Anlatamamak değil
ölüm, artık
anlaşılamamak
PierPaoloPasolini
Abimin sahibi olduğu holdingin önüne gittim. Abimi beklemeye başladım. Bir süre bekledikten sonra abimin dışarı çıktığını gördüm.
“ABİ!”
“Ahmet ne işin var senin burada?”
“Ne işim var?” Öyle mi? Benden utanıyor musun?”
“Saçmalama Ahmet! Ben senden hiçbir zaman utanmadım! Senin hastanede olman gerekiyordu.”
“Hastane değil lan orası! TIMARHANE! TIMARHANE! LAN! Benden hep utandın değil abi? Ben bir asalağım! Ben bir embesilim! İşe yaramazın tekiyim! Bütün masraflarımı sen ödüyorsun! Ben bay işe yaramaz! Nam-ı diğer “Aylak Adam” baştan ayağa rezilim ben! Ama artık bu rezaleti BİTİRECEĞİM!”
“Ahmet oğlum! Ne yapıyorsun! Bırak o silahı!”
“Abi senin adını, niye “Aslan Bilge” koymuşlar? Adının hakkını bu kadar iyi vermek zorunda mıydın? Bu yakışıklı olmak zorunda mıydın? Bu kadar başarılı olmak zorunda mıydın? Bu kadar mutlu olmak zorunda mıydın? Bir sana bak! Birde bana bak! Otuz yaşındayım ağzımda diş kalmadı benim! Beyimiz kırk yaşında. Bırak dişlerinin dökülmesini, dişlerinin sararmamış bile!”
“Tamam Ahmet hiç problem değil! Dişlerini hemen yaptırırız!”
“Ulan dişlerimi yaptır diye mi kafama silah dayadığımı zannediyorsun! KARAKTERSİZ! ŞEREFSİZ HERİF! Senin sadakanı istemiyorum ben! Hep parayla satın aldın insanları! Bu holdingi alın teri ile mi kurdun lan sen! YALANCI ŞEREFSİZ! Siyasetçi, bürokrat önüne kim çıktıysa satın aldın lan sen! Abi ölümü veya hayatı da satın alabilir misin? Şimdi tetiğe bassam benim için üzülür müsün? Yoksa iki gün üzülüyormuş gibi yapıp, hayatına devam mı edersin? Bence hayatına devam edersin. Tabii ki devam edersin! Holdingde fıstık gibi hatunlar! Üç katlı, havuzlu, hamamı ve sineması olan evinde, seni bekleyen güzel bir eş, bir erkek, bir kız çocuğu…
Havuzu, hamamı, sineması olan kaç ev var? Böyle bir eve sahip kaç kişi var lan! Mesela bir maden işçisi böyle bir ev alabilir mi? Asla alamaz! Ama sen aldın! Ama nasıl aldın! Çünkü ÇALDIN!!!!”
“Ahmet bak kardeşim, ayıp ediyorsun! Ben bu vatana hizmet ediyorum!”
“SİKTİR LAN!!!! Vatana hizmetmiş! Ulan sen askerliği bile parayla yaptın! Sen ve senin gibiler hep bu ülkenin kaymağını yedi! Bana “vatandan” dem vurma abi! Abi sen benim hayatımı çaldın! Abi sen benim adımı çaldın! Ben hiçbir zaman “Ahmet” olamadım! Ben hep Aslan’ın kardeşiydim! Aslan’ın beslediği, baktığı asalak kardeşi! Abi sen benim gölgemi bile çaldın! Ben bu hayatta hiçbir şeyi beceremedim! Başaramadım! Hiçbir şey yapamadım! Hep Yıktım! Hep kaçtım! Hep saklandım! Hep korktum! Hep kendimden utanarak yaşadım!”
“Ahmet bak dinle! Benim güzel kardeşim! Hani sen hep bir sahaf dükkanı açmak istiyordun ya. Sana açalım demiştim. Sen yine gurur yapıp kabul etmemiştin. Hatırladın mı? Sana o dükkanı açarız! İstediği kitabı alıp satarsın. NE OLUR! SANA YALVARIYORUM! BIRAK O SİLAHI!!! Beni düşünmüyorsan, anne ve babamızı düşün! KENDİNE ZARAR VERME!”
“ABİ senin sadakanı istemiyorum BEN! Zaten annem ve babamın has evladı sensin! Sana bir şey olmadığı sürece kime ne olduğunun hiçbir önemi yok! Abi sana bir soru sormak istiyorum.”
Sor benim güzel kardeşim! Sor! Ne sormak istiyorsa onu sor!”
“Abi sen hiç yalnız… Yapayalnız… Kaldın mı?”
“…”
“Cevap bile veremiyorsun! Çünkü sen hiç yalnız kalmadın! Sen kafanı dinleyebilmek için yalnız kalmayı tercih ettin! Ulan senin yalnızlığın bile lüks! Ben hep yalnız kaldım abi. Yalnızlığı görüp, yalnızlığı yaşadım abi! Yalnızlığı görüp, yalnızlığı yaşamak için kaç ömür harcamak lazım? Biliyor musun abi? Birden fazla ömür harcamak lazım abi. Abi biliyor musun yalnızlığım yetmiyormuş gibi bir sürü sağlık sorunum da var. Boynumda, belimde fıtık var. Dizlerim kireçlenmiş. Kalbimin ritmi bozuk. Gözlerim uzağı görmüyor. Ağzımda diş kalmadı. Kafam, ruhum zaten paramparça! Ha birde bende düztaban var abi… Baştan ayağa sorunum ben abi!”
“Sorunlarının hepsini birlikte çözeriz Ahmet!”
“Çözemeyiz abi. Bizler sadece aciz insanlarız. Gücümüz neye yeter ki? Tanrı bile yedi günde kendiyarattığı dünyadaki sorunları çözemiyor! Biz nasıl çözelim! Birazdan kendimi öldüreceğim abi! Çoğu insana göre bu çok kötü bir olay! Benim içinse başıma gelecek en iyi olay!”
Bir silah sesi duyuldu! Ahmet yere düştü. Ama silah sesleri kesilmedi! Çünkü uzun zamandır ölüm tehditleri alıyordum. Bana yapılan bir suikast girişiminde kardeşim Ahmet vurulup yere düşmüştü. Hemen yanına koştum! Korumalarım ateşe karşılık veriyordu.
“Ahmet kardeşim! Nasılsın!”
“Ulan abi sana atılan mermileri bile bana yedirdin ya! Ben sana ne diyeyim! Olurda ölürsem, öldüğüm için değil! Senin yerine öldüğüm için üzülürüm!”
…
Gözümü açtığımda hastanedeydim. Yine ölememiştim! Yine başaramamıştım! Yine elime yüzüme bulaştırmıştım! İşin daha kötü tarafı yine abime borçlanmıştım! Yine abim kahraman olmuştu! Oysaki ben abimi kurtarmıştım! Neyse! Zaten kimin umurunda ki!
Ne yapacağımı hiç bilmiyorum! Hiçbir zaman ne yapacağımı bilemedim!
Şimdi Tanrı’ya bir soru sormak isterim:
“Yaşanmamış bir hayat nasıl geri alınabilir?”
Yorum Bırakın