Denizin içinde bir gökyüzü düşünün, kağıttan gemiler içinde yüzüyor,limanları belli,rotalar ayrılsada... Benim de gemilerim var,en sevdiklerime verdiğim,vermesemde limanıma demir attırdığım,dinlendirdiğim...
Bir küçük gemi hikayesi bu, pek kimselerin bilmediği,şimdi sayfamın içine bırakıyorum, yüzsün buralarda, ulaşsın okuyananlar limanıma.
Gezegende tek başına dolaşırken denizi ilk gören Adem'den, ilk kağıdı bulan Cai Lun'a, gemiyi ilk icat eden Mısırlılara kadar her mihri bellide iz bıraktı dalgalara, kağıttan gemiler,kendisini var eden insanlık tarihine doğru. Ulaştı bize kadar, bizden sonraya dahi yelken açtı her biri. Peki her şeyden önce neyi ifade etti de en sağlam yer görevini aldı ? diye sorarsanız, yüzyıllardan beri hepimizin içinde olan bir yerlere varıp yeniden kendi hikayemize başlamak için, ya da ulaşamayacağımız limanların rotasını kaybetmemek için diyebilirim.
Nerede olursak olalım,hep bulalım doğru yolu diye belki de. Bizi birleştiren gücü burdan geliyordur belki de.
İçine minik notlar yazıp, dağıtmam hayallerimize olan inancımdandır.
Nuh'un gemisi nasıl tüm canlılara yeni bir yaşam olduysa, benim kağıttan gemilerim de limana ulaşanlara yaşam verdi,bunu hissediyorum.
"Fırtınaya tutulan gemilerim", bazen "aldansada " limanım denizden daha özgür,demir atanlar bilir.
Kağıttan gemilerim şimdi her birinin avcunun içindeki gökyüzünde yüzüyor.
"Yıkılıp savrulan dünyalardayız şimdi"
Yorum Bırakın