Konserler Tekel Mi ?

Konserler Tekel Mi ?
  • 0
    0
    0
    0
  • Eğlence sektörü, var oluşundan bu yana sömürünün fazlaca hissedildiği bir iş alanı olarak yaşamına devam ediyor. Eğlence sektörü, diğer iş alanlarına nazaran gözden uzak ve ışıltılı bir dünyada varlığını sürdürüyor. Müzik de eğlence sektörünün alt dallarından biri olarak sömürüden nasibi fazlasıyla alıyor. Dışarıdan bakıldığında, bu ışıltılı gece hayatında her şey yolunda gibi görünüyor. İşin aslı ise içler acısı. Gelin bu görkemli dünyadaki sömürü hiyerarşisine hep birlikte göz atalım. 

    Avrupalı’nın  ‘’management’’ dediği, Türkçe’si ise ‘yönetmek’ anlamına gelen bir kelime var. Biz batıdaki telaffuz biçimiyle kullanıyoruz. Menaje etmek, menajer diyoruz. Menajer kelimesi, müzik dünyasının vazgeçilmez jargonlarından biridir.Bir soru ile karşılaştığında ''Menajerim cevaplayacaktır...'' diyenler bile var. Nefes alsanız menajerinizden izin almanız gerekir bu düzende. Çünkü o bir ‘yönlendirici’dir. Benzer bir örnek futbol ve basketbol dünyasında da mevcut. Spor dünyasında dönen nakit paranın, müzik dünyasına göre 20-30 misli fazla olduğundan, spor dünyasında menajer avantajını yaşamanız daha mümkündür. Müzik dünyasında ise dezavantajlar kıyısındadır. Menajer sizi rezil de edebilir vezir de… Özetle menajer demek; size iş bağlantısı kuran, sizi temsil eden, bunun karşılığında sizden belirli bir ücret veya  komisyon alan, sizin adınıza çalışan bir işçidir. Peki nasıl oluyor da bu işçi, size patron olup sözünün üstüne söz söylenmiyor ? Sistem işleyişi tam da burada başlıyor.

    Örneklendirmelerimizi harflar üzerinden tanımlayalım. Siz A isimli  bir müzik grubusunuz. Sahne performansı ile para kazanıyorsunuz. X isimli bir eğlende mekanı var. Bu eğlence mekanı ise müzik gruplarını sahnesine çıkararak para kazanıyor. X mekanı bir ticari işletmedir.

    Milenyum dönemine geçilmesiyle birlikte müzik sektöründeki kapitaller servetlerine servet kattılar. Menajerler ise büyüyüp kartelleşmeye başladı. Ne kadar çok mekanı ve müzik grubunu elinde tutarsan o kadar güçlüsün demektir. Bazı menajerler/firmalar o kadar tekelleşip büyüdüler ki; onların portföyünde yer almazsanız aç kalıyorsunuz.

    Varsayalım X mekanı, sizi; yani A isimli müzik grubunu sahnesine çıkarmak istiyor. X mekanı sizinle iletişime geçmeden evvel kendi kendine ufak bir arge çalışması yapıyor. Bu ön hazırlık süreci; son konserlerinize kaç kişi gelmiş, grubun sosyal medyadaki takipçi sayısı, dijital platformlardaki dinlenme sayıları, bilet fiyatları vs. ile ilgili oluyor. 

    Varsayalım ki son 10 konserinizin dinleyici ortalaması 500 olsun.  X mekanı eline hesap makinası alıp işe başlıyor. Bilet fiyatının 300 TL olduğunu varsayalım (piyasanın güncel ortalaması budur) 300 TL x 500 kişi = 150.000,00 TL bilet hasılatı yapıyor. Konser dinleyicileri yaklaşık bilet ücreti kadar, yani  300 TL içecek ücreti ödüyor. Bu da150.000,00 TL daha ek hasılat yapıyor. Özetle X mekanı konserden toplamda 300.000,00 TL ciro yapacak. İçecek maliyeti, o gün o konserde çalışacak personellerin giderleri, kesilen biletlerin KDV’si ve stopajı vs. derken cironun %25 ’si maliyet olarak giderleşiyor. Yani X mekanı toplamda ortalama 225.000,00 TL kar elde etmiş olacak. Genelde bunun 75.000,00 TL’sini yani %33’ünü müzik grubuna/ismine veriyor. Her grubun kaşe(konser ücreti) rakamları farklı olmakla birlikte biz ortalamalar üzerinden yola devam edelim. 

