Aynı konu, bu sefer;
Süleymancılar
Başrölümüz: Süleyman Hilmi Tunahan
1919 yılında Süleymaniye medresesinden mezun olmuş. Ardından önce İstanbul'da medrese hocalığı yapmış, medreseler kapanınca 1949'da kuran kurslarında ders vermeye başlamış.
Ancak ''Süleymancılık'' tabiri ölümünden yaklaşık 10 yıl sonra ortaya çıkıyor ve gerçek başrölü de görüyoruz.
Süleymancılık, eski Adalet Partisi milletvekili Kemal Kaçar öncülüğünce örgütleşiyor zamanla. 1972'den beri ise Diyanet İşleri Başkanlığı (bundan sonra kısaca diyanet diyeceğim) ile çatışmaya başlamıştır. Örgütlenmelerini ise Kur'an kursları aracılığıyla gerçekleştirmişlerdir. Yalnızca Antalya'da 109 gizli kurs, 729 Arapça ve Türkçe kitap, 729 öğretici ve 3892 öğrenci saptanmıştır. Resmi saptamalar ise ülke genelince 867 kurs olduğunu söylüyor.
Ve yine Diyanet'e göre Süleymancıların tek bir amacı vardır:
'Türkiye Cumhuriyetini yıkmak.'
Bunun için önce Diyanet'i ele geçirmek isterler. Başaramayınca saldırlar başlamıştır. Diyanet de Süleymancılara karşı boş durmamak ister. Bu örgütten kurtulmak için bulunan ilk çözüm, Kur'an kurslarının hazineleştirilmesidir. Ancak bu basit çözümün bile uygulanmasına bir şekilde engel olunmuştur.
17 Ekim 1971'de yönetmeliğe eklenen madde ile tüm Kur'an kursları Diyanete devredilmiştir. Süleymancılar 'dernek' isimlerini değiştirerek az da olsa kurtulmuştur ancak işler yeni kızışmıştır.
1973'de Almanya'da İslam Kültür Merkezlerinin kurulmasıyla Süleymancılar yurt dışında da kurslar açmaya başladı. Yaklaşık 270 kurs açıldı Almanya'da.
Diyanet Süleymancılara dava açtırıyor. Diyanet uğraş verse de dava Süleymancılar lehine sonuçlanıyor. Diyanet başkanı Tayyar Altıkulaç istifa ediyor.
Süleymancıların Almanya'daki düşmanı ise Mete Aksu'dur. Kendisi Süleymancıların daha kapsamlı işlerine engel olmuştur. Ancak tek başına bütün örgüte fazla direnemedi ve Diyanet de Avrupa'da örgütlü değildi. Bu yüzden Avrupa'daki müslümanların temsilini İslami Kültür Merkezi(İKM) üstlenmek üzereydi.
Bu temsil onlara müslümanlara ek vergi de olmak üzere bir çok yetki sağlıyordu. İKM, bu temsil başvurusunda Almanya Büyük Mason Locasını da arkasına almıştı. (Süleymancılık ve masonluk? nasıl bir kafa nasıl bi bağ?)
Süleymancılar omurgasızdır. Kim onların suyuna giderse onları yalamaya bayılırlar. Hatta 2. Dünya Savaşında Hitlerin müslüman olduğunu, Türkiye'ye girmesini umup, 'dinsiz' İnönü hükümetini devirmesini umuyorlardı. Hatta bu nedenle Yugoslavya'ya gidip, temsili olarak İslam SS birliğine katıldılar. Savaştan sonra da Menderes ve DP'yi desteklediler.
1977'den itibaren AP'yi desteklediler, ve tarikatın başı Kemal Kaçar milletvekili seçildi. Ancak yine de tarikatın üst kademeleri Almanya'daydı. Almanya'da Sğleymancıların bu derecede popüler olmasının nedeni halkın cahilliğinden başka bir şey değildir.
Tüm bu çabaya ve popülerliğe rağmen istedikleri temsili elde edemediler ve o statüye ulaşamadılar. Mete Aksu'nun Masonları ikna mektupların bu engelde gerçekten büyük bir etkisi vardır. (Mason Locası 1980 - 01,02 yayınları)
Belki de o dernek statüsünü alsalardı, çok daha güçlenip başımıza tekrar bela olabilirlerdi. Kim bilir...
Yorum Bırakın