Kafka’ya Mektuplar XXXIV

Kafka’ya Mektuplar XXXIV
  • 4
    0
    0
    0
  • Sevgili Kafka,

    Ara sıra içime yazılarda kendimi sana ve her şeye karşı eziyor olduğum hissi zuhur ediyor. Kafamın üstünde peşi sıra özlem bulutları geziyormuş gibi görünse de aslında bugünde ve yarında olan stabil durum beni mutlu mesut geçindirmeye yetiyor. Konfor alanımdan zor çıkabiliyor oluşum da bunu destekler nitelikte. Yani her insanın içinde olan bundan daha fazlası olabilme ihtimalime bile çok fazla heyecanlanamıyorum. Herkes büyük adam olacakmış gibi izledik ve okuduk ama bu yanılgı mutluluğumuzu bu kadar perçinlememeli diye düşünüyorum. Bir şeyler ortaya çıkarmak beni müthiş özel hissettiriyor, ama aynı zamanda ne yapacağımın bana söylenmesi de içimdeki kurulu düzeni rahatlatıyor. Pekala kafa yorabilirim ama lüzum yok; ben görev adamıyım. Her insanın kendi içinde özel olduğu fikrine de katılmıyorum bu arada; etkisiz insanlar özel olamaz. Kötü insanlar var ve kötü insanlar da özel olamaz. Salt kötü var mıdır? Evet vardır. Doğuştan mıdır travma mıdır? Beni ilgilendirmez. Kafka, bu konuda bütün felsefelere karşı çok keskin görüşlerim var. Yalan söylemek arkadan konuşmak, bunlardan bahsetmiyorum. Bunlar bir terazide kötü bile sayılmıyor. Belki cesaret denen şey kötüye bir destektir. Çünkü ben bile isteye bir zarar yaratmayı düşünsem dahi sonuçlarından korkarım. Tehlikeli bir sonucu göze alan da büyük olasılıkla bencildir. Sonuç olarak dengeyi yakalayabilen herkes benim gözümde iyidir, güzeldir, sadece yaşamaya çalışıyordur, buna saygı duyarım. Hata yapan öğrencidir henüz; genç yaşta öğretmen olana da pek rastlamadım. -elbette sen hariç-

     

    Aslında bahsettiğim o ezilme hissi de beni rahatsız etmiyor. Bazı şeyler gerçek olmasa dile getirilmez, bunu masaya yatırdığıma göre biraz da öyleyim. Ama ne yapalım, böyle var olmayı seçtiysem bu benim tek seçeneğim olabilir. Biliyor musun ara sıra seni de bu konuda kıskanıyorum. Kendi kendime çabalamak yerine ben de olduğum yerden nasıl bir insan olursam olayım gerçekten bir yerlerde var olduğumu bilerek yerimde oturabilirdim. Bu köklü bir değişim yaratır mıydı tartışılır ama şunu biliyorum ki kendisine inanılan bir insanın yapabileceklerinin bir limiti yok. Senin limitin yok. Bir tutkum olsaydı ve ona sımsıkı bağlanıp hayatımı o yönde şekillendirseydim her şey farklı olurdu ama ne yazık ki benim tutkularımın her alanda ufak ufak yüzdeleri var. Yani her şeyden biraz var ama hiçbir şeyden tam yok. Biraz yazabiliyorum, biraz çizebiliyorum, biraz okuyabiliyorum, biraz yaratıcıyım, biraz çalışkanım. O yüzden de biraz mutluyum ama dediğim gibi yaşama motivasyonuma yetiyor.

     

    Önceleri kendimden bu kadar bahsetmezdim. Sanırım başka şeylere dair konuşacak çok bir şeyim kalmadı. Bak son paragraf, ama kalmadı bitti. Hafızam eskidi, silindi, silindi. Gerekli ve tatlı bir son olsun istiyorum.

     


    Bir, belki iki. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.