Dünya tarihinde gerçekleşmiş onlarca katliam ve soykırım bulunuyor. İnsanlık şu an ki kötülüğüyle hızla ilerlemeye devam ederse bunlar son olmayacak gibi görünüyor. En son “Utançlık Abidesi: Tuna Nehri Kıyısındaki Demir Ayakkabılar” isimli içeriğimle Budapeşte’deki katliamdan bahsetmiştim. Şimdi ise Bosna Hersek Srebrenitsa’da yaşanan bu vahşeti araştırdım ve sizin de öğrenmeniz için kaleme aldım.
Hissetmek, etkilenmek, okurken yaşamak demiştik. O sebeple müziksiz olmaz. Aşağıya bırakıyorum.
<iframe style="border-radius:12px" src="https://open.spotify.com/embed/track/2fVv2LzJUH3GYAxcfd9man?utm_source=generator" width="100%" height="152" frameBorder="0" allowfullscreen="" allow="autoplay; clipboard-write; encrypted-media; fullscreen; picture-in-picture" loading="lazy"></iframe>
Katliam: Kendini savunma imkânı bulunmayan çok sayıda insanın toplu şekilde acımasızca öldürülmesi olayıdır.
Soykırım: Siyasal, ulusal, ırksal ya da dinsel bir nedenle, azınlık durumundaki bir insan topluluğunu soyca yok etmeyi amaçlayan toplu öldürme eylemidir.
11 Temmuz 1995’te yaşanan Srebrenitsa Katliamı; 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yapılan en büyük insan katliamı ve etnik soykırım olarak dünya tarihine kazınmıştır.
"Küçük çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?"
Tüyleri diken diken eden, her annenin dünyaya yeni bir gözle bakmasını sağlayan bir soru. Srebrenitsa’da yaşayan adı bilinmeyen küçük bir çocuk sormuş bu soruyu annesine. Ardından ne yazık ki 11 Temmuz 1995 tarihinde yapılan katliamda henüz 4 yaşındayken öldürülmüş. Bir çocuk tarafından söylenmiş bu soru, bu lanet katliamın acısının boyutunu gözler önüne sermeye yeter sanıyorum ki.
Srebrenitsa Katliamı Nasıl ve Ne Zaman Oldu?
Soğuk Savaş sonrası dünyadaki gelişmeler, altı federal cumhuriyetten oluşan Yugoslavya'nın dağılmasına yol açtı. Yugoslavya'yı oluşturan cumhuriyetlerden biri olan Bosna, Şubat 1992'de Aliya İzzetbegoviç önderliğinde yapılan referandumun ardından bağımsızlığını ilan etti. Ancak Bosna-Hersek'in bağımsızlık kararını tanımayan Sırplar, Saraybosna'yı kuşatarak Bosna-Hersek'te üç buçuk yıl süren bir savaş başlattı.
Takvimler, 11 Temmuz 1995’i işaret ettiğinde, dünya tarihinin en büyük soykırımlarından biri yaşandı. Tüm insanlığın gözleri önünde, Avrupa’nın merkezi Srebrenitsa’da en az 8.372 masum insan, silah zoruyla evlerinden çıkartılarak ormanlık alanlarda, fabrikalarda, depolarda zalimce öldürüldü.
Sırp komutan Ratko Mladic, ağır silahlarla teçhizatlandırılmış askerleriyle birlikte Bosna Hersek - Sırbistan sınırındaki Srebrenitsa'yı işgal etti. Bu bölge 1993 yılında Birleşmiş Milletler’in (BM) Güvenlik Konseyi kararıyla, Boşnaklar için güvenli bölge ilan edilmişti. Üstelik BM, karargâha sığınan halkı koruyacaklarına dair güvence de vermişti. Şehir güvenli bölge ilan edilince Bosnalılar silahlarını teslim etmişlerdi. Sırp ordusu yaklaştıkça Bosnalılar en azından silahların iade edilmesini istediler ama kabul ettiremediler. Yani artık tamamen savunmasızlardı.
Aslına bakılırsa Mladic'in o gün yaptığı konuşması soykırımın başlangıç habercisiydi. Mladic, Sırp Bayramı arifesinde şehri Sırp milletine hediye ettiklerini belirterek, “Nihayet bu topraklarda Türklerden (bölge Müslümanları için kullanılan ifade) intikam alma zamanı geldi” cümlesini kullanmıştı.
