Son Zamanlarda Adını Sıkça Duyduğumuz Dilan Balkay İle Röportaj

Herkese selamlar. Son dönemde adını sıkça duyuran, müziğinde de oldukça aktif olan Dilan Balkay ile siz değerli Wannart okuyucuları için bir röportaj yaptık. Bilenlerin tekrar tekrar dinlediği bilmeyenlerinse bu yazıdan sonra tanıyıp seveceği Dilan Balkay ile yaptığım röportaja hazırsanız geçelim.

DİLAN BALKAY KİMDİR?

Dilan Balkay (d.1995) multi-enstrümanist, şarkıcı/şarkı yazarıdır. 9 yaşından beri trompet çalan Dilan, çeşitli orkestralarda yer aldıktan sonra 2013 yılında etnik müzik grubu Farfara İstanbul ile sokak müziği yapmaya başladı. 2016 yılından bu yana Evrencan Gündüz, Dolu Kadehi Ters Tut, Ozbi, Gaye Su Akyol, Canozan, Nova Norda, Sedef Sebüktekin, Eda Baba, Dilhan Şeşen gibi Türkiye’nin önemli alternatif müzik sanatçılarına konser ve kayıtlarında eşlik etti. 2018 yılından beri Dolu Kadehi Ters Tut’ta trompet, klavye ve geri vokali ile aktif olarak yer almaktadır. 2019’da bu yana kendi bestelerine ağırlık vermeye başlayan Dilan, dört tekli ve çeşitli sanatçılarla ortak çalışmalar yayınladıktan sonra Ekim 2021'de çıkış albümü 'KUYU'yu dinleyicilerle buluşturdu. Albümü takiben Türkiye'de çeşitli festival ve mekanlarda 'KUYU'yu seslendirdi. Temmuz 2022'de Kudüs Caz Festivali’nde yer aldı. Şu anda yeni parçaları ve iş birlikleri üzerinde çalışıyor.

1-) Merhaba, nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Diğer müzisyenlerden farklı bir tarzınız ve müzik anlayışınız olduğu şarkılarınızdan da belli oluyor. Sizin müzik hayatınız nasıl başladı ve bunu meslek olarak yapmaya ne zaman karar verdiniz?

Merhabalar. Teşekkür ederim, iyiyim. Umarım siz de iyisinizdir. Müzik kendimi bildim bileli hayatımda. Evimizde bağlamalı türkülü akşamlarımız çok olurdu. Cura, blok flüt, pazardan alınmış bir org, ne olursa enstrüman kurcalamayı, duyduğum şeyleri çalmayı severdim. 9 yaşında belediyeye bağlı bir kültür merkezinde (Celadet Moralıgil Kültür Merkezi) trompet çalmaya başladım. Uzun süre bocaladıktan sonra lise dönemimde sokakta çalarken doğaçlama diye bir şeyin varlığından haberdar oldum ve müzikle ilişkim başka bir seviyeye taşındı. Aktif bir karar alma söz konusu değil aslında “mesleğim bu olacak” diye. Gitgide daha da çekti beni müzik ve şimdi bakınca başka türlüsü zaten mümkün değilmiş gibi hissediyorum.

2-) Sizin hakkınızdada araştırma yaparken müzik kariyerinizde çeşitli gruplarla çalıştığınızı okumuştum. Bize hem bu süreci hem de Dolu Kadehi Ters Tut ekibi ile tanıştığınız süreci anlatır mısınız?

2016’da Evrencan Gündüz’le çalmaya başladım. Bu benim için daha profesyonel bir dönemin başlangıcı oldu. Sahneye ve birlikte müzik yapmaya dair bir sürü şey öğrendim birlikte çalarken. 2018’de Dolu Kadehi Ters Tut’la “Siz Bana Aldırmayın” için bir araya geldiğimizde zaten bir tanışıklığımız vardı. Çok hızlı kanımız kaynadı birbirimize. Bunu takip eden süreçte yavaş yavaş DKTT sahnelerine entegre olmaya başladım. Bir yandan alternatif sahneden birçok müzisyenin stüdyo kayıtları ve konserlerine trompetimle eşlik ettim. Bu süreçte DKTT ile bağımız sağlamlaştı, büyüdü. Hala üretmeye devam ediyoruz.

