Eşsiz Yetenek; İlyun Bürkev İle Röportaj

Eşsiz Yetenek; İlyun Bürkev İle Röportaj
  • 1
    0
    0
    0
  • Giriş

    Dünya çapında en iyi müzik ve drama okullarından biri olan Salzburg Mozarteum Üniversitesi'ne birincilikle kabul edilen14 yaşındaki İlyun Bürkev ve babası Doğan Bürkev ile muhteşem bir röportaj yaptık. İlyun'un kariyer hedefleri hakkında muhteşem bir sohbet gerçekleştirdik. Hazırsanız röportajımıza geçelim.

    İlyun Bürkev

    1-) Merhaba İlyun nasılsın? Umarım iyisindir. Piyano çalmaya olan ilgin nasıl başladı ve bu tutkunun gelişim sürecini anlatabilir misin?

     Ben piyanoya 4 yaşımda başladım ve ben doğduğumdan beri evimizde hep bir piyano vardı. Bu piyanoya ben yürümeye başladığım zaman - çok çok küçükken- hep bir ilgi göstermişim ve ailem bunu fark edip beni piyanoya başlatmış aslında piyanoya başlama sürecim böyle devam etti. Ardından Kıymet Berrak öğretmenimle birlikte derslere başladık ve ilkokul üçüncü sınıftayken Mimar Sinan Konservatuvarının yarı zamanlı sınavlarına girdim ve kazandım. 6 yıl boyunca Mimar Sinan'da eğitimime devam ettim. Orada çok sevgili hocam Profesör Burcu Urgun ile çalıştım ve bir yandan da devlet sanatçımız çok sevgili Gülsin Onay'la birlikte çalıştım ve kendisiyle birlikte çalışmalarıma devam ediyorum. Geçtiğimiz yıl Salzburg Mozarteum Üniversitesi'ne kabul edildim. Orada da Profesör Pavel Gililov ile çalışmalarıma devam ediyorum.

    2-) 14 yaşında piyano çalan bir genç olarak, günlük çalışma rutininden bahseder misin?

     Aslında bu rutin çok değişiyor. Konserler, etkinlikler, yarışmalar beni çok etkiliyor. Çok büyük konser organizasyonları ve yarışmalar olduğu zaman bazen 9-10 saatlere ulaşan 10 günlük kamplara giriyorum ama normalde okulum olduğu zaman üç saat, hafta sonu ise 5-6 saat yapmaya çalışıyorum.

    3-) Müziğini geliştirmek için hangi kaynaklardan ve öğretmenlerden faydalanıyorsun?

     Bence müzik çok fazla yoldan geliştirilebilecek bir şey. Öncelikle öğretmenlerim bana çok büyük bir ilham kaynağı oluyor. Başta sevgili Profesörüm Pavel Gililov ve asistanı; inanılmaz tecrübeli inanılmaz kariyerlere sahip insanlar, onlarla çalışmak bana çok büyük ilham veriyor. Onun dışında çok sevdiğim piyanistlerden, bestecilerin eserlerini dinlemek, bunları araştırmak ve okumak. Ayrıca klasik müzikten çıkıp başka müzik türlerine de çok ilgili bir insanım. Onları dinlemek araştırmak bile bana ilham veriyor tabii mutlu da ediyor. 

    4-) Piyano çalarken zorlandığın bir teknik veya müzikal konu oldu mu? Nasıl üstesinden geldin? 

     Bence tüm parçalarda hepimizin zorlandığı teknik ve müzikal sorunlar oluyor. Teknik pasajlarda şunu çok kez gözlemledim; bazen bir pasaj gitmediği zaman - uzun bir pasaj düşünün- onu guruplar halinde bölmek ya da müzikal bir şekilde bir melodi gibi düşünmek ve bunu aranje etmek inanılmaz yardımcı oluyor. Bunu bazen pozisyon pozisyon olarak böldüğümüz zaman, böyle küçük küçük guruplar haline getirdiğimiz zaman inanılmaz faydasını görüyorum. Bu durum gerek çok hızlı bir yerde olsun, gerek atlama olsun. Pozisyon çalışmaları çok yardımcı oluyor. Müzikal olarak da benim zorlandığım zamanlar aslında her zaman bir parçaya başlamak oldu. Çok sessizliğin içinden, bir kapının içinden yürüyorsunuz ve o kapıyı açmak her seferinde o kadar kolay olmuyor ve bunda da sağ olsun sevgili Profesörüm Pavel Gililov bana inanılmaz destek verdi ve yardımcı oldu. Aslında hoca destekleriyle  bu sorunlar çok daha aza iniyor.

