Seni ne vakit görsem silahla vurulmuş gibiyim

Seni ne vakit görsem silahla vurulmuş gibiyim
  • 0
    0
    0
    0
  • Sana seni sevmeyi hiç anlatamadım. Olmayan bir hikayeyi yaşamaktan yorulmamak için kendimden; ilk önce senden kaçtım. Kendime defalarca yalan söyledim. Sevmemeye inandırmak için hançerledim göğsümü de göklerden yine bana düşen damlalarda ilk seni hatırladım. Girdiğim kavgalarda bir yerden gözüktün ve sağ kaldım. Belki merak etmişsindir diye hevesleniyorum. Sana ne kadar vazgeçtim desem de; seni sevmeyi hiç bırakmadım. Bu uçurum derin, bu uçurum karanlık... Uçurumun kenarında tutunmuş bir aşık, nasıl olur da bırakır düşmek üzereyken tutunduğu kayayı?

    Ama yine de buraları okurken korkma; hiçbir vakit rab bellemedim seni. Belki de bu yüzden hala hatırlayabiliyorum adımı; silinmedi benliğim.

    Sana seni beklemeyi hiç anlatamadım. Sokağından her geçtiğimde evine bakmayı; hangi camda olduğuna dair duyduğum haylaz merakı bırakamadım. Hiç anlamam arabalardan; mahallede hangi araban kimindir; hangi araba hangi eve gider gelir; ve de evinin önünde hangi arabalar park halindedir, bildim. Seninle karşılaşabileceğim her vakti; ölümüne takımla giden bir aşık gibi bekledim. Gözlerim asla iyi görmez uzun zamandır bilirsin. Ne var ki onlarca insan arasından seni seçebilmek gibi bir meziyeti karanlık gecelerde gözbebeklerimde tutuşan alevler bana hediye etti.

    Yokuşlar indim, yokuşlar çıktım; derelerden geçtim, ormanların kenarında ağaçlara anlattım da sustum, bekledim. Karşılaştığım insanlarda, senin var olabileceğin yerlere dair bir iz yoksa onları değersiz bir ruh gibi çitleyip attım. Akşam vakti güneşlerinin üzerime estirdiklerini bir anı sandım. Her şeyi bir işaret, çocuksu bir inanışla var olabilecek bir mucizenin ayak sesi sandım göğsümde karıncalanan. Kendimi ayna karşısına aldım, oturup konuştum. Gelmezsen, küsmeyecektim. Hiç küsmedim. Küser gibi olduğum vakit kılıçtan geçirildi her bir fikir, ben meydanlarında.

    Sana seni dinlemeyi hiç anlatamadım. İyi bir dinleyici olamadım hiç. Sezer misin bilmem ama şikayeti ne çoksa bende bu dünyanın aynı şekilde de söylettiği de çoktur. Söyleyemezsem bir yerden bir yere taşınır vücudumda dilimden dökemediklerim. Düşüncelerim, düşünmelerim ve de bilmişlikler içinde ürettiklerim her daim taşmayı bekler, sırasını almaya çalışır konuşmaların içindeki sarmalda. Ancak bir sendeyken durur gönül saatim. Bir sen anlattığında boşveririm içimden geçeni, düşündüklerimi, bildiklerimi. Önemi yok olur gider isteklerimin. Duymanın verdiği hazzı bilsen anlattıklarını; içinde bir kumsal doğar her konuştuğunda; her vakit ferahlar için. Öyle olmadığını düşünsen bile öyledir. Bu yüzden aslında bana ne sorsan susmamı garip karşılamanı istemem. Çünkü senin dışındaki her şeyle savaşarak geçti ömrüm. Bil ki; seninle savaşabilme cüretine sahipse düşüncelerim; senden önce bir şekilde onu yenmek için çabalamaktayım bu susmalarımda. 

