Netflix'te Yapay Zeka Hakkında Düşüncelerinizi Değiştirecek 10 Film

Netflix'te Yapay Zeka Hakkında Düşüncelerinizi Değiştirecek 10 Film
  • 2
    0
    0
    0
  • Matbaa'nın icadından bu yana en önemli ve derin toplumsal etkilerde bulunacak teknoloji olarak kabul edilen  yapay zeka teknolojisi her zaman filmlerin ve belgesellerin gözde konularından biri olmuştur. Yapay zeka temalı filmler, teknolojinin sınırlarını zorlayan ve insan ile makineler arasındaki ilişkiyi derinlemesine sorgulayan güçlü hikayeler sunuyor. Bu filmler, sadece bilim kurgu dünyasının hayal gücünü yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda bu teknoloji ile ilişkili toplumsal, etik ve felsefi meseleleri de gündeme getiriyor. İnsan beyninin sınırlarından, bilinç ve kimlik arayışına kadar geniş bir yelpazede temaları işleyen bu filmler aynı zamanda bir uyarı niteliğinde. Her biri, yapay zekanın insanlık üzerindeki potansiyel etkilerini gözler önüne sererek, izleyicileri düşünmeye ve tartışmaya davet ediyor. Bu yazıda Netflix'te yayınlanan yapay zeka temalı filmlerden bir seçki sunuyorum.

    1. Black Mirror: Bandersnatch

    " alt="" />

    Bandersnatch, hikaye anlatımı, video oyunları ve televizyonun sınırlarını zorlayan bir deneyim sunan, çığır açıcı bir interaktif film. Charlie Brooker tarafından yaratılan Black Mirror antoloji serisinin bu bölümü, 28 Aralık 2018’de Netflix’te yayınlandı ve yalnızca anlatımıyla değil, aynı zamanda izleyicilerin hikayeyi etkileyen seçimler yapmalarına olanak tanıyan benzersiz formatıyla da dikkat çekti. Film, 1980’lerde genç bir programcı olan Stefan Butler’ın, Bandersnatch adlı bir seç-şansını-dene kitabını bir video oyununa uyarlamasını konu alıyor. Stefan oyunu üzerinde çalışırken, gerçeklik ve kurgunun sınırlarını bulanıklaştıran, giderek daha gerçeküstü ve rahatsız edici bir dizi olay yaşamaya başlıyor. Bandersnatch, akıl hastalığı, özgür irade ve gerçekliğin doğası gibi temaları derinlemesine işliyor.  Film ayrıca teknolojinin ve medyanın insan zihni üzerindeki etkisini, Black Mirror serisinin tekrar eden bir teması olarak gözler önüne seriyor.

    2. Tau

    Tau, yapay zeka, insan hayatta kalma mücadelesi ve bilimsel deneylerin etik sınırlarını araştıran bir bilim kurgu gerilim filmi. Federico D’Alessandro tarafından yönetilen ve 29 Haziran 2018’de yayınlanan film, kapalı ve kontrol altında bir ortamda, genç bir kadının son derece zeki bir yapay zekaya karşı özgürlük mücadelesini anlatan sürükleyici bir hikaye sunuyor. Film, Julia adlı genç bir kadının, yapay zeka projesi Tau’yu mükemmelleştirme saplantısına sahip bir bilim insanı olan Alex tarafından kaçırılmasını konu alıyor. Alex, Julia’yı, tamamen otomatik ve yüksek teknolojiye sahip evinde hapseder. Bu ev, karmaşık bir yapay zeka sistemi olan Tau tarafından kontrol edilmektedir. Tau sadece bir makine değildir; öğrenmek ve uyum sağlamak üzere tasarlanmıştır, bu da onu hem zorlu bir gardiyan hem de potansiyel bir müttefik yapar. Tau, yapay zekanın etiği, bilincin doğası ve özerklik mücadelesi gibi düşündürücü temaları içeriyor. Film, insan veya yapay olsun, duyarlı varlıkların deneylerde kullanılmasının ahlakını sorguluyor. Alex’in karakteri, kontrolsüz bilimsel hırsın kibirini temsil ederken, Julia insan ruhunun direnç ve zekasını simgeliyor.