    5-) Almanya’nın en prestijli konser salonlarında birçok değerli solistlerle beraber başta “Viyana Klasikleri” olmak üzere birçok seri konserler ve turneler düzenleyen Klassische Philharmonie Bonn ile 2023-2024 sezonunun açılış turnesinde birlikte olacaksın. Başta Berlin Konzerthaus, Münih Herkulessaal, Stuttgart Liederhalle ve Almanya’nın diğer şehirlerinde gerçekleşek muhteşem bir turne. Böyle büyük ve değerli bir turnede yer almak sana neler hissettiriyor? Daha 14 yaşındasın ve gelecekte müzik kariyerinle ilgili hedeflerin var mı? Varsa nelerdir?

     Öncelikle gerçekten yazdığınız gibi inanılmaz büyük ve inanılmz heyecanlı bir turne benim için. Ben bu turneyi ilk öğrendiğim zaman gerçekten küçük çaplı bir şok geçirmiştim diyebilirim. Çünkü hatırlıyorum kendim, Berlin Konzerthaus'da çalan sanatçıları izleyip salonun muhteşem ihtişamına kapıldığım zamanları hatırlıyorum. Yani bunun gibi tüm konser salonlarında geçerli. Tabii böyle prestijli yerlerde, böyle değerli orkestrayla bilrikte olmak beni inanılmaz heyecanlandırıyor ve mutlu ediyor. Benim için de çok değerli bir eseri çalıcam; Beethoven'ın 3 numaralı piyano konçertosu. Ben bunu ilk 8 yaşındayken dinlemişitm ve inanılmaz etkilenmiştim. Çünkü çok fazla karakter değişimine uğrayan bir eser ve dinlediğim zaman çok akıp gidiyor. İzleyiciyi de beraber bir yolculuğa çıkartabiliyor ve şu anda çok popüler olan bir sürü insanlar tarafından çalınan bir eser, bu yüzden inanılmaz mutluyum. Aslında daha 14 yaşında olarak bu gibi yerlerde çıkmak ve Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkemi temsil etmek benim için çok çok büyük bir mutluluk. Aslında bu turneyi önüme gelecek bir sürü maceranın bir sürü konserlerin bir giriş anahtarı olarak yorumluyorum. Bunun için orkestranın direktörüne çok teşekkür ediyorum. Gelecek kariyerimle ilgili bu turneden sonra hem konserler olarak hem kariyer olarak hem de eğitim olarak kendimi çok çok iyi yerler getirmek istiyorum ve dünyanın önemli yarışmalarında dereceler alıp ülkemi temsil etmeyi çok istiyorum.

    6-) Senin gibi genç piyanistler için ilham verici tavsiyelerin nelerdir?

     Gençlere vereceğim tavsiye şu olurdu - tabii bu sadece müzikte geçerli değil- sporda olsun, sanatın diğer alanlarında olsun tabii çok güzel çok heyecanlı bir yol ama bunun yanında çok büyük bir konsantrasyon, çok büyük bir azim geliyor. Öncelikle söyleyeceğim şey kesinlikle çok ciddi bir çalışma hevesinin olması tabii desteğin çok önemli olduğunu da vurgulamak istiyorum. Bu yolda benim ailem bana inanılmaz büyük destek verdiler. Tabii sonunda yapılan işi sevmek ve işle ilgili araştırmalar yapmak. Şunu çok hissediyorum; günlük hayatımda yaşadığım duyguları, yaşadığım olayları bir şekilde köprü gibi piyanoya yansıtmak. Bence bunu başardığınız zaman gerçekten çok değerli bir şey olduğunu düşünüyorum. O yüzden çok ciddi bir çalışma bir yandan hayatı tümüyle yaşamak ve bu duyguları enstrümana aktarmak çok önemli. 

