Advertisement Tracker

Yunus ne hoş demişsin, bal ü şeker yemişsin

Yunus ne hoş demişsin, bal ü şeker yemişsin
  • 11
    0
    0
    1
  • Kesin olmamakla birlikte tahmini 1240-1320 arası yıllarda yaşam sürdüğü ve seksenli yaşlarda vefat ettiği söylenen Yunus Emre, bir yandan Haçlıların, diğer yandan Moğolların Anadolu üzerinde oluşturduğu tahribat zamanı "Bu tahribata bir tamirat gerek." sözünün tamiratı olarak ortaya çıkmış gibi halka merhem bir kişiliktir. Dönemin siyasi karmaşasının yanı sıra yüzünü bireysellikten yana dönen edebiyatçıların aksine bir tutum benimsemiş, Halk edebiyatının yüzyıllar boyu süregelen altın ismi olmuştur. 

    13. yüzyılda alimlerin Arapça, edebiyatçıların Farsça konuştuğu bir zaman diliminde Türkçeyi yeniden yaşatmış; kendi kimliğini oluştururken bir yandan da Türkçeye kan pompalamıştır. 

    Yunus Emre var mıydı, yaşadı mı, birden fazla insana "Yunus Emre" mi denildi gibi Shakespeare için de bir zamanlar söylenmiş ve her ikisi de edebiyatçılar tarafından çürütülmüş spekülasyonlar mevcuttur. Evet, Yunus Emre var olmuş ve yaşamıştır. Bu iddiaların varlığı belki de bahsi geçen somut kişilerin soyutlaşarak zaman içinde milli bir kimliğe dönüşmesi ve bir milleti temsil etmesinden ileri gelmektedir. Yunus Emre Türk Halk edebiyatının, Shakespeare ise İngiliz edebiyatının ete kemiğe bürünmüş halidir. 

    Yunus Emre hakkında var olan belirsizliklerden biri de kabrinin yeridir. Birçok Yunus Emre kabri mevcuttur fakat asıl kabrin Ankara-Eskişehir demiryolu güzergahında var olduğu söylenir. Bu demiryolu Almanlar tarafından inşaa edilmiş olup yapımında kabri taşımak yerine demiryolu rotasının hafif kaydırılması uygun görülmüştür. Trenle kabrin yanından geçerken kampana çalmak veyahut selam vermek insanların adeti haline gelmiştir. 

    Demiryolu hattının mezarın yakınından geçmesi nedeniyle 1946’da yeni bir mezar ve anıt çeşme yapılmaya başlanmış, naaşı 1949’da taşınmıştır. 1964’te başlayan son mezar yeri inşaatı 1970’te bitirilmiş ve naaşı tekrar taşınmıştır. 
    (Naaşın taşındığı görüntülere ulaşmak için: https://youtu.be/db5qoiZ8oWc  )

    Bu konuda halk tarafından, mezarı açanların bedeni çürümemiş ya da elini kalbinin üzerinde selam verir pozisyonda gördükleri efsaneleri anlatılır. 
    "O gün kabri açıldığında bir eli başının altında, bir eli kalbinin üzerinde bozulmamış halde yatan bir iskelete ulaşıldı." -Beşir Ayvazoğlu

    Birçok Yunus Emre kabrinin var oluşu bir anlamda da o bölgelerde Türk yerleşim yerlerinin kanıtı niteliğindedir. Bir yerde Yunus Emre mezarı varsa şayet orada Türk yaşamıştır, dili Türkçedir. 

    Yunus Emre'nin ümmi, yani okuma yazma bilmeyen şairlerden olduğu düşünülür. Konuyla ilgili İlber Ortaylı "...Öyle deyişleri vardır ki ancak okuma yazma bilmeyen insanlar kullanır. Okuma yazma bilmeyenlerin kendilerine göre bir safiyeti, bir hikmeti, bilgeliği olur..." der ve Yunus Emre'ye ait Canlar Canını Buldum şiirini örnek gösterir:

    "Canlar cânını buldum bu cânım yağma olsun
    Assı ziyandan geçtim dükkanım yağma olsun
    Ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım
    Dost vaslına eriştim gumanım yağma olsun"  şiirinde gumanım yağma olsun cümlesi okuma yazma bilen şairin kullanacağı türden bir cümle değildir.
    (Not: Şiirin tamamına göz atılması tavsiye olunur.)