    Yukarıdaki senaryoda müzik grubu her zaman avantajlıydı. Çünkü konsere çıkmadan evvel alacağı ücret hesabına yatıyordu. Olası bir risk %100 X isimli mekanın aleyhineydi. Müzik grubu almış olacağı 75.000,00 TL konser kaşesinden; rodi, sesçi, tur menajeri, menajer komisyonu, ulaşım masrafı, konaklama masrafı, iaşe giderlerini düştüğünde 3-5 kuruş bir para eline kalıyordu. Tüm bu masrafları düştüğünüzde 4 kişilik bir müzik grubu ortalama kişi başı 5.000-10.000 TL arasında para kazanabiliyordu. Özetle arkadaşlar, konser ticareti bu şekilde gerçekleşiyor(du). Taa ki pandemiye kadar.

    Peki ya  pandeminden sonra ne oldu ?

    Pandemiden sonra mekanlar risk almaktan vazgeçti. Her işletme gibi mekanlar da önünü göremedi. Müzik sektörü pandemide olumsuz olarak en çok etkilenen sektörlerin başında geldi.  Hasılat anlamında başarısız olacak 4-5 konser, X mekanının kapanmasına vesile olacak kadar tehlikeliydi. Pandemiden sonra konser kitlelerinde gözle görülür düşüşler oldu. İnsanlar işlerini, aşlarını kaybederken konserlere bütçe ayıramaz hale geldi. Bu da mekanların maliyet tahmininde yanılmasına sebep oldu. Haliyle 2020-2021-2022 yılları konser anlamında en verimsiz seneler olarak kayıtlara geçti.

    Mekanların kapandığı veya konsept değiştirdiği bir dönem yaşandı. Rock bar, türkü bar oldu. Türkü bar gazino oldu... Her mekan batmamak için farklı arayışlara girdi. Bu durumdan tabi ki en çok müzisyenler etkilendi. Konserler iptal edildi, az bilet kesilen konserler yaşandı. Gruplar yeni konser teklifleri alamamaya başladı. Mekanlar borç işleviyle gruplara paralarını ödemedi. Bir sürü olumsuz olaylar yaşandı.

    Hal böyle olunca araya hemen 3. kişiler dahil oldu. Bilmem ne yapım, falanca menajerlik vs. gibi firmalar türedi. Var olanlar da piyasayı sarmaya başladı.

    Peki ya bu firmalar ne yaptı ?

    Öncelikle bu firmalar-isimler müzisyen portföyünü genişlettiler. Bunu maddi kazanç vaat ederek yaptılar. Müzik gruplarına/isimlerine belirli bir ücret (kaşe) vaat ettiler. Mekanlara ise hiçbir şey vaat etmediler. Mekanları avuçlarının içlerine aldılar. X mekanı artık aracı firmalar vasıtasıyla konser yapmaya başladılar.

    Hikaye git gide karmaşıklaşıyor. Senaryoyu başa saralım. Aracı menajer firmaya Z diyelim şimdilik. Z  firması, A isimli müzik grubuna/ismine 10 konserlik bir turne teklif ediyor. Her bir konser için 50.000 TL civarı bir ücret ile anlaşılıyor. Pandemide yaşananlardan sonra A grubu, bu teklife tamam diyor. 4 kişilik bir grupta her üye ortalama 15.000 TL kazanacak haliyle. Çünkü pandemi müzisyenleri aç bırakmıştı... Z firması, 10 farklı şehirde farklı X mekanlarını buldu.  A grubunun konser yapacağını ve bu konser için X mekanından ücret istemediğini belirtiyor. X mekanı 0 (sıfır) risk alacağından bu teklife tamam diyor. Çünkü bilet organizasyonundan zarar etmeyecek. Anlaşmalar sağlanıyor, tarihler belirlenip imzalar atılıyor.

    Peki ya sonra neler oluyor ?

