Advertisement

#27 İmiş

#27 İmiş
  • 2
    0
    0
    0
  • Ellerinden kayıp giden zamanı, tutamamanın verdiği büyük ızdırap ile dibe çöküyorum. Dünün hatıralarında solgun bir filtrede gülümseyen, bir şekilde tebessüm etmenin yolunu bulan o insanlar yok olup gitti. Şimdiyse hayatın her zerresini doyasıya içebilmek varken hissedilen tek şey; yalnızlık. Metro camlarının ötesini görebilmek, "Bir kez daha gelir miyim bu hayata" diye düşünmek, cennet bahçelerinin esintiler sandığım şehrin sanayi dumanını içime çekmeye benzer hamlelerim olmaya başladı artık hayatın akışı içinde. Bir büyük kavgaydı hayatla ettiğim; bir senfoni çalarken ağır çekimde benliğim düşer hale gelirken yitirmiş buldum bu savaşı. Artık ölümden korkmuyorum.

    Aşkımı, yaşarken yitirdim. Kavuşmadan, bulamadan, koklayamadan, öpemeden. Bir şeylerin kaybını yaşarken öğrendim bu yüzden. Hissedebilmek denen şeyi ellerimle boşluğa gömdüm. Bir boşluğa bakıyordum uzunca süre hissederken; artık boşluğun izlediği oldum.

    Ölümler gördüm, savaşlar gördüm, yitmişlikler gördüm, güzellikler gördüm, düşleri gördüm, kaybedilmişlikler gördüm, aşklar gördüm. Kendime, bu kadar sevebildiğim için alabildiğine öfkeli kaldım. Bu sevgiyi, hayranlığı, hasreti ve hayal kurabilmeyi öylesine seven bir genç iken; bu tiyatral yaşamı ellerimde balyozla parçalara ayırdım. Şimdiyse öfkeden ziyade bir şey bu kor hale gelmiş vücudumda yer almıyor, alamıyor. Yeşertemiyorum içimdeki gülleri, açelyaları.

    İsteklerim oldu. İstediklerimi, her şeye rağmen yaptım, yapabildim şükür ki. Üstelik bunları başardığımı değil öylesine var olduklarını, emeksizce avuçlarıma konabildiklerini zannettim. Birer kuştu hayallerim, düşlerim. Avuçlarıma konduklarında verdiler son nefeslerini. 

    Zayıf kollarım, gergin bitki örtüm ve çorak dudaklarımdan geçti sesim. Büyük şiirlerin büyük efsaneler barındırdığına ikna ettim kendimi. Bıyıklarımı burdum, dişlerimi sıktım her şehre indiğimde. Çapraz fişek bir ruhla dolaştım hastanelerde, alışveriş merkezlerinde, adliyelerde ve caddelerde. Gözlerim bir buğulu bulutu saklarmışçasına genişledi, çatıldı kaşlarım. Gencecik bir sıska fidanken, derisine kurşun işlemeyen bir ağaça dönüştüm. Rüzgarı hissedememek gibi bir hastalığa teşhis koydular işte şimdi.

    İşte şimdi, yeni bir yaşı kucaklıyor ruhum. Birden alabildiğine uzanıyor önümde hürriyet sokakları. Bir karanlık gecenin ışığını bekler halde ellerim. Bugün hangi gün gazetelerde öğreniyorum. Habersiz bırakmıyor beni güvercinler. boynuna ilmekler atmış, griliğinde parçalanan bir saz çalan güvercinler.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.