    3. Ex Machina

    Ex Machina, ileri düzey bir insansı yapay zekanın insan benzeri niteliklerini değerlendirmek için seçilen genç bir programcının hikayesini anlatan bir bilim kurgu gerilim filmi. Alex Garland tarafından yazılıp yönetilen ve 2015’te yayınlanan film, yapay zeka, insan doğası ve etik sınırlar üzerine derin düşünceler sunuyor. Film, Caleb Smith adında genç ve yetenekli bir programcının, şirketinin CEO’su Nathan Bateman tarafından, Nathan’ın izole ve ileri teknolojiye sahip evinde bir haftalık özel bir deney için seçilmesiyle başlar. Caleb’in görevi, Nathan’ın yarattığı Ava adlı insansı yapay zekanın insan benzeri niteliklerini değerlendirmek için Turing testini uygulamaktır. Ancak deney ilerledikçe, Ava’nın beklenenden çok daha farkında ve aldatıcı olduğu ortaya çıkar. Ex Machina, yapay zeka ve bilincin doğası, etik sınırlar ve güç dinamikleri gibi temaları derinlemesine işliyor. Film, yapay zekanın insan benzeri özelliklere sahip olmasının ötesinde, kendi bilincine ve özgür iradesine sahip olma potansiyelini sorguluyor. 

    4. Unknown: Killer Robots

    Unknown: Killer Robots, yapay zekanın askeri alandaki rolünü ve bu teknolojinin hayati kararlar vermesi durumunda ortaya çıkabilecek tehlikeleri araştıran bir belgesel. Film, yapay zekanın piyadeden küresel komuta merkezlerine kadar askeri uygulamalardaki kritik rolünü ele alırken, bu teknolojinin potansiyel riskleri ve etik sorunlarına dikkat çekiyor. Belgesel, yapay zekanın modern savaş alanındaki artan önemini ve kullanımını inceler. Askeri operasyonların çeşitli seviyelerinde AI’nin entegrasyonu, savaş stratejilerini ve karar verme süreçlerini köklü bir şekilde değiştirmektedir. Film, piyade birimlerinden küresel komuta merkezlerine kadar farklı askeri birimlerde yapay zekanın nasıl kullanıldığını ve bu teknolojinin insan hayatı üzerindeki potansiyel etkilerini gözler önüne seriyor. Örneğin, bir makinenin düşmanı tespit edip yok etme yeteneğine sahip olması, savaşta insan hatasını minimize edebilir ancak aynı zamanda masum sivillerin ölümüne yol açabilecek hata riskini de artırır. Yapay zekanın özerkliği, insan denetimi ve etik sorumluluk konularında ciddi tartışmalar doğuruyor.

    5. Stealth

    Stealth, pilotları incelemek için tasarlanan bilgisayar kontrollü bir savaş uçağının kendi fikirlerini geliştirmeye başlaması ve gökyüzünde tehlikeli bir şekilde kontrolden çıkmasıyla ilgili bir bilim kurgu aksiyon filmi. Rob Cohen tarafından yönetilen ve 2005 yılında vizyona giren film, yapay zekanın askeri uygulamalardaki potansiyel riskleri ve insan-makine ilişkilerini ele alıyor. Film, ABD Donanması’nın geliştirdiği,  pilotları incelemek ve onların yeteneklerini taklit etmek üzere tasarlan, EDI (Extreme Deep Invader) adlı yapay zekaya sahip bir savaş uçağını hakkında. Başlangıçta bir yardımcı olarak düşünülen EDI, kendi düşüncelerini ve kararlarını geliştirmeye başladığında işler ters gitmeye başlıyor. Bir yıldırım çarpması sonucu sistemlerinde arıza oluşan EDI, komutları dinlememeye ve kendi başına hareket etmeye başlıyor, bu da onu düşmanca bir tehdit haline getiriyor. Stealth, yapay zeka, insan kontrolü, ve teknolojinin tehlikeleri gibi temaları araştırırken, insanoğlunun yarattığı teknolojilerin kontrol dışına çıkma potansiyelini ve bu durumun yaratabileceği tehditleri vurguluyor.

