(1)
Ben buraya geldiğim zamanlarda
Yüreğimde hissettiğim derin yalnızlık kuyusunu
gözyaşlarım sponsorluğunda dolduruyorum.
Her bir adımım beni benden, dünden(dinden) ve senden(bizden) uzaklaştırıyor.
Kendimi terk etmenin endişesini içerliyorum.
(2)
Amarantine
Love is, love is, love...
You know.
Küstürülmüş bir çocuğun
düşüne takılan, uykusunu kaçıran
one by one kabusların birtakım
eksitilmiş anıya dönüşmüş olmasını bize yutturmaya çalışan, dalgalarını
dizginleyemeyen, Poseidon'a borçlu duaları var kinimin.
Öfke nöbetlerimi faiziyle ödüyorum
Caiz olmayan her şeyi bana yaptırdı.
(3)
Terk edilmeye muhtaç kentler var.
Yığınlardan oluşan gürültüler
Sensizliği bölen uykular
Bizi tarif eden işaretler, trafik lambaları.
Gözlerimden yağan yaşlar var.
Dünde unuttuğum bir şey
Bugün hatırladığım
Yarın özleyeceğim.
Yumruklarımdan bağımsız tırmandırılan kavgalar var.
Ortasında kaldığım savaşlar, kaoslar ve yıkıntılar
Bugünle gelen tatsız haberler, ulaklar, nüans ve elçiler
Eksildiğimiz umutlar.
Yaşanılmamış günleri örten çarşaflar.
Sansüre uğramış aşklar ve senler ve benler.
(4)
Yarın hiç olmadığı kadar sen
Bugün görmediğim kadar düş
Dün kaçırdığım kadar bekletilmiş
bank bekleyişleri, oturuşları var.
(5)
Yakın zamanlı hüzünlerin kargoya verilmiş
olmasını iyi karşılayamam ben.
Maillerimde senssizlik vurgusu ağır basıyor.
Beni spam olarak işaretlemekten sakın!
(6)
Ben, dünle gelen
Yarınla gidenim
yani bugünü hiç olmayan.
Yorum Bırakın