    7-)Konserlerde performans sergilemek nasıl bir deneyim? Sence en unutulmaz performansın hangisiydi?

     Konserlerde performans çok ilginç bir şey bence. Profesörüm "Biz en iyi sahnede öğreniyoruz." demişti. Gerçekten sahneye adım attığımız zaman, zaman duruyor.  Bambaşka bir boyuta geçtiğimizi düşünüyorum. Oradaki konsantrasyonu korumak, orada parlamak bence inanılmaz zor bir iş. Benim unutamadığım konserim ilk orkestrayla olan konserim. Adana Çukurova Devlet Senfoni Orkestrasıyla çalmıştım 11 yaşımdayken. Mozart'ın 1 numaralı konçertosunu çalmıştım ve benim için unutulmaz bir andı çünkü ilk provaya çıktığım zamanı hatırlıyorum; böyle oradaki enstürmanlar oradaki akort etme sesleri bile beni etkilemişti. Oradaki duygularım ilk olduğu için benim için inanılmaz değerliydi. 

    8-)Hangi bestecilerin müziği seni en çok etkiliyor ve neden?

     Benim en çok etkilendiğim besteciler Sergey Rahmaninov ve Frédéric François Chopin. Öncelikle Chopin'den bahsetmek istiyorum; Chopin'i kendime inanılmaz yakın hissediyorum ve iki hocam da inanılmaz Chopin yorumcuları. Sevgili hocam Pavel Gililov uluslararası Chopin yarışmasında derece aldı. Sevgili Gülsin hocam da bu alanda ödül aldı. O yüzden onlarla birlikte olmak, benim bu besteciye daha yakınlaşmamı sağladı ama bir yandan bence hayatı çok ilginç. Bünye olarak inanılmaz zayıf bir karaktere sahip hep melankolik biriymiş. Bence tüm yaşantılarını çok güzel bir şekilde müziğine ve bestelerine aktarmış.  Öğrencilerine söylediği "piyanoya şarkı söyletmek" kavramı vardır, inanılmaz güzel bence. Kendimi en rahat hissettiğim besteci Chopin. Rahmaninov'u da sevmemin nedeni bence çok mistik bir havası var. Onu dinlediğim zaman, kendimi çok soğuk bir gecede yapayalnız yıldızlara bakarken hissediyorum. Çok mistik bir havası olduğu için beni çok etkiliyor. 

    9-)Piyano da hangi dönemi( barok,klasik,romantik...) icra etmeyi ya da dinlemeyi seviyorsun?
     
     Kesinlikle romantik dönem. Çünkü ben kişilik olarak çok hassas bir kişilik olduğumu düşünüyorum. Bunu gündelik olaylarda da özellikle sahnede de piyano çalarken çok hassas bir ses algımın olduğunu düşünüyorum. Çok fazla forteler beni rahatsız eder. Rubato duygusunun benim kişiliğime daha yakın olduğunu düşünüyorum. Ve romantik dönemdeki besteciler beni çok etkiliyor.  Onların eserlerinde kendimi daha rahat hissediyorum bence klasik dönemden sonra romantik dönem çoğu besteci için ilham kaynağı oldu. 

    10-) Müziğini oluştururken en çok ilham aldığın anı veya deneyimi paylaşır mısın?

     Az önce de bahsettim; sahneye çıktığımız zaman bence zaman duruyor. Ben sahneye çıktığım zaman sanki kendimi dünyada tek bir insan olarak yaşıyormuşum gibi hissediyorum. Bu durum bazen birazcık endişeye de yöneltebiliyor ama çok ilham dolu hissettiğim zaman; konserlerimi, yaşadığım tüm duygularımı ve bu dünyada ne kadar şanslı olduğumu, büyük bir mucizeyi elimde tuttuğumu hatırlıyorum. Bunlar bana çok ilham verici oluyor. Ve şöyle bir şey var aslında; müzik yaparken bir konserde veya bir yerde çalarken, müzik tam parçaya başlamadan başlıyor ve konserin sonunda bitiyor. Bu böyle beni götüren bir yolculuk aslında. Şöyle düşünelim; Bir yolda otobüs ilerliyor ve siz otobüse biniyorsunuz, durağınıza kadar ilerliyorsunuz. Benim için de öyle beni hep götüren bir zaman olmuştur.

