Advertisement

Bir Müzik Grubunun Trajedisi "Mor Bulutlar" 2. Kısım

Bir Müzik Grubunun Trajedisi "Mor Bulutlar" 2. Kısım
  • 2
    0
    0
    0
  • Yemyeşil bir nisan sabahı. Sabah ayazının okullara yürümekte olan çocukları kestiği günlerden sonra mis gibi kokan çimenlerin yanından yürünülen kaldırım; Pazartesi gününün İstiklal marşı sırasında yapılan haftasonu kritikleri, bulutu az ama bembeyaz olan bir mavi gökyüzü var tepede. Buz ve parliament mavisi önlüklü erkek ve kız çocuklarının gürültülü sıraları...

    Betimlemelerin havalı girişler olduğunu düşündüğüm, melankolinin zirvede olduğu, ergenlikten çıkmakla çıkamamak arasında yürünülen yılların tam da ortasına atılmış sert bir dart gibiydi bu grup. Hala hatırlarım o sabahı...

    Gitaristin babasının beyaz bir ticari aracı vardı. Onunla almıştık bateriyi. Sabahtan her birimiz evlerinden toplanılmış, en rockn roll kombinler yapılmış; üstümüzde her pazartesi çakılı duran uyku sersemliğinin birazı bile bulunmadan otuz iki diş sırıtılan bir sabaha uyanılmıştı. Bateristle sürekli gülüyorduk. Kafamda okulun en cool ekibi olduğumuz düşüncesi durmadan dönüp dolaşıyordu. O Amerikan filmlerindeki havalı lise grubu bizdik. Tamam şimdilik on kişi falandık ama zamanla oturur diye düşünüyordum. Başlamak denen şey çoğu zaman incelikli halde dizilmiş bir domino taşı serisine sahip olmazdı.

    Okulun alt bahçesinde sıralanmış öğrencilerin üst tarafında bulunan otoparka yavaşça yanaştı araç. Sert bir şekilde açtı baterist sürgülü kapıyı. Ayaklarımızda bot ve çizmelerle taş zemine "Güm" diye basarak iniyorduk. Herkes duymalıydı bu rockn roll edalarını. Her birimize bir parça verdik. Gitarist bateriyi, baterist zili, saksafoncu trampeti ben de tokmağı aldım. Tam arkamı döndüm ki bizleri izleyen onca gözü ensemde hissettim. "Ulan" dedim "Çok utanıyorum."

    Okulun koca kalabalığının önünden dalton çetesi gibi her birimiz birer parça ile geçmeye başladık. Fısıldaşmalar, "Helal len almışınız bateriyi Türko" seslenişleri, "Bi tur ben de vurucam he" istekleri arasında mağrur bir yürüyüş ile okula girdik. Kapıdan içeri sonuncumuz da girdiği anda bir çığlık kopardık sevinçle.

    +Olum başardık lan başardık.

    +Biz var inanılmaz bir ekibiz.

    +İlk konserde uçurucaz milleti uçurucaz.

    Bateristle kol kola girip şarkı söyleye söyleye konferans salonuna götürdük bateriyi. Sanıyorduk ki haftanın ilk gününde müdür bizim hakkımızda konuşacak, herkes bizden bahsedecek falan. Öyle olmadı. Sağlık olsun dedik.

    Herkes sınıflarına dağılınca da kimse sınıfta bu konu hakkında konuşmadı. Herkes kendi ekibiyle takılıp oturuyordu. Bir tek bizim yanımıza geldiklerinde muhabbeti geçer gibi oluyordu o kadar. Ders boyunca hepimiz bateriyi, grubu, çalacağımız şarkıları düşünüp uzaklara daldık durduk. İlk tenefüste hemen konferans salonuna koşup bateriyle ilgileniyorduk. Bizim için inanılmaz bir olaydı inanılmaz olmasına da. Bize bunu burada çaldırmazlardı. Şimdi sırada bu bateriye yer lazımdı.

    Konferans salonunun kırmızı koltuklarına çöküp sessizce düşünmeye başladık...

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.