    Z menajer firması işe hızlı başlıyor. Dijital bilet satış kurumlarından biriyle anlaşıyor. Biletler en az 1.5 ay öncesinden satışa çıkıyor. Son 2 hafta kala (satışlar iyi değilse) 1 alana 1 bedava gibi satış kampanyaları başlıyor. Sosyal medyada reklamlar verilmeye başlanıyor. Epey bir para harcanıyor şimdiden değil mi ? Yetmiyor! Konserin gerçekleşeceği bölgede afişler asılmaya başlanıyor. Bunların hepsini Z isimli menajerlik firması yapıyor. Peki ya bu firma bunları neden yapıyor ?

    Günün sonunda 500 bilet satıldığını varsayalım. Ortalama konser ücretinin 300 TL olduğunu varsayarsak; 300 TL x 500 kişi = 150.000 Tl hasılat yapıyor. Z firması grubun konser reklamları, kesilen biletlerin KDV’si, bilet satışı için site komisyonu, grubun ve back round ekibin konaklaması, ekibin ulaşımı, ses mühendisi ücreti, rodinin ücreti, iaşe gideri vs. derken ortalama 50.000,00 TL bir para harcıyor. Konserin yapılacağı alan ve şehir de maliyetleri doğrudan etkiliyor. Eğer ki konser İstanbul'da gerçekleşecekse maliyetler yarı yarıya iniyor.

    Z firması, A isimli müzik grubuna 50.000 TL  vermişti. Z firması bu işten 50.000 TL kar yapıyor. Eğer ki konsere 500 kişiden fazla giden olursa daha da çok kar yapıyor. Olur da 500 kişiden az bir rakam ortaya çıkarsa daha az kar yapıyor. Düşünsenize Z firmasının portföyünde 10 grup olsa, her grup ayda 4 konser yapsa... Z firması ayda 2.000.000,00 TL civarında bir para kazanıyor. Peki ya konseri yapan gruplar ne kazanıyor ? Olur da Z firması konserden az kazanırsa bir sonraki turne için A grubuyla çalışmıyor. Yani sistemin dışına itiyor. Veya daha az bir kaşe ücreti teklif ediyor. A grubu sistemin dışına çıkmamak için Z firmasının her dediğini yapmak zorunda kalıyor. Hatta ve hatta gruplar konserlere insan çekebilmek için kendi bütçelerinden reklam ve tanıtım yapıyorlar. Diğer ihtimal daha var, o da aç kalmak mı dersin...

    Yukarıda yazılan senaryoda her şey legal ve normal görünüyor değil mi ? Normal olmayan şeyler günü sonunda başlıyor. Bu sistem o kadar güzel işliyor ki, artık müzik gruplarının menajerleri olmamaya başlıyor. Menajerlik (aracı) firmalar ile çalışmaya başlıyorlar. Mekanlar artık müzisyen ile muhatap olmuyor. Aracı firma ile %0 riskli konserler yapıyor.

    Müzik grupları ise garanti kaşe aldığı için diğerleri ne kazanmış ne kaybetmiş umursamıyor. Kapitalizmin zirvesinde bir yaşantı başlıyor. Aracı firmalar risk alıyor gibi görünse de pastadan en büyük payını hep onlar alıyor. 10 konserden battıklarında 3 konser ile telafi ediyorlar. Müzisyen portföylerini o kadar çok genişletiyorlar ki… Artık masa altından sopa gösteriyorlar. Müzik grupları ‘’Başka firma lie çalışırsan bir daha seninle çalışmayız.’’ gibi legal tehditler almaya başlıyor. Çünkü aracı firmalar o kadar güçleler ki belediye konserlerini bile kendi tekellerine almış durumdalar.

    Müzik grupları biraz korkudan biraz da sektörden uzaklaşmamak için aracı firmalara boyun eğmeyi kabul ediyorlar. 5 sene önce bir konserden 50.000 TL kazanan grup bugün de aynı parayı kazanıyor. Kazançları enflasyonun altına eziliyor. Artık müzik grupları konser yapmaktan keyif almadıklarını dile getiriyorlar. Müziği bırakanlar, intihar edip yaşamına son verenler insanlar var bu düzende. 

    Mekanlar ise menajer firmalarına karşı duramıyorlar. Çünkü müzisyenler onların elinde. Artık ne mekanlar ne de müzisyler menajerlik firmalarının sözünden çıkamaz bir hale geldi. Buna kapitalist müzik düzeni diyebiliriz...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.