    11) Son olarak seni dinleyen ve seven kişilere neler söylemek istersin?

     Bence hayatımızın her anında duygularımızın yoğun olduğu her an müziği hayatımızın içine daha fazla eklemeyi ben daha çok seviyorum. Müziksiz hayat sanki konuşamadığımız göremediğimiz bir hayat bence. Ben müziğin inanılmaz besleyici bir o kadar da ilham verici olduğunu düşünüyorum o yüzden müzikle kalın diyebilirim. Çok teşekkür ederim.

    Doğan Bürkev

    1-) Doğan Bey nasılsınız? Umarım çok iyisinizdir. Öncelikle İlyun 14 yaşında olmasına rağmen muhteşem işlere imza atıyor. Sizler bir baba olarak neler hissediyorsunuz?

     Merhabalar Kutay Bey, iyiyiz umarım siz de iyisinizdir. Teşekkür ediyoruz bu güzel röportaj için.  Evet, İlyun 14 yaşında ve muhteşem işlere imza atıyor. Tabii biz de aile olarak çok memnun ve çok mutluyuz.  Her zaman şöyle bir ifade kullanıyorum; İlyun sağ olsun bize pinpon oynatıyor. Biz hiç bir zaman duvar tenisi oynamadık. Biz ne yapıyorsak İlyun hep daha fazlasını yapıyor. Dolayısıyla keyifli bir yolculuğun parçası olarak, aile olarak İlyun ile beraber bu yolculukta devam ediyoruz. Tabii bu bize hayatın içerisinde keyifli, anlamlı, yaratıcı, üreten, paylaşan bir hayat yaşamamıza vesile oldu. Benim kendi iş hayatımın dışında İlyun'un kariyerinde bir baba olarak ve eşim Neşe Hanım ile beraber yoğun bir süreç yaşıyoruz. Tabii bu yoğunluk bizi çok mutlu ediyor çünkü sürekli üreten, iyilik ve barışı temsil eden, müzikle dünyaya sevgi yayan bir yolculuğun parçası olmak bizi çok mutlu ediyor. 

    2-) Bu yazımızı anne ve babaların da okuyacağını tahmin ediyorum. Sizler İlyun’un kariyer basamaklarını nasıl planladınız? Bu süreçte sizi zorlayan şeyler oldu mu?  

