Uzaktan güzel gelen geçmiş hatıralarından koparak bir lütufmuş gibi sunduğun güzelliğin sıcaklığını günden güne kaybediyorsa çevresinde gözlerimin, dudaklarımın ve en önemlisi sesimin; bir tutam gülüşünden hasret geçen seneler beliriyorsa içimde; okunmamış kitaplar, gidilmemiş yollar, yitirilmemiş cennetler varsa aklımda hala sen oturuyorken yanımda, neye yarar?
Hüzünlü şarkılardan, eski plaklardan, nostaljik evlerden, bilmemkaçtanegökyüzüiçerenmasallar temalı Beyoğlu tablolarından, deniz kenarlarından geçiyorum sen güldüğünde hala. Ama bu memleketin omuzlarımda dolaşan ve her an daha da aşağı bastıran parmakları var artık. Çok çabalıyorum ama yüzüm hala biraz asık seninleyken.
Denize ulaşmak için koşan çocuklar gibiyim varlığını hatırladığımda; ya da uzaklarda çalan seslerin arasında dolaşan bir duman gibi kıvrılıyor zaman dudağının kenarında... Hiç kimsenin tanımadığı birine dönüşüyorum böyle zamanlarda. Bir nişane gibi duruyor omzumda hala "Hissedebilmek" ödülü. Bir şeylerin içimden kan gibi akıp gitmesini hissetmek güzel geliyor.
Ancak aynı çocukların koştuğu ovaların yanında duruyor gençliğim. İs, küf, kan, zam, zarar dökülüyor ceketinden. Bu kadar gözyaşının hakkıyla ulaştığı bir gökyüzü hayal edebilseydim bir şeyler yazıyor olmazdım. Bunun verdiği ders paha biçilemez. "Çöldeki güzel seraplar, ancak hiç yaralanmamış bir ruhun cennetidir."
Bu yüzden artık dans ediyorum ölümle, hayatla. İkisinin de kollarında parmak ucunda dolaşırken istediğimi yapabiliyorum. Çünkü artık her savaşın şahidiyim. Her şeyim bilinçli. Yitirilmemiş hiçbir anım, sevgim, saygım yok. Hepsini bu kadar içtenlikle hatırlarken gömdüğüm ruhların cesetlerine gülerek bakabiliyorum. Ölülerinin dolaştığı dünyamda hiçbir zarar almadan mezarlarda dolaşabiliyorum. Bu yüzden istediğin kadar beni öldürmek için gül; görülmedik hüzün yok.
Bu yüzden farklıyız. Bilmediğin diyarların zevkli uğraşlarını yıllar önce tattım ben. Hem zehir hem şarap dolaştı vücudumda. Bu yüzden artık alışkınım zehre. İstediğin gibi dolaş çocuksu bahçende. Benim karanlık görmemiş yanım yok. Geceye batırılmış bir ruhu daha ne kadar karartabilirsin bu çağda. En kötü günümde beni en güzel gülüşümle görmen hep bu yüzden.
Yorum Bırakın