3-) Bu zamana kadar onlarca şarkı piyasaya sürdünüz. Sizin için anlamı ve yeri ayrı olan şarkınız hangisi?

Yani çok klişe bir cevap olacak ama hepsinin yeri bende ayrı tabii ki. Hepsi yazıldığı dönemdeki Dilan’ın derdini, acısını, aşkını anlatıyor. Ama müzikal olarak kendimden en fazla şey katabildiğim parçalar “KUYU” albümümdekiler sanırım.

4-) Şu ana kadar farklı tarz şarkıların içinde bulundunuz. Deniz Tekin, Geeva Flava ile yaptığınız “Mana” EP’sinde bizim kültürümüzden nüanslar olduğunu çoğu dinleyici anlıyor ve her dinleyici kendinden bir şeyler bulabiliyor. Müzikte Sentez hakkında ne düşünüyorsunuz?

Müzikte sentezin kaçınılmaz bir şey olduğunu düşünüyorum. Bazen çok bariz, bazen hissedilmeyecek kadar küçük dokunuşlar olabilir kaynağı tabii. “Mana”da bu sentez çok organik bir biçimde var oluyor bence ve bu yüzden bu kadar etkileyici.

5-) Peki sanatınızda örnek aldığınız isimler kimlerdir?

Tabii ki etkilendiğim çok fazla müzisyen var ama aralarında beni en çok besleyenler Hiatus Kaiyote, Büyük Ev Ablukada ve Yasemin Mori sanırım.

6-) 28 Temmuz’da “Geceyi Dinle” isimli şarkınız piyasaya sürülecek. Dinleyicileriniz de oldukça meraklı şekilde bekliyorlar. Yeni çıkacak olan şarkınız hakkında ne söylemek istersiniz? Dinleyicilerinizi neler bekliyor?

“Geceyi Dinle” aslında eski bir parça. “KUYU”ya koymak üzere bir düzenleme de yapmıştık ama bir şekilde içime tam olarak sinmemişti. Şimdi “KUYU”dan 1,5 sene sonra Arsan Salaryfar’la birlikte elektronik ve daha akışkan bir halini yapmış olduk. Arsan’la bu parçayı yapmaya karar verdikten yaklaşık 1 sene sonra giriştik mevzuya. Her şeyin bir zamanı var sanırım. İlk bakışta dinleyicinin alışık olmadığı bir Dilan parçası gibi gözükebilir ama bence Arsan ve ben tam da böyle bir parça yapardık ve yaptık da.

7-) Sizin hakkınızda yapılan bir kaç yorumu okudum ve çok içe kapanık, utangaç ve ayrıca mütevazı biri olduğunuz söyleniliyor. Bu konu hakkında siz ne söylemek istersiniz?

İçe kapanıklığımın sınırlarını biraz genişletmeye başladığımı düşünüyorum ama hala utangaç biriyim. Bu beni tanımayan insanlara bazen soğuk biriymişim havası veriyor ama aslında sadece çekingenim.

8-) Sosyal medya hesaplarınıza baktığımda sizi çok enerjik hatta hayat dolu buldum. Peki modunuz düştüğünde nasıl biri olursunuz?

Aslında modum çok sık düşer. Eskiden tatlı bir melankoli olarak gördüğüm bir şeydi bu, zaman içinde daha ağır ve lezzetsiz bir şeye dönüştü. Büyüdüm herhalde. Modum düştüğünde sessiz, içine kapanık ve maalesef aksi birine dönüşüyorum. Bunu saklamak gibi bir refleksim de olmuyor genelde.

9-) Röportajımızın son sorusuna geldik. Bunlar konsept sorularımız. Son zamanlarda dinlediğiniz ve okuduğunuz üç müzisyeni ve yazarı bizimle paylaşır mısınız?

Son zamanlarda Can Güngör, Alfa Mist ve Panam Panic dinliyorum. Şu sıralar Rick Rubin’in Creative Act: A Way of Being kitabını okuyorum.