Sisli perdeler şehri sarmayı bıraktığında apaçık ortadaydı.
Yalın bir bakış atmış,
trafikte kalıp mendil satan elleriyle
bana uzattığı masumiyetini yoksulluğuyla örtmeye çalışan ifadeleri,
sisli perdeler şehri sarmayı bıraktığında
yalın ayak ilerleyen faniliğini,
ölmekten bıkmış sabahları,
beni, bizi, şehirliyi küstüren duaları,
önüne atılmış birkaç meteliği kaldıramayan ama güçlü takınmaya çalışan yüreği,
kanayan ruhuyla, sabahın sisli vakitlerini aratmayan günleri yoran ve egzoz kokusu ağırlığında,
sisli perdeler şehri sarmayı bıraktığında
uykucu şehrin insanlarını görmeğe yanaşan niyetiyle
uzanan ellerindeki, KDV'li vicdansızlıklarla koltuklarından kalkmayanların paha biçilmez meclis konuşmalarından
faydasız kalan ve henüz 3 yaşındayken büyüyen ve insansızca, tek başına ölen umutlarıyla yapayalnızdı.
Kendiyle yüzleşmekten bir an olsun geri duramayan gözlerindeki acının yansımasıyla güne başlamaktaki küfrü tadan bizlerin,
önünden geçen hiçlerin ruhsuzluğuna laf geçiremeyen ve 7 yaşındayken bir trafik kazasında hayata direnmeyi terkeden kimsesizliğinin,
kaldırıma yansıyan hafızalarda yer edinemeyen görüntüsüyle
unutulan olmayı seçmemişti.
Yorum Bırakın