Trenler Köprülerden Geçerse Atlayasım Geliyor

Trenler Köprülerden Geçerse Atlayasım Geliyor
  • 1
    0
    0
    0
  • Umutlar denizinde yüzmeyi düşlerken kendi intihar senaryolarını cebindeki not defterinde bulur insan. Her şeyin en kötü şekilde sonuçlanacağını bilmek gibi korkutucu bir yeteneğe sahip olduğunu sanır, kurar durur. Kurduğu korkunç senaryolarının hiçbiri gerçekleşmese dahi hepsini yaşamış kadar olur. 

    Sana hiç bilmediğin bir karanlık kuyunun içinden yazıyorum. Buraya ilk düştüğüm günlerden çok farklıyım. Düşündükçe, erdim. Erdikten sonra düşünerek kafayı yedim. Şimdiyse düşünebilecek bir beyne sahip olamamanın verdiği boşluk ile süzülüyorum karanlıkta.

    Nice yalanlar söylediler bizlere, bir kez olsun inanmadım ama. Belki -mış gibi yaptım, affet. Belki bir ev yaparım sana diye mimari öğrendim; okursun diye şiirler yazdım; dinlersin diye şarkılar yaptım. Bunların hiçbirinin değeri yok. Aynaya baktığımda hala benden uzaktasın. Bir kül gibi dağılıyor yansımama içimdeki yalnızlığın kuruluğu ve sıradanlığı.

    Hayretler ederken buluyorum kendimi. Tavanlara bakmıyorum artık çok fazla. Yerlere de bakmıyorum. Gökyüzüne daha çok bakıyorum. Ulaşmak istediğimi sandığım şeylerin hayaliyle yanıp tutuşurken etrafımdaki güzel çiçeklerin hiçbirini koklayamıyor; BÜYÜK MANZARAYI GÖREMİYORUM ELİSA.

    Sağlık konusuna kafamı taktım bir ara (bir günlüğüne) daha az şekerli yedim daha çok su içtim. Ertesi gün hazin şekilde öleceğimden korktuğum için tekrardan istediğim gibi yaşamaya karar verdim. Olur da korkunç bir sona hazırlanırsam diye yastığımın altına üç tane azı dişi biriktirdim.

    Hiçbirini anlamıyorsun biliyorum. Artık anılarımdan damıtılmış kelimeler dökülmüyor dudaklarımdan Elisa. Her şeyin değişmesi gibi ben de değiştim. O kişi değilim artık. Keşke olabilsem diye geçmişe halat bağlamaya çalıştım bir müddet. Bileklerimin morluğu bu yüzden hep.

    Çok uzun cümleler kuramıyorum görüyorsun. Seni sevdiğim sokakları, caddeleri ve köy yollarını gezip durmak istemek gibi bir romantizme kapılmak istiyorum bazen. Olmuyor. Artık içimde gözyaşlarıyla dolu, yoğun bir kırmızılıkla kaplı hisler, duygular yok. Ellerimle boğazına sarılmış bulundum ruhumun. 

    Kendimden kaçmak isterken kayboldum.

    Bana zarar veriyor sandığım her şey beni ben yapan şeylermiş. Sevmek, kahrolmak, aşık olmak, üzülmek, hislenmek ve bir cesaret bayrağını dalgalandırarak avuçlarım nasır tutana kadar dosdoğru yürümekmiş ben olmak. 

    Yakama yapışıyorum bazen balkonda otururken. "Söyleyecek hiç mi bir şeyin yok ulan!" diye bağırıyorum kendime. Ruhsuzluğum için kendime kızıyorum. Sallanan kollarımı kavrayıp çatırdatasım, canımı acıtasım geliyor. Belki de fark etmem içindir.

    Kafamın içinde sürekli bir saat tıklıyor. Geri mi sayıyor ileri mi sarılıyor bilmiyorum. Bazen düşünmek ister gibi oluyorum. Sonra boşveriyorum. 

    Artık hiçbir şeye nefesim yetmiyor. Bu nedenle daraldıkça daralıyorum. Metro camları, kuş sürüleri, gri gökyüzleri benimle beraber utana sıkıla şehri kat ediyor. Bazen gerçekten yol ortasına uzanasım geliyor.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.