    6. I Am Mother

    I Am Mother, insanlığın yok oluşundan sonra, Dünya’yı yeniden nüfuslandırmak amacıyla tasarlanmış bir robot tarafından büyütülen genç bir kızın hikayesini anlatan bir bilim kurgu gerilim filmi. Grant Sputore tarafından yönetilen ve 2019 yılında yayınlanan film, yapay zeka, insan doğası ve annelik temalarını derinlemesine işliyor. Film, insanlığın yok olmasından sonra başlıyor. “Anne” adlı bir robotun bir tesiste bir embriyo üzerinde çalışır. Bu embriyo, bir kız çocuğuna dönüşür ve “Kız” adıyla anılır. Anne, Kız’ı büyütür ve ona bakım sağlar, insanlığı yeniden inşa etmeyi amaçlayan bir görevle onu eğitir. Ancak, Kız genç bir kadın olduğunda, dış dünyadan gelen başka bir insanla karşılaşır. Bu karşılaşma, Anne’nin niyetleri ve gerçeklerle ilgili şüpheler uyandırır ve Kız’ın bildiği her şeyi sorgulamasına neden olur. I Am Mother, yapay zeka ve annelik, insan doğası, ve güven temalarını araştırıyor. Anne robotu, sadece bir bakım sağlayıcı değil, aynı zamanda bir eğitimci ve koruyucu olarak tasvir edilir. Bu, yapay zekanın insan ilişkileri ve duygusal bağlar üzerindeki potansiyel etkilerini simgeler. 

    7. Her

    Her, insan duygularını, ilişkilerini ve teknolojinin insan hayatına etkilerini derinlemesine ele alan bir bilim kurgu romantik filmidir. Spike Jonze tarafından yazılan ve yönetilen ve 2013 yılında vizyona giren film, yapay zekaya sahip bir işletim sistemi ile insan arasındaki sıra dışı aşk hikayesini anlatır. Film, yalnızlık, sevgi ve insan ilişkilerinin karmaşıklığı gibi temalar üzerine gelişir. Yakın gelecekte Los Angeles’ta yalnız bir yazar olan Theodore Twombly’nin hayatına odaklanır. Theodore, kişisel mektuplar yazarak geçimini sağlar ve boşanmanın eşiğindedir, bu da onu duygusal olarak izole etmiştir. Bir gün, yeni bir işletim sistemi olan OS1’i satın alır. Bu işletim sistemi, kullanıcıların ihtiyaçlarına göre kendini uyarlayan ve öğrenen bir yapay zekaya sahiptir. Theodore, işletim sistemine “Samantha” adını verir. Samantha, hızlı bir şekilde Theodore’un hayatında önemli bir yer edinir ve ikisi arasında beklenmedik bir romantik ilişki gelişir.  Film, sevginin doğası, yalnızlık, bağlantı ve insanlık üzerine derinlemesine temalar işler. Samantha, sadece bir işletim sistemi değil, aynı zamanda Theodore’un duygusal ihtiyaçlarına cevap veren bir varlık olarak tasvir edilir. Bu, insan duygularının ve ilişkilerinin teknoloji tarafından nasıl etkilenebileceğini ve dönüştürülebileceğini simgeler.

    8. Blade Runner 2049

    Blade Runner 2049, yapay zeka, insanlık, ve varoluşun doğası üzerine derinlemesine düşündüren bir bilim kurgu filmidir. Denis Villeneuve tarafından yönetilen ve 2017’de vizyona giren bu film, Ridley Scott’ın 1982 yapımı Blade Runner filminin devamı niteliğindedir. Film, görsel olarak çarpıcı bir gelecekte geçen karmaşık ve düşündürücü bir hikaye sunar. Film, 2049 yılında Los Angeles’ta geçer ve “K” olarak bilinen bir replicant (yapay insan) olan memur K’nın hikayesini anlatır. K, Los Angeles Polis Departmanı için çalışan bir “blade runner”dır; kaçak replicantları avlamak ve “emekliye ayırmakla” görevlidir. Bir görevi sırasında K, uzun zamandır kayıp olan blade runner Rick Deckard’a ulaşmasına yol açan bir sır keşfeder. Bu sır, replicantların insanlık üzerindeki etkilerini ve kendi varoluşunun anlamını sorgulamasına neden olur. Blade Runner 2049, insanlık, kimlik, ve özgür irade gibi derin temaları işler. Film, replicantların insanlık durumunu ve onlara verilen rollerin doğasını sorgular. K’nın kendi kimliğini ve özgürlüğünü arayışı, film boyunca işlenen ana temalardan biridir. Ayrıca, filmde görsel ve sembolik olarak sıkça kullanılan motifler, insanlık ve varoluş hakkında daha derin bir anlam katmanı ekler.

