Akım: Avrupa’da yükselişe geçen Romantizm akımının Rusya’daki temsilcilerinden biri olan Aivazovsky; eserlerinde duygusallığı denizin, gökyüzünün ve dalgaların hareketlerinde yansıtır. Ressam çoğu zaman çalışmalarını denizden uzakta yapsa da olağanüstü hafızası sayesinde deniz manzaralarını tasvir etme konusunda son derece yetenekli olduğunu kanıtlamıştır. Kırım'da bir Karadeniz liman şehri olan Feodosiya'da Ayvazyan soyadını taşıyan yoksul bir Ermeni ailesinde dünyaya gelen Rus ressam Aivazovsky’nin en ünlü eserlerinden biridir Dokuzuncu Dalga. Eser Rusya’nın politik olarak durağan olduğu, despotlukla yönetildiği bir dönemde oluşturulmuştur. Şartlar zor olsa da çevresindeki sanat ortamında kendine yer bulmayı başaran Aivazovsky, dönemin öne çıkan isimlerinden biri haline gelmiş ve Rus donanmasına baş ressam olarak atanmıştır. Aivazovsky’nin denize olan olağanüstü bir tutkusu vardır, profesyonel bir deniz ressamı olarak denizin değişken yapısını kendine özgü biçimde yansıtmayı başarmıştır. Okyanus, doğa sevgisi, doğanın güçleri ve onlara karşı verilen mücadele üzerine 6000’den fazla eser üretmiştir. Eserin adı denizcilerin arasında yaygın olan bir inanıştan gelmektedir. Bu inanışa göre deniz dalgaları belirli bir örüntüyü takip edecek şekilde gelir. Sekiz küçük dalgadan sonra dokuzuncu, onuncu ve on birinci dalgaların büyük dalga olarak geldiği ve sonrasında da aynı düzenin tekrar ettiğine inanılmaktadır. Eserin ismini veren dokuzuncu dalgayı aşabilen gemilerin Tanrı’nın yardımını alıp kurtulabileceğine inanılır. Bu inançla denizciler yükselerek gelmekte olan dokuzuncu dalgaya rağmen hayatta kalmak için sıkı sıkıya direğe tutunmaktadırlar. Romantizm akımının doğaya ait imgelerin resmedilmesi gerektiği düşüncesi sebebiyle ortaya çıkan Oryantalist yönelim, eserdeki denizcilerde kendini gösterir. Büyük dalgalar içerisindeki bir gemiden geriye kalan ana direğin bir parçası görünmektedir. Direğe tutunmuş suyun üzerinde kalmaya çalışan altı denizci hızla yükselen dalgalarla hayat mücadelesi vermeye çalışmaktadırlar. Doğu işi kıyafetler ve görünümler içinde resmedilen denizciler Müslüman kimlikler sergilerler. İçlerinde iki tane de siyahi köle bulunan bu grup koyu tenleri, sakalları, sarıkları, yelek ve şalvardan oluşan giysileri ile Avrupalılar’ın “doğu” algısını yansıtmaktadır. Resmin verdiği iç karartıcı, depresif ortama rağmen arka planda sis ve bulutların arasından doğan güneş resme aydınlık bir hava vermektedir. Bu da dalgalara ve fırtınaya rağmen yine de denizcilerin kurtulacağına dair bir umut olduğunu temsil eder. Figürlerden birinin havada salladığı kırmızı kumaş parçası da kurtuluşa ve muhtemelen görünen bir kurtarıcı gücün varlığını akla getirir.
Yorum Bırakın