İnsan kimin için yaşar? Kendi için mi yoksa başkaları mı?
Aslında, birey ve toplum arasındaki bu denge hayatın merkezinde yer alır. İnsan ne tamamen kendisi için ne de tamamen başkaları için yaşar. Her birey, kendi özgünlüğünü korurken, toplumsal bağlarını da göz ardı etmeden bir yol bulmaya çalışır.
Peki bulduğumuz bu yol gerçekten bizim mi?
Verilen kararlar, bireyin özgür iradesi ile toplumun baskısı arasında şekillenir. Kendi değerleri ve arzuları doğrultusunda hareket eden kişi, kararlarını gerçekten "kendi" vermiş sayılır; ancak toplumsal normlar, aile beklentileri ve sosyal kabul ihtiyacı bireyin seçimlerini farkında olmadan etkileyebilir.Bu durumda, birey kararlarını toplumun etkisiyle almış olur. Gerçekte, tamamen bağımsız ya da tamamen dışsal baskılara bağlı bir karar almak zordur.
Peki bu baskılardan gerçekten etkilenmeden karar alabilir miyiz?
Hiçbir baskıdan etkilenmeden karar almak tamamen mümkün olmayabilir, çünkü insan hem biyolojik hem de toplumsal bir varlıktır. Kararlarımız, farkında olsak da olmasak da içinde yetiştiğimiz kültür, aile, sosyal çevre ve toplumsal normlar gibi unsurlardan etkilenir. Ancak bu etkileri en aza indirerek daha özgür ve bilinçli kararlar alabilmek mümkündür. Bunun için öncelikle farkındalık geliştirmek önemlidir; bizi etkileyen faktörleri anlamak, toplumsal beklentilerle kendi isteklerimizi ayırt etmemize yardımcı olur. Ayrıca, kendi değerlerimizi ve önceliklerimizi net bir şekilde belirlemek, kararlarımızda daha sağlam durmamızı sağlar.
Sonuç olarak insan kendi için yaşamaya çalışırken toplumdan kaçamaz...
Bağımsız bir varoluşun olabiletisinin mümkün olmayışını vurgulayan güzel bir yazı olmuş