Herkese selam. Kasım ayı okumalarıma ilk olarak Mine Söğüt Deli Kadın Hikayeleri ile başladım. Mine Söğüt'ten okuduğum ilk kitaptı. Kalemini çok sevdim ve zevk alarak okudum. Ben Mine Söğüt okumaya bu kitapla başlamınızı tavsiye ederim.
İlk olarak kitabı genel olarak anlatmak istiyorum. Kitap on iki hikayeden oluşmaktadır. Her bir hikaye farklı kadınların hayatlarında yaşadığı zorlukları ve trajedileri anlatmaktadır. Bazı kısımları okurken gerçekten kadın olmanın dünyanın hangi yerinde olursa olsun ne kadar zor bir yaşam olduğunu düşünüp çok üzülerek okudum. Mine Söğüt karakterlerin iç dünyasına girerek bizzat onların yaşadığı olayları güçlü bir şekilde aktarmıştır.
Kitabın her bir paragrafı cesurca ve dışlanan, toplumda alışılagelmiş kadın profili dışında varolan kadınlara odaklanıyor. Kadınların sosyal yaşamda nasıl zorluklar çektiğine, içsel buhranlarının ve onları günden güne yaralayan olaylara odaklanıyor. Delilik kavramını "toplumdan dışlanan", "toplum tarafından kabul edilmeyen" kişiler olarak görmemizi sağlıyor.
Kadınlara toplumun bakış açısı ve kadınların toplum tarafından şekillenmesini anlatan çarpıcı kısımlara da değinmektedir. Özellikle bu kısımlarda kitapta kadınların aslında kendi istedikleri gibi değil de toplum nasıl istiyorsa o şekilde şekillenmesini istediklerini derinden hissettim.
Öykülerin sonlarında yer alan, içsel sıkıntıları anlatan kısa şiirler ve resimler kitaba olan merakımı daha da artırdı. Kısaca kitap feminist bir bakış açısıyla kadınların toplumda nasıl bir yer edinebildiklerini veya edinemediklerini anlatan edebi yönden gerçekten çok başarılı bir kitaptı. Kadınların çektiği zorlukların sadece bir kısmını anlatan bu kitap günümüzde yaşanan kadın cinayetlerini düşündürdü bana. Keyifle okuyacağınızı düşündüğüm bu kitabı kesinlikle okuyarak kitaplığınızda bir yer vermelisiniz.
Size bir sır vereyim. Hep aynı kadın ölecek.
Hep aynı kadın doğuracak.
Hep aynı kadın kaçacak.
Her şey birdir.
Her şey birdir.
Her şey birdir.
O kadın ... o aynı kadın ... külliyen delidir.
Yorum Bırakın