Son zamanlarda oldukça yeni şarkıcılar ve müzik grupları arama peşindeyim. Bu yazımda "Gizli Geçit", "Deniz Doğançay" ve "Esra Üçcan"a değinmek istedim. Üçünü tek bir yazıda toplamamın sebebi çok uçlarda farklı bir müzik anlayışlarına sahip olmalarından kaynaklanıyor. Hazırsanız yazımıza geçelim...
Gizli Geçit
Serkan Ertekin tarafından kurulan ve davulda Hakan Ertekin, basta Ozan Musluoğlu ve gitar ve vokalde Serkan Ertekin’den oluşan Gizli Geçit ekibinin müzikte sentezi çok iyi aktaran bir sanat akımına sahip olduğunu düşünüyorum. Rock ve Jazz sentezini aynı zamanda ilk teklileri olan “Bakımsız Aşk” şarkısını dinlerken anlayabilirsiniz. “Bakımsız Aşk” ile iyi bir ivme yakalayan ve ikinci teklileri “Ama Sen”i 27 Eylül’de yayınlamaya hazırlanan Gizli Geçit, 2025 yılında da ilk albümünü dinleyicileriyle buluşturmayı hedefliyor. Alternatif melodiler ve sakin soundlarıyla ilerleyen zamanlarda oldukça popüler olacağını düşünüyorum.
Açıkçası bu seride farklı müzik anlayışlarını gördüm. Türk müzik piyasasının oldukça zengin olması sanata ve müzik kültürüne karşı bakış açımı değiştirdi diyebilirim.
Deniz Doğançay
Baştan itiraf edeyim, hakkında yazı yazmak için sabırsızlandığım bir müzisyen.
Müziğin bir aktarım aracı olduğunu hepimiz biliyoruz. Elbette dinlediğimiz şarkıda kendimizden bir şeyler bulmak da biz dinleyiciler için oldukça önemli. Deniz Doğançay’ın yapıtlarını dinlediğimde müzik sentezinden öte kültür sentezi oldukça ilgimi çekti. Müzikte melodi unsurunu oldukça farklı şekilde işleyen sanatçının bestelerini dinlediğimde beni en çok etkileyen Sage olmuştu. Besteleri oldukça sakinleştirici olmakla birlikte odak artırıcı olduğunu da tespit ettiğimi söyleyebilirim. Kendimden örnek vermem gerekirse bir yazı yazmaya başladığımda arka planda çalsın istiyorum. Hem rahatlatıcı hem de sakinleştirici olması ve tabii ki de piyasamızda benzerinin neredeyse olmaması oldukça ilgimi çekti. Mutlaka dinlemenizi öneriyorum.
Esra Üçcan
Piyasamızda böyle tahsilli müzisyenlerin olması oldukça müthiş bir şey. Kendisinin Hacettepe, Strasbourg gibi köklü üniversitelerden eğitimi mevcut. Bu yeteneğini muhteşem bir alternatif tarzla buluşturunca da Fransız şarkıları meydana gelmiş. Benim biraz da bu işin eğitimini almış insanların yapıtlarına son derece saygım var, çünkü işin detayını bilip bir duygu haline getirmek oldukça zor. Bunu başaran insanlar da kalitesini hem akademide hem de piyasada kanıtlamış oluyor. Esra Üçcan da onlardan biri. Şarkılarındaki kültür aktarımı oldukça iyi bir seviyede. Duygularını Fransızca olarak anlatması da müzikte alışık olmadığımız ve pek de yapılmayan bir şey. Benim en beğendiğim şarkısının linkini aşağıya bırakıyorum. Sizin de seveceğinize oldukça eminim.
Bu yazımda böyle özgün üretim yapan sanatçılara yer vermek beni oldukça memnun etti. Gelecek yazılarımda mutlaka görüşelim :)
Yorum Bırakın