Baba korkusundan doğan mektuplar: Brief an den Vater(Babaya Mektup)

Baba korkusundan doğan mektuplar: Brief an den Vater(Babaya Mektup)
  • 6
    0
    0
    0
  • Milena'ya yazdigi mektuplar haric, butun eserlerini almanca kaleme alan ve çoğunda kendisiyle ilgili yazan Kafka, eserlerinde  modern topluma dair zayıflık, çaresizlik gibi eleştirel düşünceler yer vermiş. Babaya mektup yazısı yazarın anlatı perspektifinden yazılmış ve temelde babasıyla olan ilişkisinde zayıflık ve psikolojik durumlarda söz konusudur. Bu yazılı mektup Kafka'nın babasına asla ulaşmamış bu nedenle uzlaşma ve yeniden değerlendirme gibi bir şeyin gerçekleşmesi pek olası değildi. 

    Çocukluğundan beri babasının davranışlarının onu nasıl etkilediğini babasına anlatmaya çalışmış ve babasından nefret duygusuyla bahsetmiş mektuplarında. Hayatındaki tüm sorunlardan bu deneyimlerin bir kısmınını da eklemiş. Kafka kendisiyle yüzleşmek yerine aslında kendisine yazdığı mektupla yüzleşmiştir. Geçmişine bir pencere açmıştır ama yaralarını iyileştirememektedir.

    Babasına yıllardır mektup yazdıgını söyledi. Bu mektupta korkutucu bir babayı canlandırmasına olanak tanıyan belli bir mesafeyi korudu. Bu tasvir mektubun saçmalığını ortaya koyuyordu. Bu mektubu yazmak Kafka için bir kaçıştır. Böyle bir babanın oğlu olmanın suçluluğunu yaşamış hep.

    Mektubunda ayrıca despotik babasının diğer insanlarla, arkadaşlarıyla ve nişanlılarıyla olan ilişkilerindeki davranışlarının işine ve hatta dinine olan talihsiz etkisinide ele almış. Tüm bunlara rağmen geçmişte yaşanan olayların aslında sorumlusunun babası olmadığını anlatmaya çalışır. Mektubu sonunda ikisi arasında uzlaşma ve anlayışa yol açsada ancak Hermann Kafka mektubu asla alamamıştır. Kafka daha sonra onlara babasının bakış açısını anlatır. Çocuklarına mali açıdan kaygısız bir yaşam sağlamak için çok çalışıyor ama Franz çekingen, soğuk ve ulaşılmaz biri. Bu babaya nankörlük gibi görünüyor olmalı ki bu nedenle ona göre, zor ilişkilerinin sorumlusu yalnızca oğludur. Kafka babasının suçlamalarına yanıt verir ve aslında babanın bir suçu yoktur ama oğlu da masumdur. Mektubun amacı babasının masumiyetini kabul etmesidir.

     „Ich wäre glücklich gewesen, Dich als Freund, als Chef, als Onkel, als Großvater, ja selbst als Schwiegervater zu haben. Nur eben als Vater warst Du zu stark für mich". (Seni bir arkadaş, bir patron, bir amca, bir dede, hatta bir kayınpeder olarak görmek beni çok mutlu ederdi. Bir baba olarak benim için çok güçlüydün.)


    Baba açısından bakıldığında bu korku ve herhangi bir suçlama kontrol altına alınamaz. Hayatını ailesi tarafından duyulmak için kaçarak geçirmistir. Oğul, çıkarlarının söz konusu olduğunu fark etmesiyle babanın korkusu bu sonuçları nankörlük olarak yorumluyor.

     „Deine äußerst wirkungsvollen, wenigstens mir gegenüber niemals versagenden rednerischen Mittel bei der Erziehung waren: Schimpfen, Drohen, Ironie, böses Lachen und – merkwürdiger Weise – Selbstbeklagung. In Wirklichkeit wurden die Heiratsversuche der großartigste und hoffnungsreichste Versuch, Dir zu entgehen, entsprechend großartig war dann allerdings auch das Misslingen.“ (En azından konu bana geldiğinde asla başarısız olmayan son derece etkili hitabet eğitim araçlarınız şunlardı: küfür, tehditler, ironi, kötü kahkaha ve - yeterince tuhaf bir şekilde - kendinden şikayet. Gerçekte, evlilik girişimleri sizden kaçmaya yönelik en büyük ve en umut verici girişimdi, ancak başarısızlık da buna paralel olarak büyüktü.)

    Kafka, babası ile kendisi arasındaki yabancılaşmanın suçluluk duygusu konusunu tartışır ve her ikisinin de suçsuz olduğuna inandığını vurgular. Ama yabancılaşmaya babası neden olmuş ve baba figürü onun için fazla güçlüydü. Sonuç olarak babasının onun üzerinde çok belirgin ve baskıcı bir etkisi oldu. Öfkesinde babasından korkmak yerine yarattığı ve Kafka'nın yıllardır bununla baş edemediği söylenir. Belki de baba kusundan böyle bir baba yaratmıştır. Üstelik babası istediği kadınla planladığı evliliğe izin vermemiştir. 

    Babanın yetiştirilme yöntemlerini ve bunların kendisi üzerinde bıraktığı izlenimi anlatmış. Özellikle gençliğinde babası dükkânda çok çalıştığı için onu nadiren görüyor. Bir gece içmek için su istemiş, bu durumda babasını o kadar kızdırmış ki onu balkona kilitlemiş. Bu deneyim oğul için travmatikti. Sert ceza, oğlunun istediği şeyle orantısızdı. O andan itibaren oğul, babasının onu her an cezalandırabileceği korkusuyla yaşamış. Ve Kafka sık sık babasının torununun torunuyla geliştirdiği sıcak ilişkiye değiniyor.

    „Ich zerreiße dich wie einen Fisch.

    Er soll krepieren, der kranke Hund.

    Die Gottselige hat mir viel Schweinerei hinterlassen.

    Leg’s auf den Nachttisch"

    (Seni balık gibi parçalayacağım.

    Bırakın ölsün, hasta köpek.

    Tanrısal olan bana bir sürü karışıklık bıraktı.

    Komodin üzerine koyun)

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.