    Sezai Karakoç, Yunus Emre için "Halk onun şairliğine saygısından hayatını şiirleştirmiştir." der. Halkın gönlünde hep var oluşunun aksine entelektüel sınıfın gündemine uzun süre girmemiş, hatta şuara tezkirelerinin çoğunda adı geçmemiştir. Daha çok Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişte tekrar aydın kitlenin gündemine girişi başlar. Bunun sebebinin o dönem aydınlarının Türklük bilinci ve Türklük arayışı olduğu söylenebilir. 

    Gelgelelim benim için Yunus Emre'yi ayrı bir kefeye koymama sebep olan, diğer şairlere pek fazla nail olamayan özelliğine. Yunus Emre; Osmanlı kurumsallaşma, dünya gücü ve yıkılış döneminde de, ittihatçılar, muhafazakârlar, sağcılar ve solcular tarafından da hep var olmuş, farklı dönemlerin farklı görüş insanları tarafından kabul görüp benimsenmiştir. Bu bakımdan Yunus Emre'nin yüzyıllar boyu her çeşit insana tutabilecekleri bir zeytin dalı uzattığı söylenebilir. O, hemen her fikir insanının kendi çerçevesinden bakıp yorumlayabildiği özel bir kişiliktir. Tasavvufi bir şair olduğu için en başta tabii ki muhafazakârlar tarafından, müthiş birleştirici olduğu içinse "hoşgörü şairi" olarak tanımlanarak muhafazakârlıktan uzak kitle tarafından kendi safına çekilebilir.

    Peki herkese hitap ediyor denilebilir mi? Buna Nurullah Ataç'ı örnek göstererek yanıt verebiliriz. Kendisi Yunus Emre'yi çok uhrevi, mistik, dünyadan uzak bulduğunu söyleyerek eleştirir. 

    Tüm bunların yanında Mevlana ve Yunus Emre arasındaki bağ da ilgi çekicidir. Mevlana'nın "Hangi ilahi menzile çıktımsa bir Türkmeni önümde buldum, onu geçemedim." sözlerinde bahsedilen Türkmenin Yunus Emre olduğu söylenir. Bu konuda uzunca yazmayacağım fakat merak edecek olanlar için: 

    Yunus Emre ile ilgili araştırmalarımın sonuna gelirken 1-2 şiirini de sizlerle paylaşmak isterim. Ben en çok şathiyeleri ile ilgilendim çünkü görünenin arkasındaki mânâ her zaman bana hoş gelir.


    İster idim Allah’ı, buldum ise ne oldu?
    Ağlar idim dün ü gün, güldüm ise ne oldu?

    Erenler meydanında, yuvarlanır top idim,
    Padişah çevganında kaldım ise ne oldu?

    Erenler meclisinde deste kızıl gül idim,
    Açıldım, ele geldim, soldum ise ne oldu?
    ...

    /////

    Bu akl u fikr ile Mevlâ bulunmaz
    Bu ne yâredir ki merhem bulunmaz.

    Kamunun derdine derman bulunur
    Şu benim derdime derman bulunmaz.

    Deryalar içinde susuz gezerim
    Beni kandıracak umman bulunmaz.

    Aşkın pazarında canlar satılır
    Satarım canımı alan bulunmaz.

    Yusuf’um yitirdim Ken’an ilinde
    Yusuf’um bulunur Ken’an bulunmaz.

    Yunus öldü diye salâ verirler
    Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez.





    KAYNAKÇA: 


    NOT: Bu yazı yaptığım araştırmaları unutmamak için temize çekilmiş notlarımdan oluşmaktadır. Cümlelerin ve yer alan fikirlerin çoğu kaynakça bölümünde bulunan yazı ve videolardan alınmıştır. 

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.