Köpüklü hırçın dalgaların kumlarla buluştuğu bir sahil de,
Kısa ama masalsı bir an.
İnce kumlara gömülen ayaklarıma yardımcı arayan ellerim.
Fazlaca budağı, sağa sola uzanmış dallarıyla tutunabildiğim bir dal, işte tam önümde,
Her yöne koşan ahmak sanki.
Yıldız parıltısında kumlara uzanmış bir yoldaş.
Hadera sarmaşığı gibi sıkıca sarıldım ellerimle.
Bir kaç adım sonra tam karşımda duran;
Lacivert asi denizin dalgalarının yoğurduğu,
Yelken direkleri gibi yalnız,
Uzunca bir dal daha.
Nice derdi göğüslemiş, toprağından değil, küllerinden filizlenmiş bir beden.
Diğer elimde ki, çokca budaklı dala elvada.
Yeni destekcim, karadeniz de yolunu kaybetmiş, incecik çınar.
Denizde süzülen sandalla yarış da,
Aynası mavi suların izinde gölgem,
Başka bir boyutta.
Alaca düz kumlar da yürümeye devam.
Bir kaç adım sonra,
Suların üzerinden akarken, hiç yorulmayacağı kadar, pürüzsüz bir dal daha.
Mavi bir göl kıyısında,
Sakince yeşeren tek parça, dokuz boğumlu bir kamış.
Yüzünde ki gülümsemeyle,
Elleri belinde duygusuzca, hiç olgunlaşlamış bir beden gibi duruyor karşımda.
Evveli bulduğum, incecik çınar diğer ellerim de.
Yelken direği kadar yalnız ama sağlam olanla yola devam.
Yaşamın her kısıyında bir yaşam,
Ve bir yaşam daha...
Anı önemli kılan, bizlerin onlara yüklediği anlam.
Çıkarılan anlamlara hepimiz yüzeysel olarak hakimiz.
Unutulmaz olanlar; anlamlar yükledigimiz an'lar.
Yorum Bırakın