farklı dili; İngilizce, Almanca, İtalyanca’yı şıkır şıkır konuşunca Oscar kaçınılmaz oluyor. Waltz sinemaya damga vuran performansıyla En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ını kazandı. Oscar ödülleri çoğu zaman yanlış kişiye gitti diye tartışılıyor ama bu ödül tüm zamanların en hak edilmiş ödüllerinden biri oldu.

3. Filmin Adı

Inglourious Basterds ismi 1978 yapımı The Inglourious Bastards filminden esinlenerek koyulmuş. İki filmin hikayesi bambaşka olsa da Tarantino bu isimden oldukça etkilenince filmine bu ismi vermeyi kafaya koymuş. Ancak Tarantino iki filmin isim karışıklığını önlemek ve kendince bir kara mizah eklemek için Bastards kelimesindeki ‘a’ harfini ‘e’ harfi ile değiştirmiş. Böylelikle filmin adı bir harf farkla Inglourious Basterds olmuş. 

4. Alman Üçü

Teğmen Archie Hicox’un üç adet viski istedikten sonra kan gövdeyi götürdüğü bu bar sahnesini hepimiz hatırlıyoruz. Peki onun İngiliz ajanı olduğunu ele veren detay neydi? Daha önce birçok insanın bilmediği üzere İngizler üç işaretini diğer milletlere göre farklı yapıyormuş. Tüm dünya elle üç göstermek için baş parmak, işaret parmağı ve orta parmak kullanırken, İngilizler üç işareti yapmak için işaret parmağı, orta parmak ve yüzük parmağını kullanıyormuş. Alman kılığındaki İngiliz Ajan Teğmen Archie de İngiliz usulü üç adet viski isteyince, bu durum Binbaşı Hellstrom’un gözünden kaçmıyor ve onun bir Alman olmadığını anlıyor. Daha sonra barda Tarantino filmlerinin olmazsa olmazı kan gölüne dönen bir sahne gerçekleşiyor. Evet, gerçek anlamda bir kan gölü...

5. Leonardo di Caprio

Albay Hans Landa rolü için Tarantino’nun düşündüğü ilk isim Leonardo di Caprio olmuş. Ancak Tarantino Almancaya daha hakim bir oyuncunun rolü daha iyi hale getireceğini düşündüğü için Caprio’dan vazgeçmiş, Christoper Waltz ile anlaşmış. Ancak Tarantino bu vazgeçişten sonra Caprio’ya Django Unchained filminin kötü karakteri Calvin Candie rolünü emanet ederek şık bir jest yapmıştır.

6. Yemek Sahnesi

Albay Hans Landa ile Shosanna’nın oldukça gergin geçen yemek sahnesini hatırlıyor musunuz? Albay bir Yahudi avcıysıydı ve Shosanna bir Yahudiydi. Böyle olunca da Albay, Shossanna’nın Yahudi olup olmadığını anlamak için ilginç bir yöntem izledi. Strudel ismindeki tatlıyı yemeyi teklif etti, Shosanna Albay’ı şüphelendirmemek için kabul etti. Strudel tatlısı domuz yağından yapılıyordu ve Yahudi inancına göre tüketilmesi yasaktı. Albay Hans Landa bu tatlıyı keyif alarak yediği sahnede Shosanna mecburiyetten bir parça yemek zorunda kaldı. Albay’ın mesajı netti: “Senin kim olduğunu biliyorum.”

7. Michael Fassbender

Bar sahnesine geri dönelim. İngiliz ajanı Teğmen Archie Hicox’u canlandıran Michael Fassbender’ın hayatı bu karakterle benzerlik taşıyor. Fassbender Alman-İrlandalı bir ailenin çocuğu olduğu için ana dili Almancanın yanında İngilizce de konuşabiliyor. Filmde ise Almanca konuşan ve İngiliz aksanını saklayaman bir karakteri canlandırdı. Fassbender zaten günlük hayatında Almanca konuşuyor ve İngiliz aksanını saklayamıyordu. Tarantino adeta yazdığı karakterin gerçeğini bulup onu filmde oynatmış gibi. Gerçekten mükemmel bir detay. 

8. Sinema Salonu Sahnesi

Büyük bir yangının çıkacağından habersiz olarak toplanan Nazilerin sinemada izledikleri film gözden kaçan en büyük detaylardan. Film sırasında yer yer kadraja giren ekranda gerçekten de bir film oynadığını görüyoruz. Nation’s Pride adındaki bu film aslında 5 dakika 30 saniyelik kısa film, ancak izleyicilere sinema salonunda gerçek bir film oynadığı etkisini uyandırmak için filmin sahneleri kısa bir filmden çok gerçek bir filmi andrıcak şekilde çekilmiş. Gördüğünüz gibi Tarantino filmini mükemmelleştirmek için görmediğimiz detaylara bile kafa yormuş. Bu adam gerçek bir çılgın.