    Hiç de öyle hastalıklı bir şeymiş gibi; kendimi sende eriterek kendimi değersizleştirmemin ilişkilerin dinamiklerine, psikolojisine bilmem neyine uymadığını; gerçek sevginin doğru olanın bu olmadığını gevelemeni de istemem ayrıca. Sence benim gibi her şeyi bir terazinin kefesi gibi ölçen birisi bilmemekte midir doğrusunu bu işin? Çok uzun zaman önce bıraktım seninle alakal şeylerde rasyonel olmayı istemeyi. Çünkü gittikçe tükeniyor ruhum. Bir çağın içinde çiğ çiğ yeniyor zihnim, dilim, sesim, nefesim, dikkatim, bilgim, hafızam, ellerim, çocukluğum, gençliğim. Boşverebilmek mümkünlüğünün okyanusunda usul usul boğulmakta insanlığım. Dediğim gibi; adın yazılı bir kayaya tutunmakta ellerim. Sevebilmenin deliliğini de kabul ettim bu nedenle. Yoksa bakacak bir karanlığa değil boğulacak bir karanlığa sahip olacağım sevgilim. 

    Sana seni görmeyi hiç anlatamadım. Nice şeyden bahsettim hep. Bir sokak lambası, yağmurlu bir sokağın sonundaki ışkları yanan ev; bir büyük orman; birkaç cennet vadisi; bir ferah su; büyük bir savaşın ortasındaki gülüş... Hiçbiri anlatamaz seni. Hiçbir sözü bulamadım geçtiğim yerlerde seni gördüğüm gibi betimleyebilen. Ne ruhumun gördüğünü ne gözümün... ÖYLESİN Kİ! SENİ NE ZAMAN GÖRSEM... İnan olsun yazarken bile kalbimden fışkırıyor gençliğim... Seni ne vakit nerede görsem hep bir silahla vurulmuş gibiyim. YANIMDA YÜRÜRKEN KAFAMI SANA ÇEVİRSEM BİLE DARMADAĞIN OLUYOR BEYNİM. Bakma böyle haykırdığıma; diyorum ya. Ne vakit aklımda belirsen bile alıp çekiliyor benden yaşayışım. Yıllar geçse bile aynı vakit çarparmış insanın yüreği. Hep aynı yerde dururmuş zihninin çarkları. Gözleri yıllar sonrası bile donup kalırmış gördüğünde seni. Görüyorsun. Sana, seni görmeyi hala anlatamıyorum. Beni affet, çünkü seni hala göremiyorum. 

    Sana seni düşünmeyi hiç anlatamadım. Biliyorum içinden ümitli şeyleri, güzel şeyleri çağrıştırdığını falan düşünüp sevineceksin. Varsın sevineceksen sevin; ama senin zihnimden geçtiğinde bende beliren yegane şey bilinmezliklerin. Nerede ne vakit gelsen aklıma; geleceğin bir yerinde var mıdır acaba izin diye alamam kendimi düşünmekten. Sonra olmayacağına kendimi inandırmaya çalışıp bin türlü kusur bulmaya çalışırım sana. Sonra öfkelenir vazgeçemeyeceğimi anlar toparlanıp düzeltirim kravatımı. Yanındaki ipince çöp gibi oğlanı düşününce türlü vakitler; sinirlenir bir sigara yakarım. Aklıma isimler geldiğinde bir dağ başına çıkar, afilli bir türkü yakar seslenirim gözlerinden yeşil ormanlara. 

    Kara bir vakitti gözlerime dolan zihnime akan. Bilmezdin. Hiç kimsenin söylediğini sevmez; abimi bilir bir de benim söylediklerimi severdin. Ya da ben böyle düşünüp en kral şairlerden biri olur; Aynı zamana bu çağın sessiz ama öfkeli bir çığlığına dönüşürdüm.

    Her birine kendini koydum bunların bilirim. Her bir dizede bir anıyı, bir sözü aradın; belki de buldun bilirim. Bazen ayıpladın, bazen üzüldün kah darıldın kah beğendin iyi de hissederim. Ama hepsinden öte; bir mutluluk vardır gözlerinde. Çünkü aşık olunan, aşığının çektiği ızdırabı sever; kendi mutluluğunu alır. Bu yüzden ben üzerime düşeni yapıp anlattım sana. Yine de rolümü iyi oynayıp senden mutlusunu görmüşse bu dünyanın tez vakit yıkılmasını dileyip silineceğim hatırasından gözlerinin. Bu yüzden mutlu bir ölüm bekliyor zihnimi. Tekrardan elveda sevgilim.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.