     Evet bu çok çok önemli bir soru, yani o kadar önemli bir soru ki ben şu duygularımla başlamak istiyorum cevaplamaya; İlyun'un kariyerine başladığımızda bizim eşimle beraber müzikal aile hayatımız yoktu, yani ne benim ailemde ne de eşimin ailesinde müzik alanında profesyonel bir kişi yoktu. Dolayısıyla İlyun'un ilk yıllarında okyanusta karanlık bir gecede bir sandalla kürek çekiyor gibi hissettiğimiz dönemlerden geçtik. Ne yapacağımızı, nasıl yol alacağımızı, nasıl daha iyi olacağını hep araştırdık. Ben iş dünyasında olduğum için bu konuda biraz daha hassas ve analitik bir yapıya sahibim. İlyun'un çok başarılı bir akademik yönü de vardı dolayısıyla sanat mı, akademi mi diye bir ikilem yaşadık. Çünkü sanat yolculuğuna girdikten sonra artık bu ömür boyu sürecek bir yolculuktu. Onun için hem yurt içinde hem yurt dışında "işi ehline sormak" kavramıyla ilerleyerek; ehliyetli insanlarla İlyun'u hem çalıştırdık hem de değerlendirmelerini aldık. Çok şükür ki önümüze harika insanlar çıktı başta Mimar Sinanda Profesör. Burcu Urgun ardından bizi aile gibi hissettiren devlet sanatçımızın Sayın Gülsin Onay, İlyun'a müthiş yollar açtı.  Ardından Kıta Avrupası'nın en kıymetli müzik insanı olan Pavel Gililov ile yollarımız kesişti. Esasında ben bunu bir zincire benzetiyorum yani biri diğerine hazırlıyor, diğeri öbürüne hazırlıyor. Dolayısıyla İlyun ile beraber biz de bu yolculuğun bir parçası olduk. Tabii ki burda inanılmaz derecede vakıf hayatı yaşamak gerektiriyor. Uluslararası alanda, küresel alanda rekabet edebilmenin şartları gerçekten çok zor. İlyun, Salzburg Mozarteum'a kabul edildiği zaman biz aile olarak en ufak bir tereddüt geçirmeden sosyal, siyasi ve ekonomik olarak dünyanın bu kadar çalkantılı bir sürecinde, bu gemiyi bu limana yanaştırmanın bizim sorumluluğumuzda olduğunu düşünerek, büyük bir heyecanla İlyun'a eşlik ettik ve Avusturya'daki hayatımıza başladık ve orada müthiş bir networke kavuştuk. Oradaki bir yılımız sanki on yıl gibi geçti. İlyun'un müzikal zihinsel anlamdaki gelişimi bizi çok mutlu etti ve o süreç İlyun'u 14-15 yaşında dünyanın en önemli sahnelerinde en önemli orkestralarıyla buluşturma fırsatını tanıdı. Onun için bu keyifli yolculuğa ailemizle beraber çok mutlu bir şekilde devam ediyoruz. Çok meşakkatli ve zor fakat bu hayata nereden baktığınızla ilgili. Şöyle bir cümle benim hayat prensibim; Belli dönemde zorlukları yaşamayanlar, kolaya talip olanlar ileri dönemde çok zor hayatlar seçiyor. Belli dönemde zorluklara talip olan hayatlar ise ileride çok kolay ve çok güzel bir geleceğe kavuşuyor. Biz onun için seçtiğimiz yoldan çok memnunuz ve ülkemizde müzik hayatındaki tüm ailelere de kendi deneyimlerimizi çok büyük bir heyecan ve sevgiyle paylaşıyoruz. Çünkü ülkenin nice İlyun'lara ihtiyacı var. 

    3-) Son olarak sizlerin bir baba olarak bu konudaki en büyük hayali nedir? 

      Benim ve eşimin hayali esasında yaşadığımız her an çünkü yaşadığımız bu keyifli yolculukta biz sürekli olarak bir sürprizden bir sürprize, bir haberden bir habere ve bir konserden bir konsere hayat sürüyoruz ve bu muhteşem yaratılışta çok katmanlı şekilde yaşamak, dünya kültürleriyle tecrübe etmek, dünya insanlarıyla buluşmak özellikle buna bir müzik aracılığıyla sahip olmak, bizim için her günü bir hayale çeviriyor.  Ve o hayallerde yeni bir hayale yolculuk yaşatıyor. Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum son olarak; en büyük hayalimizi İlyun'un tüm dünyaya, insanlığa sanatıyla bir barış ve bir sevgi elçisi olarak ülkemizi temsil edip tüm dünyadaki önemli konulara bir sanatçı olarak hassasiyet gösterip insanlara bir çözüm bir ufuk çizgisi olabilmesindeki derinliğe kavuşması ve bunu sanatıyla icra etmesi bizim için büyük bir hayalin gerçekleşmesi olacak. 
     Bu röportaj için sizin şahsınızda tüm Listenary ailesine sevgilerimi gönderiyorum. 

    Son Olarak;

    Bu röportaj için İlyun'un ailesine ve İlyun'a çok teşekkür ederim. Onları tanımak ve biraz olsun hayat görüşünü anlayabilmek gerçekten çok değerli. Ülkemizi muhteşem yeteneğiyle uluslararası arenada temsil etmesi çok gurur verici. Umarım her zaman daha iyiye gider :)

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.