Hınca hınç bir akşam
Ufakta bekliyor perişan yalnızlığım
Münferit bir suçlusun sen
Katilisin gençliğimin
Sakla kollarını görürsem tekrar koşarım
Sakla kitaplarını
şarkılarını
inancını
Sakla yekpare süngü gibi saplanan
Yalandan doğma katır inadını
Gösterme bana, kaldıysa insalığın
Çek gözlerimin önünden
Venüs’le olan yakın ahbaplığını
Ah yok muydu o kızılı kızıla
siyahını siyaha utandıran saçların
Beni hapis ettiğin altmış metrekareye
yıllarca hesap sormalıyım
Var olan bütün güzellikler seni bulmalı
Bulmalı kahverengi gözlerinin içinden
merhaba diyen bir külçe altın kadar saf
ve içten sarı gözbebeklerini
İlk öpüşmemize bir sokak lambası tanık olmuştu
Ben kapıdan son çıkışımda
ne duruyordu yağmuru gözlerimin
ne de dudakların altında sokak lambasının
Sonra bütün bu yeşillerin
Aslında daha da yeşil olduğunu
Ve kalıplaşmış bütün bu binaları
Yalnızca nefes darlığı olarak kabul etmem gerektiğini
anlıyorum
Anlıyorum ve arttırıyorum
Hep söylediğim gibi ben ölümle çok yakışıyorum.
Enis
Yorum Bırakın