BM Koruma Gücü bünyesindeki Hollandalı askerler, kendilerine sığınan masum ve silahsız binlerce Boşnak halkını, Sırplara teslim ettiler. Sırplar kurşuna dizdikleri masumları, kamyondaki diğer arkadaşlarına taşıtıyor, sonrasında onları da katlediyorlardı. Hollandalı askerlere sığınmayıp orman yoluyla, Bosna ordusunun kontrolündeki bölgeye ulaşmak isteyen diğer Bosnalıların da kaderi ne yazık ki aynı oldu. Artık halk arasında “ölüm yolu” olarak da anılan orman yolundan giden binlerce Boşnak, Sırpların kurduğu pusularda, canavarca katledildiler.
Ölüm Çiçekleri ve Mavi Kelebeklerin Gizemi
Soykırım yapan Sırp askerler, katliamlarını gizlemek için toplu mezarlar açıp, masum insanların ölü bedenlerini çukura attılar. Toplu mezarlardaki cenazelerin yerini birkaç sefer değiştirerek de kemiklerin birbirine karışmasına sebep oldular.
Uydudan izlenememesi için ise çukurların içine manyetik parçalar yerleştirdiler. Bununla da kalmayıp, dışarıdan bakıldığında anlaşılmaması için bölgenin iklim tipine uygun bitkilerle toplu mezarların üzerini kapattılar. Ama hesaplayamadıkları bir şey vardı. Sırp ordusunun bu kötü ve korkunç planını bir kelebeğin kanat çırpışı bozmuştu…
Toplu mezarlar yüzünden toprak yapısı değişti ve orada Artemis çiçekleri çıkmaya başladı. Sadece Artemis ile beslenen mavi kelebeklerin bölgede çoğalması dikkatleri buraya çekti. Uzmanlar tarafından yapılan araştırmalarda toplu mezarlar bulundu. Bosna'daki katliam bir kez daha gün yüzüne çıktı.
Bosna halkı, aradan geçen yıllara rağmen katliam kurbanlarının toplu mezarlarını mavi kelebeklerin izini sürerek aramaya devam ediyor. Toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz'da Potoçari Anıt Mezarlığı'nda törenle toprağa veriliyor. Potoçari’ye defnedilenlerin sayısı bu yıl 6 bin 610’a çıkacak. Ve Bosna halkı 2 binden fazla katliam kurbanını aramaya devam edecek.
Bosnalılar Artemis (Srebrenitsa) Çiçeğine Ölüm Çiçeği Derler
Bir Bosnalı ağzından anlatmak gerekirse;
“Mavi kelebekler hayatları boyunca yaşamını devam ettirmek için bir tek çiçeğin varlığına ihtiyaç duyarlar. O çiçekte yaban çiçeği Artemis çiçeğidir. Uzmanlar mezarlıkların olduğu bölgelerde, toprağın üstünde bu yaban çiçeklerinden onlarcasına hatta binlercesine rastlamışlar. O kadar çok olmasının nedenini ise daha sonra açıkladılar. Meğerse orada yetişmiş ve büyümüş olan Artemis çiçekleri, o toprakta bulunan insan vücutlarından salınan mineraller sayesinde beslenip, büyümüş. İşte biz bu yüzden Bosna'da Artemis çiçeğine "ölüm çiçekleri" deriz. O çiçekler bizim ailemiz, akrabalarımız, arkadaşlarımız, sevdiklerimiz. Mavi kelebekler ise biziz. Bizim umutlarımız. Bizim dualarımız. Ve biz eninde, sonunda onlara uçacak ve hayata onlarsız da olsa yaşamaya devam etmeye çalışacağız..."
11 yapraklı Srebrenitsa çiçeği, 11 Temmuz gününü, ortadaki yeşil renk yeniden doğuşu, etrafındaki beyaz renk ise masumiyeti simgeler. O gün ölen şehitlerin ve annelerinin yaşadığı hüznün temsilcisi çiçek…
Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.
Aliya İzzet Begoviç
Bu görüntülerin tekrar yaşanmaması dileğiyle…
Dikkat! Bu paylaşım bir testtir. Okuduğunuzdan etkilenmediyseniz, içiniz yanmıyor, gözleriniz dolmuyorsa ve içinizden isyan etmek gelmiyorsa; dikkat edin insani duygularınızı yitiriyor olabilirsiniz.
Kaynaklar:
Yorum Bırakın