Zarif Bir Ses; Rümeysa Arslan İle Röportaj

Zarif Bir Ses; Rümeysa Arslan İle Röportaj
  • 0
    0
    0
    0
  •  Öncelikle tamamen tesadüfen denk geldiğimi itiraf etmek istiyorum. Biliyorum her röportaj yayınladığımda "Bu röportaj çok eğlenceli oldu..." falan diyorum. Çoğu yalan açıkçası, bazıları o kadar sıkıcıydı ki kağıttan maketler yaptım. Ciddiyim. Fakat bu röportajda hem eğlendim hem güldüm hem de düşüncelere daldım. Bir şeyler öğrendiğim röportaj oldu.

    Bu röportajın kısaltılmış halidir. Şimdiden iyi okumalar efendim.. 

     

    1-) Merhaba, hoş geldiniz. Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız? Rümeysa Arslan kimdir? Müzik yapmaya nasıl ve ne zaman başladınız?

     

    R: Ben hali hazırda müzikle ilgilenen bir annenin kızıyım zaten. O yüzden annem çok küçük yaşlardan beri hep evde şarkı söyleyen bir kadındı, Türk Sanat Müziği söylerdi. Tabii etkileniyor insan bir raddeden sonra. Ben 9 yaşındayken annem bana bir gitar aldı ardından gitar çalmaya başladım. O zaman da Batman'da yaşıyorduk. Annem öğretmendi, öğretmen olduğu için tayini çıkmıştı. Kendimi bir şeye adayabileceksem yapabileceğim en kıymetli şey müzikti o an benim için. O dönem müzik yapmaya başladım ve bu süreç hep devam etti, ekstra bir kurs almadım aslında. Gitarı da kendim çalmaya başladım diyebilirim, kendi kendime söylüyordum. Lise dönemimde annemi kaybettik. Annem benim Güzel Sanatlar okumama izin vermiyordu. Ardından ben üniversitede Güzel Sanatlar denemeye karar verdim. Önce Sinema-Televizyon okumaya başladım. Aradan zaman geçtikten sonra fakettim ve dedim ki "Yok, ben müzik okumayı denemek istiyorum.". Haliç Üniversitesi Opera ve Konser Şarkıcılığı bölümünü kazandım. O dönem yaklaşık 1 sene okulda okudum. 2. senemde de oyunculukla ilgili adımlar atmaya başladım, ajansa kaydoldum. Ajansa kaydolunca kendimi bir anda sette buldum. Tüm bunlar olurken haliyle bir seçim yapmam gerekti. "Müzikle mi devam edeceğim yoksa sete mi gideceğim?" diye düşündüm. Çünkü set sürekli oluyor, okula gidemiyorum, finallerim var vs.. Okulu dondurmaya karar verdim. Bu şans bir daha benim ayağıma gelmeyebilir diye düşündüm. O an mantıklı gelen buydu ve oyunculuk yapmaya başladım. O dönemde peş peşe dizilerde yer aldım ve pandemi girdi araya. Pandemide biraz kendi kabuğuma çekildim sanırım. O süre zarfında da evde kendime ufak bir stüdyo kurdum. Kendim yazmaya, bestelemeye, kayıt almaya başladım. Hobi olarak yapıyordum. Şu an ikisine de devam edeceğim.

    2-) Sizin için müzik ne anlam ifade ediyor? Müziğin daha çok hangi yönünü seviyorsunuz?

     

    R: Müzik benim kendimi en iyi ifade etme şeklim. Hayatımda bana zarar verebilme ihtimalleri olan bütün olayları kolaylaştıran bir şey müzik benim için. Yazıyorum ve sanki o orada kalıyor. Tamamen yoluma devam edebiliyorum gibi bir durum var. Bu bazen tamamen hislerimi anlattığım bir şeye dönüşmüyor tabii ki. Bakıyorum mesela, o sözü birisine yazmadım, bir hisse yazdım ve beni ondan kurtarıyor mesela. Benim için böyle bir yerde.

