Fısıltı gibi başlayan bu yolculuk, artık kendi melodisini çalıyor. Ben ne bir ozanım ne bir âşık. Kendi hikâyemdir bu yoldaki tek şarkım. Yol boyunca farklı kişilerle kesişti yolum. Gözlerinde tüm yorgunluğumu gördüm. Bana bir şey söylemedi; sadece baktı ve gülümsedi. Kimi iyi, kimi kötü. Kimi rüzgar oldu geçti, kimi fırtına oldu biçti. Her kesişen yol bana bir tecrübe kattı. Bazen tökezledim, dizlerim kanadı. Bazen de yuvarlandım ama her seferinde ayağa kalkmayı öğrendim. Yaralarımı kabullenmek ve onlarla yaşamayı bilmek, yolculuğun bir parçasıydı. Belki de bu yüzden en zor anlar, en çok büyüdüğüm anlar oldu. En azından ben öyle sandım.
Baktığımda her arkama, bir sahne gördüm. Her sahnede iz bırakan birileri vardı. Kimi ışıltılı ve şıktı; kahkahalar ve mutlulukla doluydu. Kimi ise hüzünle karışmış bir sessizlikti. Ama hepsi hikâyemin bir parçasıydı ve hiçbirini silmek istemedim. Pişman olmadım hiçbir sahneden. Ne zaman biter bu yol, bilmiyorum. Nereye gideceğini bilsem de yolda neler yaşayacağımı bilmiyorum. Ben zaten ne bir kralım ne de bir lord. Sözüm geçmez bu yola. Kabullendim yolu.
Ben ne bir tüccarım ne bir esnaf, lakin her durakta aldım bir şeyler. Bazen hisler oldu bu aldıklarım, bazen anılar. Her duraktan sonra kendi sesimi daha gürültülü duyar oldum. Haykırdım, bağırdım, hatta çığlıklar attım. Sesim dağları aştı, rüzgârlara karıştı. Yine de sadece kendimi ben duydum. Onlar benim şarkımın notalarıydı; yolun melodisini oluşturdular. Bu yolda ne yalnızım diyebilirim ne de kalabalık. Yol sadece bana ait. Bu yolda en büyük düşmanım yine bendim. Savaştım kendimle durmadan; kimi zaman kazandım, kimi zaman kaybettim. Ama öğrendim ki, bu savaşın tek kazananı yolun kendisi olacaktı. Hiçbir zaman yılmadım ama yoldan. Her virajdan ve duraktan yeni bir hikâye için yol aldım. Biliyorum, bu yol bir gün bitecek. Ama o güne kadar her adımı atmaya devam edeceğim.
Yorum Bırakın