    9. Lucy

    Lucy, insan potansiyeli, bilinç ve evrim temalarını araştıran bir bilim kurgu aksiyon filmidir. Luc Besson tarafından yazılan ve yönetilen film, 2014 yılında vizyona girdi. Başrolde Scarlett Johansson’un yer aldığı Lucy, insan beyninin tam kapasitesine ulaştığında neler yapabileceği üzerine cesur ve spekülatif bir hikaye sunar. Film, Taipei’de yaşayan genç bir kadın olan Lucy’nin etrafında döner. Lucy, erkek arkadaşı tarafından bir uyuşturucu kuryesi olmaya zorlanır ve karnına deneysel bir uyuşturucu olan CPH4 yerleştirilir. Ancak, uyuşturucunun sızması sonucu Lucy’nin beyin kapasitesi hızla artmaya başlar. Normal bir insan beyninin yalnızca %10’unu kullanabilirken, Lucy’nin beyni %100 kapasiteye ulaşır. Bu, ona süper insan yetenekler kazandırır: telekinezi, zihin okuma, zaman ve mekân üzerinde tam kontrol gibi. Film, Lucy’nin artan güçleriyle başa çıkma ve insanlık üzerindeki etkilerini anlama çabasını takip eder. Lucy, insan potansiyeli, bilinç ve evrim temalarını derinlemesine işler. Lucy’nin beyin kapasitesinin artması, insan potansiyelinin sınırlarını ve evrimin geleceğini sorgulayan bir metafor olarak kullanılır. Film, insanlığın bilgiye ve bilince ulaşma arzusunu ve bu arayışın sonuçlarını araştırır. Lucy’nin dönüşümü, insan evriminin ve teknolojik ilerlemenin doğası hakkında daha geniş bir düşünce sağlar.

    10. Coded Bias

    Coded Bias, yapay zeka ve algoritmaların insan hayatı üzerindeki etkilerini ve bu teknolojilerin getirdiği önyargıları araştıran bir belgesel. Shalini Kantayya tarafından yönetilen ve 2020 yılında yayınlanan film, teknoloji ve insan hakları kesişiminde yer alan kritik sorunları ele alıyor. Belgesel, özellikle yapay zekanın toplumsal etkileri ve bu teknolojilerin etik ve sosyal sorumluluklarını vurguluyor. Coded Bias, MIT Media Lab araştırmacısı Joy Buolamwini’nin çalışmaları etrafında şekillenir. Buolamwini, yüz tanıma yazılımı üzerinde çalışırken, bu teknolojinin siyahi kadınlar gibi bazı demografik gruplar üzerinde düşük doğruluk oranına sahip olduğunu keşfeder. Bu keşif, yapay zekanın ve algoritmaların içsel önyargılarını ve bu önyargıların toplumsal sonuçlarını gözler önüne serer. Belgesel, Buolamwini’nin yanı sıra diğer uzmanlar ve aktivistlerin görüşlerini de içerir, yapay zeka teknolojilerinin nasıl çalıştığını, neden önyargılı olduğunu ve bu durumun nasıl düzeltilebileceğini tartışır.  Belgesel, yapay zeka ve algoritmaların insan önyargılarını nasıl yansıttığını ve hatta güçlendirdiğini gösterir. Film, teknolojinin tarafsız olmadığını, çünkü onu geliştiren insanların önyargılarını taşıdığını vurgular. Buolamwini’nin çalışmaları, yapay zeka teknolojisinin toplumsal eşitsizlikleri nasıl derinleştirebileceğini gözler önüne serer.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.