     

    3-) Şarkı yapım süreciniz nasıl geçiyor?

     

    R: Herkesin stili farklı sanırım bu konuda ama ben genelde ilk olarak beste yapıyorum ondan sonra söz yazıyorum. Aslında bu bir yerde sözü kısıtlayan bir şey. Çok iyi bir şey değil ama şimdiye kadar bu şekilde süreci ilerlettim. Kayıt alıyorum, aranje için arkadaşıma yolluyorum, sonra mix'i yapılıyor ve şarkı ortaya çıkıyor.

    4-) Müzik kariyerinizin ilerleyen süreçlerinde kendinizi nerede görüyorsunuz?

     

    R: Benim için şu an oyunculukla birlikte gidiyor müzik. Ben ikisini bir arada görmeyi isterim, bir müzikalde oynamayı çok isterim mesela. Umuyorum ki öyle olur. Onun dışında gerçekten oturmuş bir kitlem olduğunu ve bu kitlenin gerçekten büyük bir kitle olduğunu hayal ediyorum. Sana gelip 'Harbiye'de kendimi görüyorum' diyemem sanırım ama büyük şeyler hayal ediyorum. Gözümün içini parlatacak şeyler hayal ediyorum.

     

    5-) İlerleyen zamanlarda dinleyicilerinizi ne gibi projeler bekliyor?

     

    R: Şu an üzerinde çalıştığım şeyler var ama sanırım şu an hiçbirini söyleyemem. Çünkü şu an İstanbul'a dönüyorum yavaş yavaş, hali hazırda bir şirketle de anlaşıyorum ve yeni yeni şeyler olacak.

    6-) En sevdiğim bölüme geldik :) En son dinlediğiniz üç şarkıyı bizimle paylaşır mısınız?

     

    R: Dua Lipa'nın yeni şarkısı Illusion'ı dinledim. Merve Deniz, Can Oflaz - Rüya ve Paptircem'in son albümünü çok sık dinliyorum şu sıralar. Şarkıları beni anlatıyor gibi hissediyorum. Bir de 'Saldım ki' diye bir şarkısı var, o da çok güzel gerçekten.

     

    7-) En son okuduğunuz kitap neydi? Kitapta yer alan ve sizi en çok etkileyen cümleyi söyler misiniz?

     

    R: Çocuk, Köstebek, Tilki ve At diye bir çocuk kitabı var. Bir yerde görüp bu kitabı aldım ve çok etkilenmiştim. Çocuk kitabı normalde, ama çok görselli ve o kadar güzel ki. Büyükler için o kadar derin anlamlı sözler var ki içinde. "Herkes bir parça korkar, dedi At. Ama beraberken daha az korkuyoruz." En sevdiğim söz buydu. O kadar tatlı şeyler var ki her cümlesi bir öğretim niteliğinde.

    8-) Son olarak dinleyicilerinize ve sizi dileyeceklere neler söylemek istersiniz?

     

    R: Tanıdığım insanlar olsun, tanımadığım insanlar olsun, genel olarak hepsiyle etkileşim halindeyim. Bu bir anlık mesajları olabiliyor bazen, başka bir şey oluyor. Onlardan çok etkileniyorum ve her yaptığım şeyin içinde olduklarını bilsinler. Bu bazen bir melodi oluyor, bazen bir söz oluyor, etkileniyorum bu tip durumlardan çünkü. Teşekkür ediyorum beni dinledikleri için.

     

    Harika bir röportajın daha sonuna geldik. Röportajın başında da söylediğim gibi ben eğlendim umarım okurken siz de eğlenmişsinizdir. Biliyorsunuz röportajları sadece merak ettiğim veya sevdiğim şarkıcılarla veya sanatla uğraşan kişilerle yapıyorum. Şimdiden gelecek röportajlarda görüşmek üzere..

    Röportaj: Kutay Demir

    Editör: Sude Başaran

    Düzenleme: Kutay Demir

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.